Can Şişman / milliyet.com.tr - Gündüzleri saygın bir yazılım şirketinde çalışan Thomas Anderson, gecelerini 'Neo' adıyla Matrix'i araştırarak geçirir. Bir anda dünyası Trinity ve Morpheus ile kesişir. Neo, yaşadığı dünyanın aslında beyninde gerçekleşen bir simülasyondan ibaret olduğunu öğrenir ve olaylar gelişir...
'Matrix' 1999 yılında vizyona girdiğinde tüm dünya büyük bir şaşkınlık yaşamıştı. Yapay zeka kavramının geniş kitlelerce konuşulmasına yardımcı olan, sinemada çığır açan bu film, dünya çapında tam 460 milyon dolarlık bir hasılata ulaşmış, Akademi Ödülleri'nde teknik dalda 4 Oscar heykelciği kazanmıştı. 2003 yılında peş peşe yayınlanan 'Matrix Reloaded' ve 'Matrix Revolutions'la üçleme tamamlanmış, Wachowski Kardeşler başka projelere odaklanmıştı.
18 YILDIR MERAKLA BEKLENİYORDU
Y kuşağının son temsilcileri 'Matrix'i izlediğinde henüz çocuk yaştaydı. Şimdilerde iş hayatına atılan, akıllı telefonlarla teknolojik gelişmeleri yakından takip eden bu nesil için 'Matrix' bir milat gibi. Z kuşağı ise seriyle henüz yeni tanışıyor. 'Milenyum'a adım atılan günlerin sembol filmlerinden olan ve yıllardır merakla beklenen 'Matrix'in 4'üncü filmine sonunda kavuştuk.
Türkiye'de 24 Aralık Cuma günü vizyona giren ve 'Matrix Resurrections' adını taşıyan yeni filmde başrollerde bir kez daha 'Neo'yu yani Keanu Reeves'i ve 'Trinity'i oynayan Carrie-Anne Moss'u görüyoruz. Önceki filmlerde 'Morpheus'u canlandıran Laurence Fishburne'ün yer almadığı yeni filmde, Wachowski Kardeşler'den Lana Wachowski bu kez tek başına yönetmen koltuğunda oturuyor.
Film, ABD'deki ön gösterimde izleyicileri ikiye bölmüş durumda. Filmi zekice bulan da var kusurlu bulan da. Sinema veri tabanı IMDb'de 23 bin kullanıcı tarafından oylanan ve sadece 6.1 puan alan filme Guardian editörü Peter Bradshaw, "Yaratıcılık barındırmıyor" yorumunda bulunarak 5 üzerinden sadece 2 puan verdi. Entertainment Weekly'den Joshua Rothkopf ise filmin şaşırtmadığını ancak yine de serideki heyecanın tam gaz devam ettiğini söyledi.
Peki tam 18 yıldır merakla beklenen yeni 'Matrix' filmi aslında neyi anlatıyor? Hiç bilmeyen birine 'Matrix' evreni nasıl anlatılabilir? Metaverse çağında 'Matrix' gerçeğe dönüşüyor olabilir mi? Konuyu Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali Murat Kırık, koyu bir Matrix hayranı olan Klinik Psikolog Dr. Bora Küçükyazıcı ve sinema yazarı Gözde Hatunoğlu ile konuştuk.
'BU SİSTEM HAYATIN YALANIDIR'
"Matrix, içinde yaşadığımız ve varlık nedenimizi sorgulamayı unuttuğumuzu bize hatırlatan sanal sistem alegorisidir." Bu sözler koyu bir 'Matrix' hayranı olan Klinik Psikolog Dr. Bora Küçükyazıcı'ya ait. "Yeni dünya düzeninde sabah uyanıp işe ya da okula gidiyoruz. Akşam olduğunda eve gelip kendimizi dijital dünyaya kapatıyoruz" diyen Dr. Küçükyazıcı, insanlığın sanal dünya içinde her geçen gün daha da kaybolduğunu söyledi. Ona göre 'Matrix' evreni bizlere aslında zaman baskısı olmadan ne kadar özgürce hareket edebildiğimizi sorgulatıyor. Serinin bizlere bilgileri sorgulamadan, düşünce ve duygu filtresinden geçirmeden asla kabul etmemeyi hatırlattığını söyleyen Dr. Küçükyazıcı, "Matrix sistemi hayatın yalanıdır" dedi.
