1999 yılında gösterime çıkan serinin ilk filmi 'Matrix', gerek sinema sektöründe bilim kurgu alanında dönüm noktası olması nedeniyle gerekse görsel şöleniyle solukları kesmeye yetmişti. Serinin ikinci ve üçüncü filmleri bilim kurgu sevenler tarafından büyük bir heyecanla karşılanmıştı. Ancak film, onu dümdüz izleyenler ve de rahatı bozulan çevreler tarafından ağır eleştiriler almıştı.
Uyanış, kurtarıcı ve savaş
Sinema ve bilim kurguya damga vuran, üzerine kitaplar yazılan film, felsefe sevenlerin gözüyle ise bambaşka bir boyut kazandı. İlk seride bir uyanış gözlemliyoruz, aynı zamanda insanlığın dünyayı getirdiği iğrenç son noktayı, ikinci seride ise gerçekleri içselleştiren ve de diğerlerini uyandırmayı ve uyananları korumayı kendine görev bilen bir kurtarıcı... Üçüncü seride ise insanlarla makinaların savaşını...
Filmi felsefi boyutuyla izlemediyseniz bir de buradan bakın;
Binlerce olumlu ve olumsuz eleştiri alan Matrix'in felsefesi, Antik Yunan'a kadar dayanır. Özellikle ismini tüm dünyaya duyuran Sokrates ve Platon felsefesine...
'Sorgulanmamış hayat yaşanmamış hayattır'
Sokrates "Sorgulanmamış hayat yaşanmamış hayattır" sloganıyla her birimizi hayatı sorgulamaya davet ediyor. Bizleri aydınlatmak uğruna canını bile hiçe sayan bu yüce gönüllü filozof, kullanmadığımız gözlerimizi ve zihnimizi karanlık kuyulardan çıkarmak adına sokak sokak dolaşıp bıkmadan usanmadan basit bir dille sorular soruyor. İnsanlığı derin uykusundan uyandırmak için verdiği çabanın meyvesini ise binlerce yıl sonra dahi olsa alıyor. Sokrates bu kutsal görevin meşalesinin ateşinde, ateşe aşık olan pervaneler gibi yanmamış olsaydı bu derece benimsenebilir miydi? Hiçbir yazılı eser bırakmamasına rağmen Platon sayesinde günümüze kadar gelen öğreti ve diyologları ile birçok görmeyen göz gördü, derin uykuda olanlar ise uyandı.
Filmde çok az replik vardır ancak her biri altı çizilesi derecede derin anlamlar taşımaktadır. Filmde kullanılan isimlerin her birinin özellikle seçilmiş olması gibi...
Gözlerimizi kullanabiliyor muyuz?
Neo kırmızı hapı seçip gerçek dünyaya gözlerini açtığında "Neden gözlerim acıyor?"diye soruyor. Morpheus ise "Çünkü daha önce onları hiç kullanmamıştın!" diyerek her birimize çok anlamlı bir mesaj veriyor. Bizler de hakkıyla gözlerimizi kullanabiliyor muyuz dersiniz...
Belki de her birimizin vücudu ya da beyni kavanozlarda yer alıyor ve her birimiz başkalarının zihninin parmak uçlarındaki komutlara göre yalanlarla ya da gölgelerle avutuluyoruz. Sistemin kurtarılmaya hazır olmayan köleleriyiz belki de...
Matrix'in 'Varlık Felsefesi' (Ontoloji), 'Varoluşçuluk' (Egzistansiyalizm) ve 'Bilgi Felsefesi' (Epistemoloji) açısından bizlere katkıları çok büyük. Hayatı, hayatın anlamını sorgulamak, yaşam amacımızı, hayat felsefemizi, misyonumuzu, vizyonumuzu belirlemek adına birçok alt mesajla dolu...
'Neo' bir kurtarıcı
Filmin Platon'un öğretisi açısından yorumuna geçecek olursak...
Platon'un 'Mağara Benzetmesi'ni bilmeyen yoktur. Ömrü boyunca bir mağaranın duvarına dönük bir şekilde zincirlenmiş insanlar, hayatları boyunca çıkış kapısından duvara yansıyan gölgelerin gerçekliğine inanırlar. Ancak içlerinden biri zincirlerini kırarak gerçek dünyayı görür ve şimdiye kadar gördüklerinin birer yalan olduğunu öğrenir. Bir kurtarıcı olarak mağaraya döner ve diğerlerini de uyudukları uykudan uyandırmaya çalışır... Platon'un mağara alegorisi üzerine birçok film yapılmıştır. 'Truman Show', 'Seçilmiş', 'Matrix' ve diğerleri, liste epey uzun...
Neo karakteri de bu kurtarıcıyı temsil etmektedir. Kim bilir her birimiz bir kurtarıcı bekliyoruzdur bu hayatta. Nietzsche'in "üst insan'ıdır belki de beklediğimiz...
Gerçekler acıdır, cehalet mutluluktur
Her ne olursa olsun artık derin uykumuzdan uyanmaya ve hayatın anlamına dair bir adım atmaya ve de onu anlamlandırmaya başlamak gerekiyor. Birçok kisve altında kavanozlara hapsolan beyinlerimizi bu esaretten kurtarmak bizlerin elinde. Gerçekler acıdır, gerçekler sancılıdır ama "Cehalet mutluluktur" demektense "Gerçekler acıdır" deyip onlarla yüzleşmeyi yeğleyenlerdenim...
Bunun yanında kirli ellerimize ve zihinlerimize dur demezsek, doğa sömürgeciliğinden vazgeçmezsek dünyamızın gelecekteki hali Matrix'tekinden farklı olmayacak. Bilinçsizce tüketim ve makinalaşma, bizleri doğanın intikamıyla soluksuz kalmaya ve kendi ellerimizle yaptığımız makinalarla savaşmaya sürükleyecek. Kısacası her bakımdan hayatı sorgulamaya ve aydınlanmaya muhtacız...
Matrix ve felsefe sevenler için de güzel bir haber; serinin yeni filminin Mayıs 2021'de gösterime çıkması bekleniyor. Bu filmde ne gibi felsefi mesajlar bizi bekliyor merak etmeden duramıyorum. Filmi dümdüz izleyenler ve acımasızca eleştirenler için ise söyleyebileceğim pek bir şey yok...
Filmlerle, kitaplarla ve de felsefeyle kalın...