06.03.2021 - 17:49 | Son Güncellenme:
milliyet.com.tr / AA
ABD'nin, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi almasının ardından vermediği F-35'lerin donanma versiyonu TCG Anadolu'ya konuşlandırılacaktı. Geminin akıbeti merak konusu olurken Türkiye, TCG Anadolu'yu SİHA'larla donatacağını açıkladı. Bu açıklama Yunan medyasında geniş yer buldu.
Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir'in TCG Anadolu'nun bir SİHA gemisine dönüştürüleceğine ilişkin sözleri Yunan basınında yankı buldu. Haber sitesi Pentapostagma'nın manşetten verdiği ve provokasyon kokan haberde, "TCG Anadolu'nun Yunan filosunda güç gösterisine girişmek için insansız hava araçlarıyla donatılacak" ifadesi kullanıldı.
Demir'in açıklamalarına geniş yer veren Yunan basını, Türkiye'nin savaş gemisi TCG Anadolu'yu SİHA'larla donatacağını yazdı. 30 ila 50 arasındaki SİHA'nın TCG Anadolu'ya konuşlandıracağı haberde yer aldı.
Bayraktar TB2 insansız hava araçlarının uzun süre havada kaldığına ve silah taşıyabildiğine vurgu yapan Yunan basını, "SİHA'larla donatılmış Türk amiral gemisinin Doğu Akdeniz'deki kabiliyetleri göz ardı edilemez. Geniş deniz alanlarını izleyebilir veya amfibi operasyonları destekleyebilir" ifadeleri kullanıldı.
İHA ve SİHA'larda yol haritalarının mevcut olduğunu ifade eden Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, "Mini İHA'yı daha gelişmiş hale getirdik. Mikro diyebileceğimiz İHA'lara ve daha büyük İHA'lara ihtiyacımız var. Bunları geliştirmek için çalışıyoruz" demişti.
TCG Anadolu'yu SİHA gemisine çevirecek sabit kanatlı İHA'ların geleceğini belirten Demir, "Gemilere iniş yapabilecek İHA konusunda çalışma var. TCG Anadolu gemisini bir İHA gemisine çevirmek istiyoruz. Bunun için TB2'yi geliştiriyoruz. Böylece denizlerde bir SİHA vurucu gücümüz olacak" ifadelerini kullanmıştı.
Yunanistan’da silahlanma çalışmaları da tam gaz devam ediyor. Yunan Savunma Bakanlığı, 300 güdümlü MİLAN füzesinin alımı müzakere sürecinden geçerek, en avantajlı ihale kriteri ile temini için sözleşme imzalanması ve yürütülmesinde ihale açtı.
Öte yandan Türkiye'nin Mısır'la anlaşma imzalayabileceğini ilan etmesi Yunanistan'da depreme yol açtı. Mısır'ın Türkiye'nin Birleşmiş Milletlere (BM) bildirdiği kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak 18 numaralı parselde ilan ettiği ruhsat ihalesi, Yunanistan'da tepkiyle karşılandı.
Mısır 18 Şubat'ta ilan ettiği ve 1 Ağustos'ta sona erecek ihalede, 18 numaralı parselin bulunduğu bölgeyi, Türkiye'nin 13 Kasım 2019'da Birleşmiş Milletler'e bildirdiği kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak belirledi. Yunanistan ise Türkiye'nin kıta sahanlığı sınırlarını yok hükmünde sayıyor.
Türkiye ile Mısır arasındaki bu diplomatik rüzgarın ardından Atina yönetimi harekete geçti. Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Mısır'ın darbeci Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi'yi telefonla aradı.
Mısır medyasına yansıyan haberlerde Miçotakis ve Sisi'nin Doğu Akdeniz'deki işbirliğini görüştüğü, özellikle Güney Kıbrıs'ın da dahil olduğu enerji başlığının masaya yatırıldığı belirtildi.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Pazartesi günü Kahire'ye giderek Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri ile "iki ülke arasındaki enerji işbirliği ve Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri görüşeceği" açıklandı.
Yunanistan basında çıkan haberlere göre Dendias'ın amacı, Mısır'ı, Türkiye'nin ilan ettiği kıtasahanlığı ile çakışan 18 no'lu parsel için çıkardığı ruhsatla ilgili olarak "en yetkili kişiden bilgi almak". Yine Yunanistan basınında bazı yorumcular ise Dendias'ın Mısır'dan bu "hassas" bölge için çıkartılan ruhsatın değiştirilmesini ve başka bir bölge için ruhsat çıkarılmasını isteyeceğini yazdı.