Bugünkü 'Matrix'in toplumun üzerimize yüklediği, para ve kariyer gibi yüzeysel beklentiler olduğuna vurgu yapan Dr. Küçükyazıcı, "Çalışmak belki de insanlığın karşılaştığı ilk cezadır" diye konuştu. Evrensel hafızamızı nasıl canlandıracağımızı çözmediğimiz sürece Matrix döngüsünden nasıl çıkacağımızı öğrenemeyeceğimize dikkat çeken Dr. Küçükyazıcı, "Matrix'i fark eden, şüphelenen, sorgulayanlar sistemin içinden çıkmak için arayışa geçerek gerçeği keşfediyorlar. Kalbimizin sesini dinlemek, kendimize inanmak ya da sadece mutlu olmak bile yaşamın kendi döngüsü içinde çok daha önemli" dedi.
'PLATON'UN MAĞARA TEORİSİNİ ANLATIYOR'
'Matrix' felsefesinin aslında Platon'un Mağara Teorisi'ni anlattığını söyleyen Dr. Küçükyazıcı, bu teoriyi bir örnekle açıkladı. Dr. Küçükyazıcı, "Karanlık bir mağarada zincirlenmiş insanlara, ateş ışığı yansımasından oluşan bazı gölgeler izletilmektedir. Karanlık mağarada beliren gölgeleri izleyen kişiler, o gölgelerden çıkarımlar yapmaya çalışıyorlar. Herkes kendine göre yorumluyor içinde bulunduğu ortamı, mağarayı ve gölgeleri. Bir gün zincirlerinden kurtulan bir kişi mağaradan dışarı kaçıyor. Güneş ışığı gözlerini kör edercesine acıtıyor. Bu acıya dayanmayı başarıp yavaş yavaş gözlerini araladıkça, gün ışığı ile etrafını çok daha net görüyor, izliyor ve yorumluyor. Olanları anlatmak için mağaradaki tutsak arkadaşlarının yanına döndüğünde ise sistem içinde büyümüş olan arkadaşları, mağara sistemini sonuna kadar savunuyorlar. Hatta mağaradan kaçan arkadaşlarını öldürüyorlar. Diğer insanları yanılsama dünyasından kurtarmaya çalışan kişi, sistemi çözen ve reddeden filozofu temsil ediyor" diye açıkladı.
'SERİNİN VERDİĞİ EN NET MESAJ...'
'Matrix' dünyasında iki dünya düzeninin birlikte eş zamanlı işlediğini vurgulayan Dr. Küçükyazıcı, Matrix sistemi dışında gerçeklik, sistem içerisinde ise yanılsama dünyasının olduğunu söyledi. Dr. Küçükyazıcı'ya göre 'Matrix' serisinin verdiği en net mesaj dayatılan sistemi inceleyip sorgulamak. Ona göre 'Morpheus' karakterinin de söylediği gibi "Gerçek nedir?" sorusuna cevap aramamız gerekli.
Descartes'ın "Şu anda rüya görüyor olmam ve tüm algılarımın yanlış olması mümkündür" sözünü hatırlatan Dr. Küçükyazıcı; tat, koku, dokunma, işitme ve görme dışındaki duyularımızın olduğunu hatırlattı. Dr. Küçükyazıcı, "Fiziksel farkındalık duyumuz propriyosepsiyon, denge duyumuz olan equilibrioception, sıcaklık algımız olan thermoception, zaman algımız olan chronoception, etrafımızdaki manyetik alanları algıladığımız elektrosepsiyon gibi birçok farklı duyumuz vardır" diye konuştu.
HANGİ KARAKTER NEYİ SEMBOLİZE EDİYOR?
Dr. Küçükyazıcı, 'Matrix' serisinde her karakterin farklı bir anlama sahip olduğunu, seride bolca metaforların kullanıldığını vurguladı. 'Neo'nun seçilmiş kişi olarak sunulsa da asıl büyük sorumluluğun Morpheus'ta olduğuna dikkat çeken Dr. Küçükyazıcı, 'Trinity' karakterinin ise korkusuzluğu, cesurluğu ve duygularını görevine karıştırmaması hatırlandığında onun tam bir 'görev kadını' olduğunu söyledi.
'Cypher' karakterinin gerçeklerden kaçmayı seçen bir hain olduğunu söyleyen Dr. Küçükyazıcı, etrafımızda da tıpkı Cypher gibi sanal yalanlarla mutlu olmayı seçen çok fazla insanın olduğunu söyledi. Meorvingian karakterinin sistemin karanlık dünyasını kontrol eden Hades olduğunu söyleyen Dr. Küçükyazıcı, serideki her karakterin gerçek hayatta bir fikri sembolize ettiğine dikkat çekti.
'SERİNİN BİZİ ETKİLEMESİNİN SEBEBİ...'
