25.08.2024 - 10:41 | Son Güncellenme:
Özlem YURTÇU KARABULUT - Güven USTA / DHA
Yalova’da yaşayan 58 yaşındaki Hülya Öztürk’ün, 2003 yılında sol yumurtalığından kavun büyüklüğünde bir kitle çıkarıldı. Ameliyattan sonra doktor fobisi oluşan Öztürk, yaklaşık 10 yıl önce şikayetleri yeniden başladığı halde kontrole gitmedi. Üzerine pandemi de eklenince hastanelerden tamamen uzaklaşan Öztürk’ün kilosu, bu süreçte 170 kiloya kadar ulaştı. Artık yürüyemez hale gelen bir çocuk annesi kadın, oğlu ve gelininin de ısrarıyla, Yalova’daki tanıdıklarının tavsiyesi üzerine Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. İlyas Şahin’e başvurdu. Dr. Şahin, muayene sırasında gördüğü manzara karşısından şoke oldu. Öztürk’ün tüm karın içini kaplayan, bağırsaklarını sıkıştıran, karından geçen ana aort damarı için tehlike oluşturan ve böbreklerini adeta dümdüz eden dev bir yumurtalık kitlesi belirlendi. Çalıştığı hastanenin Kadın Doğum Uzmanı Opr. Dr. Emel Küçük ile hastayı değerlendiren Dr. Şahin, böylesine kritik bir ameliyatı kanser cerrahisinde uzmanlaşmış bir hekimle yapmaları gerektiğine karar verdi.
İSTANBUL’DAKİ KANSER CERRAHINA HABER VERİLDİ
İstanbul’dan Yalova’ya giden Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Taylan Şenol, meslektaşı Dr. Emel Küçük ve Genel Cerrahi Uzmanı Dr. İlyas Şahin ile birlikte bu zor ameliyata girdi ve Öztürk’ün karnından tam 23 kilo ağırlığında dev bir yumurtalık tümörü çıkarıldı. Yıllardır bu kitleyle yaşamasına mucize olarak bakılan Hülya Öztürk ise, "Bitmiş bir umudu yeniden canlandırdı doktorlarım. Gerçekten de İlyas Hoca'nın dediği gibi, artık özgürlüğüme kavuştum. Kendi başıma oturup kalkabiliyorum. Benim için mucize, doktorlarımız da bir mucize." diye konuştu.
PATATES ÇUVALI BÜYÜKLÜĞÜNDE TÜMÖR
Prof. Dr. Taylan Şenol, "Hasta bana doktor arkadaşlarım tarafından refere edilen bir hastaydı. Dev bir kitleden bahsettiler. Hastaneye geldiğimde ve dev kitleyi gördüğümde gerçekten çok şaşırdım. Yumurtalık ya da rahim kaynaklı bir tümör olabileceğini tahmin ediyorduk ama net olarak da bilmiyorduk. Ameliyat sırasında çıkan kitleyi gördüğümüzde gerçekten çok şaşırdık. Adeta 25 kiloluk patates çuvalı büyüklüğünde, etrafındaki bağırsaklara ve diğer yapılara yapışmış, büyük bir kitleydi. Hep beraber kitleyi çıkardık ve hastayı artık yeniden yürüyebilir hale getirdik" dedi. Yumurtalık kitlelerinin sıklıkla kötü huylu olduğunu ve genellikle de 5-10 santim gibi boyutlara ulaştığında diğer organlara sıçrama yaptığını anlatan Prof. Dr. Şenol, "Hastamızın 70-80 santimlik bir kitleye sahip olması ve bu kitlenin diğer organlara sıçrama olmaması, gerçekten şaşırtıcı ve mucizevi birşey. Genel olarak kitlelerin bu boyuta ulaşmadığını görüyoruz. 23 kiloluk devasa bir kitle gerçekten az görülür bir kitle, ilginç ve nadir bir vaka" diye konuştu.