Doğu Akdeniz’de yaşanan her gelişme hem gündemi hem de bölge siyasetini değiştirmeye devam ediyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kahire'nin Türkiye'nin kıta sahanlığının içine girmeden kendi bölgesinde sismik araştırma yaptığını belirtip "İlişkilerimizin seyrine göre biz de Mısır'la deniz yetki alanlarını müzakere ederek bir anlaşma imzalayabiliriz" dedi.
Geçtiğimiz günlerde Doğu Akdeniz’e kıyıdaş ülkelerden Mısır’ın bölgede enerji kaynakları araştırmak için çıktığı ihalede faaliyet alanı olarak 28. meridyenin doğusunun, başka bir deyişle Türkiye’nin 2019’da Birleşmiş Milletler’e (BM) bildirdiği Türk kıta sahanlığının güney sınırının belirlenmesi bölgedeki dinamikleri değiştirebilecek gelişmelerden biri oldu.
Buna karşılık Türkiye de Mısır’ın bu rasyonel hamlesini kendi deniz yetki alanlarına saygı gösterilmesi şeklinde değerlendirdi. Bu minvalde, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu “Doğu Akdeniz’de en uzun karası ve kıyıları olan iki ülke olarak ilişkilerimizin seyrine göre biz de yarın deniz yetki alanları konusunu Mısır’la müzakere edebiliriz, kendi aramızda da ileride bir anlaşma imzalayabiliriz,” diyerek bölgede muhtemel bir değişim için kapıyı araladı.
Özellikle bünyesinde enerji kaynaklarının bulunduğunun belirlenmesinin ardından sürekli gündemde olan ve jeopolitik önemi hızla artan Doğu Akdeniz’de yaşanan bu son gelişme, Türkiye ve Mısır açısından ve genel olarak da bölge jeopolitiği için önemli sonuçlar doğurabilir. Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde enerji ve enerji jeopolitiği alanında çalışmalarını yürüten Dr. İlhan Sağsen, "Türkiye için bu gelişmenin kendi tezlerinin doğruluğunu ortaya koyması açısından önemli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır." ifadesini kullanıyor.
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin yok sayılarak bir girişimde bulunmanın mümkün olmadığının altını çizen Dr. Sağsen, "Mısır’ın ihale kararı alırken belirlediği alan incelendiğinde, bölgede her ne kadar East-Med gibi maliyetli, gerçekçi olmayan ve siyasi motivasyonlu çeşitli hamleler yapılsa da; ya da Yunanistan uluslararası hukuka aykırı şekilde belirlediği sözde egemenlik alanlarıyla yayılmacı politika uygulamaya çalışsa da; veyahut Türkiye’yi dahil etmeden Doğu Akdeniz Gaz Forumu adı altında birlikler oluşturulmaya çalışılsa da Türkiye, Doğu Akdeniz’de en uzun sahil şeridine sahip kıyıdaş ülke olarak ve uluslararası hukuk zemininde belirlediği meşru politikasıyla bölgedeki en önemli belirleyicilerden biri olduğunu göstermiştir." dedi.
Bunların yanı sıra, bu ve benzeri nitelikte adımlar Türkiye ve diğer bölge ülkeleriyle ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda bir fırsat olarak görülebilir. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki öncelikleri düşünüldüğünde, bölgede en uzun kıyıya sahip ülkeler olan Türkiye ve Mısır arasında gerçekleştirilebilecek bir deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, hem bölgede Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin uluslararası hukuka aykırı keyfi davranışlarını engelleyerek gerginliği düşürebilir hem de bölgede kritik konumdaki İsrail ile de bir anlaşma zemini ortaya çıkarabilir.
"Bu durumun Türkiye açısından bir başka sonucu da İsrail ve Mısır’ın mevcut ve yeni bulunabilecek enerji kaynaklarını Avrupa’ya en kısa ve güvenli yol olarak Türkiye üzerinden taşımaya imkân sağlayacak anlaşmalara uygun ortamı oluşturabilecek olmasıdır." diyen Dr. İlhan Sağsen, "Mısır açısından durum değerlendirildiğinde ise bu tür bir yaklaşım güven atmosferi oluşturacak ve Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için bir fırsat yaratacaktır." ifadelerini kullandı.
