09.12.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
MELTEM GÜNAY İstanbul - Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Direktörü Numan Özcan, çalışma yaşamında kadınların şiddete daha fazla maruz kalmalarının arkasında, çalışma hayatındaki cinsiyet eşitsizliği ve kadınların güvencesiz çalışma biçimlerine daha fazla dahil olması gibi unsurların etkili olduğunu söyledi.
Şiddet saklanıyor
İşyerinde şiddet ve tacizin Türkiye’de olduğu gibi dünyadada yaygın olduğunu ama çoğunlukla saklı kaldığını belirten Özcan, “Raporlar ortaya koyuyor ki, pandemi sürecinde alınan tebdirler ve evde çalışmaya ilişkin uygulamalarla birlikte hem iş yerinde hem de evlerde şiddetin değişik biçimleri arttı. Bu dönem ev içi şiddetin kadınların çalışma yaşamındaki olumsuz etkilerini de daha fazla görünür kıldı” dedi.
Bugün pek çok kadının şiddet nedeniyle çalışma hayatına erişemediğini ya da erişse bile iş yerinde gördüğü ekonomik, fiziksel, cinsel şiddet ve taciz nedeniyle çalışma yaşamından uzaklaşabildiğini veya kariyer hedeflerine ulaşamadığını vurgulayan Özcan, şunları anlattı; “Çalışma yaşamında kadınların şiddete daha fazla maruz kalmalarının arkasında, çalışma yaşamındaki cinsiyetler arası eşitsizlikler ve kadınların güvencesiz ve kayıt dışı çalışma biçimlerine daha fazla dahil olmaları gibi unsurlar yer alıyor. Kayıt dışı çalışanların sosyal ve hukuki destek mekanizmalarına ulaşmaları ya da haklarını kullanabilmeleri oldukçu sınırlı kalıyor. Bu gruplar arasında maalesef pandeminin de en derinden etkilediği çoğu kadın olan ve güvencesiz çalışan ev işçileri şiddet konusunda daha fazla tehdit altında.”
Özcan’ın dikkat çektiği bir nokta ise daha çok iş yerlerinin kapalı kapılarının ardında gerçekleşen çalışma yaşamındaki şiddet ve tacize ilişkin veri tutulamıyor ve dolayısıyla sorunun büyüklüğü de bilinemiyor. Bu nedenle çözüm yolları konusunda yeterince ilerleme kaydedilemediğini vurgulayan Özcan, “Zira çoğu çalışan kadın işini kaybetme korkusuyla, damgalanma endişesiyle ya da utanç duygusuyla maruz kaldığı şiddet olaylarını bildirmeye çekiniyor. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri nedeniyle halihazırda iş gücüne eşit koşullarda ve oranlarda katılamayan kadınlar ve erkekler arasındaki açık, güvencesiz çalışmanın da tetiklediği cinsiyete dayalı şiddet nedeniyle maalesef daha da açılıyor. Bu açığı, çalışma yaşamında kadına yönelik şiddet ve tacizle mücadele ederek ve kadınların erkeklerle eşit oranlarda ve koşullarda çalışma yaşamına katılabildikleri ve çalışma hayatını sürdürebildikleri insana yakışır işleri sağlayarak kapatabilmek için ILO çok kapsamlı ve toplumsal cinsiyete duyarlı mücadele araçları sunuyor.” diye konuştu.
Yol haritası
Özcan, ILO’nun 190 Sayılı Çalışma Yaşamında Şiddet ve Taciz Sözleşmesi ve Tavsiye Kararı ve eşlik eden 189 sayılı Ev İşçileri için İnsana Yakışır İş Sözleşmesi’nin şiddet ve taciz biçimlerini tanımlayarak bu sorunla mücadelede neler yapılması gerektiği konusunda kapsamlı yol haritası çizen bir rehber niteliğinde olduğu kaydetti. Özcan sözlerini şöyle tamamladı; “Sözleşme çoğu kadın olan ev işçilerine şiddetle ilgili maddeler içeriyor. Bu yıl 16 Günlük Aktivizm Kadınlara Yönelik Şiddete Son Kampanyası kapsamında da ILO olarak yine sosyal diyalog anlayışı ile ev işçilerine yönelik yürüttüğümüz kampanya ile ilişkilendirerek ev işçilerine vurgu yaparak sürdürüyoruz.”