"DİĞER ORGANLARA SIÇRAMAMIŞ OLMASI MUCİZE"
Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Şenol, yumurtalık tümörlerinin sıklıkla 50 yaş sonrasında görüldüğünü belirterek şu uyarılarda bulundu: "Genellikle doğurmamış, emzirmemiş kadınlarda daha sık görüyoruz. 5 santimden bu hastamızda olduğu gibi 70-80 santim kadara kadar ulaşabiliyor. Hastalarımızın yüzde 75'i evre 3-4’de karşımıza çıkıyor. İleri evre olması, büyük bir tümöre sahip olmasına rağmen bu hastamızda metastaz yapmamış olması bizim açımızdan mutluluk verici. Herkes ne yazık ki bu kadar şanslı olamayabiliyor. O yüzden de bu tümörlerin mümkünse daha küçük boyutlarda yakalanması gerekiyor. Burada hastalarımıza düşen birincil görev ise doktora gelmek. Özellikle karın şişliği, hazımsızlık gibi problemleri fark ettiklerinde doktor gelirse biz de muayenede kitleyi tespit ettiğimizde, daha küçük boyutlarda ameliyat yapabilir ve hastamızı iyileştirebiliyoruz. Yumurtalık kanserinin tedavisi iki aşamadan oluşuyor. Birinci etap cerrahi, ikincisi medikal onkoloji. Medikal onkolojide ise klasik kemoterapi ve artık hastada tespit edilen gen hasarlarına yönelik kullanılan akıllı ilaçlar söz konusu. Akıllı ilaçlarla, kemoterapi ve cerrahiyle eskiden elde edemediğimiz hasta sağ kalımlarını yakalayabiliyoruz."
"30 YILLIK CERRAHIM HAYRETLER İÇİNDE KALDIM"
Hülya Öztürk’ün Haziran ayında kendilerine başvurduğunda karnında büyük bir şişkinlik, hareketlerinde ciddi anlamda kısıtlılık, nefes darlığı gibi şikayetleri olduğunu söyleyen Yalova Özel Atakent Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Opr. Dr. İlyas Şahin, "Geldiğinde şikayetlerinin tabii ki jinekolojik olduğunu bilmiyordu. Takiben ayırıcı tanısını koyduk. 30 yıllık genel cerrahım, meslek hayatım boyunca böyle dev bir kitle görmedim. Hülya Hanım 20 yıldır hiçbir hekime başvurmamış. Zaman içerisinde karnındaki şişlik artmış. Artık nefes alamıyor, hareket edemiyor, yatağa bağımlı hale gelince bize başvurdu. Hekim olarak hayretler içinde kaldım. Tabii ki çok ciddi bağırsak yapışıklıkları olabilir, çok ciddi damar tutulumları olabilirdi. Jinekolog arkadaşlarla beraber değerlendirdik. Allah'tan venöz emboli (pıhtı) yapmamış. Mesela bu kadar dev bir kitle yine üreterlere (idrar yolu) basmamış, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını bozmamış. Tabii ki çok büyük bir şans Hülya Hanım için bunlar" diye konuştu. Kadın Doğum Uzmanı Opr. Dr. Emel Küçük ise Hülya Öztürk’ü ilk kez hastanede serviste yatarken gördüğünü ve kendisinin de meslek hayatında gördüğü en büyük kitleyle karşılaştığını söyledi. Dr. Küçük, "Karnın içini tamamen kaplayan, hareket etmesine engel olan, sırt üstü yatamayacak şekilde karnının tamamını kaplamış dev bir kitle vardı. Sonrasında yaptığımız tetkiklerde bunun yumurtalık kaynaklı dev bir kitle olduğunu anladık ve Hülya Hanım bize güvendi" dedi.
"BENİM İÇİN MUCİZE"
İlk kez 2003’de geçirdiği ameliyat sonrası oluşan doktor fobisi nedeniyle yıllarca muayene olmayan ve artık yerinden hareket edemez ve ağrıları dayanılmaz haldeyken, tanıdıklarının tavsiyesiyle Opr. Dr. İlyas Şahin’e gidip bu büyük fobisini yendiğini anlatan Hülya Öztürk, yaşadıklarını şu cümlelerle ifade etti: "Sol yumurtalığımda küçük bir kavun kadar kitleyle birlikte yumurtalığım alındı. 2003 yılında şikayetlerim tekrar başladı. Aslında rahatsızlıklarım olmasına rağmen hep bir bahane buldum. Küçük yaşta babamı, ondan sonra da annemi kaybettim. Kardeşlerimi ben büyüttüm. Annem 60 yaşında ölmüştü. Ben de gelmişim 58 yaşıma, bundan sonrası için hani 'Ağaca çıksam pabucum yerde kalmaz' denir ya. 3-4 gün koma haline geldim çok ağrı çektim. Bitmiş bir umudu yeniden canlandırdı doktorlarım. Gerçekten de İlyas Hoca'nın dediği gibi, artık özgürlüğüme kavuştum. Kendi başıma oturup kalkabiliyorum. Öyle bir noktaya gelmiştim ki koltuktan kalkarken bile eşim kaldırıyordu beni. Çok güzel bir ekip oluştu ameliyatım için. Fotoğraflara bakarken bile onların arasındaki bütünlüğü görebildim. Hastaneye geldiğimde 170 kilo civarındaydım. Şimdi 135 kiloyum. Benim için mucize, doktorlarımız da bir mucize."