Sinema yazarı Gözde Hatunoğlu, 'Matrix'in aslında yaratılış mitinden bahsettiğini, serinin aslında kutsal kitaplardan beri sayısız kez anlatılan bir 'kurtarıcı' öyküsü olduğunu belirtti. 21'inci yüzyılın en sevilen temalarından biri olan 'kahramanın büyüme yolculuğu'nu 'Matrix'te de gördüğümüzü söyleyen Hatunoğlu, "Serinin bizi büyülemiş olmasındaki sebeplerden bir diğeri filmde gördüklerimizin o güne kadar sinema perdesinde şahit olmadığımız bir teknik üstünlükle yansıtılmasıdır" diye konuştu.
"Matrix de simülasyon teorisi de gerçekliğin sahte olduğunu ve bu simülasyonun içinde olanların bunun bir simülasyon olduğunun farkında olmadığını ileri sürer" diyen Hatunoğlu, bu teorinin yıllardır Descartes ve Bertrand Russell'ın görüşleriyle desteklendiğini hatırlattı. Hatunoğlu'na göre 'Matrix', anlaması ve kabullenmesi zor olan 'simülasyon' fikrini dünyadaki milyarlarca insana benimsettiği ve örneklendirdiği için tarihe geçen bir film oldu.
'POST-TRUTH'A YER VERECEK Mİ?
'Matrix'in önceki filmlerinde Neo, Trinity ve Morpheus'u izlemiştik. Hatunoğlu, bu üç önemli karakterin önemli göndermelerde bulunduğuna dikkat çekti. Hatunoğlu, Neo'nun adının Yunanca 'yeni' anlamına geldiğini ve onun aslında yeni mesihimiz olduğunun müjdelendiğini söyledi. Yunan mitolojisinin rüya tanrısı olan 'Morpheus'un, 'Neo'yu gördüğü düşten uyandırdığını söyleyen Hatunoğlu, Hristiyanlık'ta 'teslis' denilen kutsal üçlemenin adının Trinity olduğuna dikkat çekti ve "Trinity, kahramanlarımızın yanında savaşarak ekibi tamamlayan önemli bir karakter" dedi.
Yeni 'Matrix' filminin hayatlarının 'gerçek'le birlikte nasıl değiştiğini ve şekillendiğini anlatacağını söyleyen Hatunoğlu, yeni filmde son dönemin sık konuşulan başlıklarından ve 'gerçeklik ötesi' anlamına gelen 'post-truth' kavramına da değinileceğini düşündüğünü belirtti.
'İLK DEFA FİRAVUNLAR TARAFINDAN KULLANILDI'
Doç. Dr. Ali Murat Kırık ise 'Matrix' serisiyle popüler olan bu kelimenin çok farklı anlamlar taşıdığını söyledi. "En genel tanımıyla 'Matrix', herhangi bir şeye biçim veya köken veren şey olarak ifade edilmekte" diyen Doç. Dr. Kırık, matematikte çok boyutlu dizi anlamına da gelen bu kelimenin insanlık tarihinde ilk olarak firavunlar tarafından kullanıldığını belirtti. 'Matrix'in eski Mısır firavunları tarafından oynanan bir gölge kader savaş oyunu olduğunu belirten Doç. Dr. Kırık, "Ölüm kalım meselelerinden başlatılan hayalet ve ruh savaş oyunu olarak kaynaklarda yer alır. 'Matrix' kelimesi ayrıca 'rahim' şeklinde de tanımlanıyor" diye konuştu.
Serinin ilk filmi çıktığından beri pek çok bilim insanı ve filozofun film üzerinde tartıştığını söyleyen Doç. Dr. Kırık, 'Matrix' evreninin, gerçekliğimizin gerçek olmayabileceği yönünde bir felsefi görüşe yer verdiğini söyledi. Filmdeki kahramanların geniş bir simülasyonla karşılaştığını söyleyen Doç. Dr. Kırık, 'Matrix'in aşırı gelişmiş bir yapay zeka tarafından yönetilen geniş bir evren olduğunu belirtti.
'İLLÜZYONDAN KURTULUŞ YOLU...'
'Matrix' serisinde insan ve makinenin açıkça çizilmiş bir savaşta karşı karşıya getirildiğini vurgulayan Doç. Dr. Kırık, seride insanların makinelere benzediğini, makinelerin ise insani niteliklere sahip olduğunu söyledi. 'Matrix'in güçlü mesajlar barındırdığını söyleyen Doç. Dr. Kırık, "Dünyayı yalnızca göründüğü gibi kabul edersek kendimizi kandırmış oluruz" diye konuştu.
Filmde daha güçlü varlıklar için bireylerin kandırıldığı felsefesinin ön planda olduğunu belirten Doç. Dr. Kırık, "Dünya bir simülasyondur. Böylece makineler enerjimizi kendilerini beslemek için kullanılabiliyor" dedi. Doç. Dr. Kırık, 'Matrix'in felsefik olarak illüzyondan kurtuluşunun yolunun insanın kendi benliğinin ve gücünün farkına varmasından geçtiğini vurguladı.
