24.03.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:
MUSA KESLER
“Askeri casusluk” olarak bilinen davanın klasörlerinde, geçtiğimiz Ocak ayında istifa ederek emekliye ayrılan eski Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner’in bu soruşturma kapsamında “mağdur” olarak verdiği ifadesi de yer aldı. 7 Aralık 2012 tarihli iki sayfalık ifadeye göre Güner’e kendisi ve ailesi hakkında tutulduğu iddia edilen özel hayata ilişkin notlar soruldu. Bu notların altında emir astsubaylarının isminin yer almasını değerlendiren Güner, “Bahriyeli bana komplo kurmaz, emir subay ve astsubaylarım benim oğullarım gibidir, iddialara inanmıyorum” dedi.
İşte emekli Amiral Güner’in ifadesi...
‘Oğlum gibi severim’
“Bana göstermiş ve okumuş olduğunuz M.A ve M.K isimlerince yazıların altına not bırakılan mesaj içerikli özel hayatımın ve görev hayatımın süreçlerini kapsayan yazışmaları okudum ve anladım. Bana bahsetmiş olduğunuz hakim M.A benim astsubayımdır. Kendisi benim yanımda 8 yıldır görev yapmaktadır. Kendisini oğlum gibi severim ve güvenirim. M.K isimli kişi ise 2-3 sene boyunca yanımda çalışan ancak bir adli olaya karıştığı iddiası üzerine yanımdan yakın zaman önce İzmir Foça’ya tayin ettirdiğim bir astsubaydır.”
‘Kimse tehdit etmedi’
“Ben ve ailemle ilgili hukuka aykırı bir şekilde toplanan söz konusu verilerden şu an itibari ile bilgi sahibi oldum. Bu ve benzeri verilerin kim tarafından ne şekilde elde edildiğine dair bilgim ve düşüncem yoktur. Bu ve benzeri veriler yolu ile kimseden tehdit, şantaj ...vb eyleme maruz kalmadım. Kızım ve eşim bu konuda mağduriyete uğramadılar. Bahse konu olaylar ile ilgili olarak söz konusu verileri elde eden, kayıt eden ya da bulunduran kişiler hakkında hiçbir şekilde şikayetim de yoktur.”
“Ayrıca şunu belirtmek isterim ki; her toplumda istisnalar olabileceği bilinciyle, Allah korkusu olan, bu milletin ekmeğini yemiş ve deniz okullarında ‘Bahriye’ terbiyesi almış hiçbir Deniz Kuvvetleri mensubu subay veya astsubayın kızıma, eşime, dolayısıyla bana bir komplo kurmuş olabileceğine inanmıyorum. Yakın çevremdeki insanlar, benim hiçbir zaman makam ve rütbe peşinde olmadığımı çok iyi bilirler. Yani bir komplo kurmayı gerektirecek bir durum olacağına pek ihtimal vermezler. Özellikle benim yakın çevremdeki emir subayım ve emir astsubayım benim evlatlarımdır ve benim için hayatlarını dahi seve seve feda ederler. Kendilerinin bana karşı bir hareketle itham edilmeleri kabul edilemez. Deniz Kuvvetleri’nin düşürülmüş olduğu, durum nedeniyle, 28 Eylül 2012 tarihinde vermiş olduğum, ancak kabul edilmeyen istifa dilekçemde belirttiğim hususlar ve mütakiben komutanlarıma, amirlerime arzettiğim değerlendirmelerimde, ne kadar haklı olduğumu umarım ilgililer/yetkililer daha iyi anlayacaktır. Olayla ilgili bir şikayetim yoktur.”
Klasörlerde yer alan iddialar
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, suç örgütünün, amaçlarına ulaşmak için sıklıkla hedef seçtikleri kişiler hakkında gizli kamera kaydı yoluyla bilgi topladığı, örgütün Deniz Kuvvetleri Komutanlığı kanadında kullandığı ileri sürülen Astsubay S.A.’dan elde edilen “Sunay” adlı dijital materyal içerisinde, Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner ve kızı hakkında bilgilerin yer aldığı bir belge bulunduğu öne sürülmüştü. İddianamedeki bu belgenin dökümünde, Oramiral Güner’in örgüt tarafından hedef seçildiği, bunun için kızının odasına kamera yerleştirilerek görüntülendiği iddiası yer almıştı.
58 MİT görevlisi deşifre oldu
Kamuoyunda “askeri casusluk” davası olarak bilinen “yasaklanmış belgeleri ve devletin güvenliğine ilişkin bilgileri temin etmek” suçlamasına ilişkin 345 sanıklı davanın delil klasörlerinde 58 MİT mensubu deşifre oldu. Savcılık, “fişlendiği” belirtilen emekli ve halen görevdeki MİT mensuplarının listesini MİT’e gönderdi. Kimlik bilgilerinin ayrıntılı olarak yer aldığı listenin başında eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve müsteşar yardımcısı Afet Güneş var. Soruşturma savcısı Zafer Kılınç, sanıkların “haklarında çalışma yaptığı” (fişleme) bu 58 MİT mensubunun unvan ve görevlerini MİT’e sordu. Bu kişilerin “mağdur” sıfatıyla ifadelerini alacağını belirten savcılık, 92 kişinin tutuklu olduğunu belirterek, “ivedilikle” cevap verilmesini istedi. Ancak bu isimler iddianamede mağdur, müşteki ya da sanık olarak da yer almadı. Bu yazışma da ek klasörlerde yer aldı.
Dava dosyasına giren bu yazı bir yönüyle listedeki MİT personelinin deşifre olması anlamına da geliyor. Çünkü dava dosyası ve ekleri; şüpheli, mağdur ve müştekiler ile avukatlarına açık. MİT’in bu yazıya nasıl bir cevap verdiği ise henüz bilinmiyor. n MUSA KESLER İstanbul