Sosyal medya bizim Matrix'imiz mi?
Yaşamın çok değiştiği bir çağdayız. Eskiden uzun uğraşlar sonucu ulaştığımız şeyler artık bir tık uzağımızda. Bunu sağlayan olaylardan birisi de internetin bulunması ve sosyal medyanın hayatımızı ele geçirmesi. Tavırlarımız, duruşlarımız, sözlerimiz hep sosyal medyaya göre şekilleniyor. Peki, bizim Matrix’imiz sosyal medya mecraları olabilir mi?
İnternet ile birlikte hayata daha sıkı tutunmaya başladık. Hatta o kadar sıkı tutunduk ki artık bizim bir uzvumuz oldu kendisi. Onsuz bir an, bir anı yaşayamamaya başladık. Psikolojik, sosyolojik ve felsefik açıdan da çok etkisi oldu. Haliyle insan düşünmeden edemiyor, sosyal medya bizleri ne kadar etkiliyor?
Başka insanlara dönüşüyoruz
Elimize telefonu aldığımız (bırakmadığımız an yok gibi) an bambaşka birine dönüşüyoruz. Adeta Matrix’e bağlanmış gibi yalan bir dünya ile bağlantıya geçiyoruz. Bu dünyada herkes çok kusursuz, güzel, yakışıklı, fit, zaafsız, mutlu, bilge gibi davranıyor. Sanal bir dünyada sanal hareketlerde bulunuyoruz. İçinde olduğumuz anlarda da dışarıyla bağlantımız tamamen kopuyor, gerçeklik algımız yok oluyor.
Artık ruhumuzu okumak, izlemek, yorum yapmak yerine sosyal medya ile doyurmaya çalışıyoruz. Gerçek olmayan tepkilerle kişiliğimizi yansıtmaya çalışıyoruz. Narsist bir insan son derece empati yeteneğine sahip biriyken, gerçek hayatta duyarsız olabileceğimiz bir durum için de bir o kadar duyarlı davranabiliyoruz. Haliyle gerçek duygularımızı, duyularımızı zamanla kaybediyoruz.
Mesela kahkaha atarak cevap verdiğiniz bir mesaja aslında hiç gülmeden sadece gülmekten ağlayan emoji kullandığınızı hiç fark ettiniz mi?