Yakından tanıyalım: 5 maddede Küçük Prens hakkında bilinmesi gerekenler
17.09.2024 - 16:17 | Son Güncellenme:
Tüm çocukların okuduğu, okumayanların da en kısa zamanda okumasını önerdiğimiz Küçük Prens’i gelin biraz daha yakından tanıyalım. Küçük Prens’e ve yazarı Antoine de Saint-Exupéry’ye ait detayları sizin için bir araya getirdik.
EN ÇOK DİLE ÇEVRİLDİ, EN ÇOK SATTI
Dünyada, kutsal kitaplar ve Das Kapital’den sonra en çok dile çevrilmiş ve en çok satılan kitaplardan biri olan Küçük Prens, her yıl yaklaşık 2 milyon satıyor. Şu ana kadarki toplam satış miktarı ise 140 milyonu aşıyor. Bu özellikleriyle Küçük Prens, dünya üzerinde toplamda 250’den fazla dil ve lehçeye çevrildi.
ASLINDA 1000 SAYFAYDI
Kitap şu anki kısa hâline gelmeden önce, yani ilk yazıldığında aslında yaklaşık 1000 sayfalık bir eserdi. Yazarı Saint-Exupéry’nin kitabı kısaltması üzerine söylediği sözü ise şöyleydi: “Mükemmelliğe, yazıya eklenecek hiçbir şey kalmadığında değil, yazıdan çıkarılacak hiçbir şey kalmadığında ulaşılır.”
TÜM ÇİZİMLER KİTABIN YAZARINA AİT
Kitaptaki tüm çizimlerin tamamı yazarın kendi elleriyle çizdiği suluboya resimlerdir. Ayrıca kitap New York’ta bir otel odasında yazılmıştı ve ilk kez 1943 yılında basıldı.
II. DÜNYA SAVAŞI’NDAN İZLER TAŞIYOR
Kitapta Saint-Exupéry’nin yaşamına dair de birçok ayrıntının yer aldığı düşünülüyor. Kitaptaki gülün eşi Consuleo’yu, gezegenlerin her birinin bir ülkeyi simgelediği ve 2. Dünya Savaşı’nın değiştirmekte olduğu düzene de kitapta yer verildiği düşünülüyor. Kitabın çıkış noktası olan çöl, Saint-Exupéry’nin 1935’te bir uçuşu sırasında düştüğü ve bir şekilde kurtulmayı başardığı Sahra Çölü.
YAZARININ ÖLÜMÜ SIRLARLA DOLU
Yazarın esrarengiz ölümü ve 65 yıl sonra gelen itiraf da son derece ilginç. Dünya Savaşı sırasında görevi gereği 31 Temmuz 1944’te Akdeniz semalarında havalanan yazardan bir daha haber alınamamıştı. Ta ki 1998’de Marsilyalı bir balıkçı, yazara ait bilekliği bulana ve 2004 yılında yine Marsilya kıyılarında yapılan araştırmalar sonucu uçağın enkazı bulunana kadar. Ölümünden 65 yıl sonra, bir Alman pilotu Hors Rippert, yazarın kullandığı uçağı düşürdüğünü itiraf ediyor ve “içinde kimin olduğunu bilseydim ateş etmezdim” diyor.