'SİMÜLASYON TEORİSİNE DAYANIYOR'
'Matrix'in simülasyon teorisine dayandığının altını çizen Doç. Dr. Kırık, "Fransız sosyolog Jean Baudrillard'ın da ifade ettiği gibi simülasyon artık bölge, referans bir varlık veya bir madde değildir. Kökeni veya gerçekliği olmayan bir gerçeğin modelleriyle üretilmesi, yeniden üretilen bir hipergerçekliktir" diye devam etti. Gerçeğin yerini gerçeğimsilerin aldığını söyleyen Doç. Dr. Kırık, bunlara simülakrlar dendiğini söyledi.
Baudrillard'ın felsefesinin, hayatımızın hipergerçeklik ile derinden bir bağa sahip olduğunu ortaya koyduğunu söyleyen Doç. Dr. Kırık, pandemiyle birlikte sanal hayata daha çok bağlandığımızı, 'Matrix' evreninin tam da böyle bir dijital dönüşüm çağında gerçeğe dönüşebileceğini ortaya koyduğunun altını çizdi ve "Teknolojiler, insan bakış açısına aracılık eder ve bazen onun yerini alır" diye konuştu.
'GERÇEKLİĞİN YERİNİ ALMIŞ BİR HİPERGERÇEKLİK'
Metaverse kavramı son günlerde sıklıkla tartışılıyor. Peki Metaverse ile Matrix evreni arasında bir bağdan bahsedebilir miyiz? Doç. Dr. Kırık da Mark Zuckerberg'in açıklamalarıyla gündeme gelen Metaverse kavramının aslında sanal, artırılmış ve fiziksel gerçekliğin bir birleşimi olduğunu, çevrimiçi ve gerçek hayattaki etkileşimler arasındaki çizginin bulanıklaştığını söyledi.
Doç. Dr. Kırık, "Daha basit bir şekilde parçalanırsa Sandbox, Mirandus ve Decentraland gibi insanların farklı şekillerde etkileşime girebileceği platformlardır. Kişilerin sanal yansımaları olan avatarlarıyla girebildikleri bu evren aslında bir simülasyon, yani gerçekliğin yerini almış bir hipergerçekliktir" diye konuştu.
'METAVERSE İLE ARALARINDAKİ TEK FARK...'
'Matrix' filminde gerçek ile sanal dünyanın birleştiğini, aynı durumun Metaverse evreninde de karşımıza çıktığını söyleyen Doç. Dr. Kırık, bu seride insanların elektrik üretmek için yapışkan bölmelerde tutulduğunu, simüle edilmiş bir yaşamın görüntülerini zihinlerine yansıtmak için beyinlerine doğrudan bir kablo bağlandığını söyledi. Doç. Dr. Kırık, "Tüm bunlar, insanlara normal bir yaşam sürme hissi verir. Gerçekte makineler tarafından kontrol altına alınmışlardır" diye devam etti.
'Matrix'te insanların bir simülasyonda yaşadıklarının farkında olmadıkları bir simülasyon evreninin çizildiğini belirten Doç. Dr. Kırık, internetin geleceği olan Metaverse evreniyle Matrix'in yapısında önemli benzerliklerin göze çarptığını söyledi. Doç. Dr. Kırık, "Metaverse ile 'Matrix' serisi arasındaki tek fark, insanların Metaverse'deki çevrelerinin tamamen farkında olmaları ve bu evrene isteyerek girmeleri olacaktır" diye konuştu.
'YAPAY ZEKA VE İNSANLAR ARASINDAKİ SAVAŞ...'
Mevcut teknolojik ilerleme hızının devam ettiği takdirde çok yakında gerçeklikten ayırt edilemeyen simülasyonlara sahip olabileceğimizi vurgulayan Doç. Dr. Kırık, Elon Musk'ın beğenilerinin simülasyon teorisini giderek daha da popüler hale getirdiğine dikkat çekti. Bir gün bir kişinin bilincini bir bilgisayar programına yüklemenin mümkün olabileceğini söyleyen Doç. Dr. Kırık, ancak bu ihtimalin çok yakın bir gelecekte gerçekleşebileceğini söylemenin ütopik olacağını belirtti.
Metaverse fikrinin gelişimi ve dünya genelinde yaygınlaşmasıyla birlikte 'Matrix'te gördüğümüz birçok detayın gelecek 10 yıl içerisinde yaşanabileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Kırık, "Yapay zeka ile insanların savaşı fikir olarak korkutucu gelse de ihtimaller arasında yer alıyor. Birçok bilim insanı bu konuda endişelerini dile getirmeye başladı" diye konuştu.