Yunan basınının da bu konuda “Mısır’ın bu tercihi, Mısır-Türkiye ilişkilerinin iyileştiği yönünde bir unsur olarak değerlendirilmese de Kahire’nin gelecekteki görüşmeler için kapıları açık tutmaya yönelik bilinçli bir tercihidir” yorumu yapılarak ilişkilerde normalleşme ihtimalini vurguladığı görüldü.
Mısır’ın hidrokarbon ihalesi sırasında Türkiye’nin kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak hareket etmesinin ardından, Mısır’ın Türkiye ile bir deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması imzalamaya istekli olduğu ve bunun kendi bölgesel çıkarlarına uygun olduğu şeklinde yorumlanması mümkün. Böyle bir anlaşma sonucu ortaya çıkacak güven ortamı ile gelişecek ilişkiler sadece Doğu Akdeniz ile sınırlı kalmayacağı gibi, iki ülkeye de fayda sağlayacak birçok işbirliği ihtimalinin de yolunu açacaktır.
6 Ağustos 2020'de Türkiye-Libya sınırını bertaraf etmek için imzalanan sözde Yunanistan-Mısır deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşmasında Mısır, Yunanistan’ın Meis’ten sınır çizme girişimine karşı çıkmıştı ve aslında böylece Yunanistan, “adaların kıta sahanlığı vardır” tezinden geri adım atarak ilk hayal kırıklığını yaşamıştı. Bugün de Yunan basını incelendiğinde Mısır’ın ihale kararının Yunanistan’da ciddi bir rahatsızlık ve hayal kırıklığı yarattığı görülüyor.
27 Kasım 2019 tarihinde Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanları sınırlandırmasına dair mutabakat muhtırası zaten Yunanistan’ın bölge politikasına ve Kıbrıs adasına doğru uzanan Yunan iddialarına ciddi darbe vurmuştu.
Şimdi ise Mısır’ın hem Meis’e ilişkin tutumu hem de bu son ihale kararı Yunanistan’ın bölgede kontrolü daha fazla kaybedebileceğini gösteriyor. Mısır’ın hidrokarbon ihalesine çıkarken Türkiye’nin kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak davranmasından hayal kırıklığı yaşayan ve bölgedeki politikalarının olumsuz etkilendiğini düşünen diğer bir ülke de Fransa.
Özellikle bu oluşan olumlu atmosfer sonrası Türkiye ile Mısır arasında imzalanabilecek olası bir deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması Fransa’nın Yunanistan ile uygulamaya çalıştığı Türkiye karşıtı politika için büyük bir engel teşkil edecek.
Dr. İlhan Sağsen, bunun sebebini şöyle açıklıyor: "Çünkü AB'deki bazı kesimler tarafından sürekli uluslararası hukuku ihlal etmekle suçlanan Türkiye’nin tezlerinin haklılığı ortaya çıkacak ve Fransa’nın bölgede kurmaya çalıştığı etki alanı zayıflayacak. Bu konu Avrupa Birliği (AB) dahilinde Almanya karşısında sürekli itibar kaybeden Fransa için sadece Doğu Akdeniz’de etki alanı kaybına neden olmayacak aynı zamanda da Kuzey Afrika’daki nüfuzunun da biraz daha azalması manasına gelecek."
"Türkiye-Mısır arasındaki olası bir deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması, bölgenin kaderinin yalnızca bölge ülkelerinin tasarrufuyla çizilebileceğini göstermesi açısından da önemli olacaktır." diyen Dr. İlhan Sağsen, bu gelişmenin bölge ülkeleri arasındaki güven ortamının artmasına bir katkı sağlayıp daha başka işbirliği imkanlarına da yol açabileceğini vurguladı.
Kathimerini'den Angelos Stangos, son dönemde dışa bağımlılığı iyiden iyiye artan ve sırtını İsrail, Fransa ve ABD'ye dayayan Yunanistan'ın Türkiye karşısında bir şansı olmadığını yazdı. Stangos şunları söyledi: Aksi bir durum olmadığı sürece, Türkiye'nin bölgede attığı adımlar Atina'nın elini zorlaştırarak Yunanistan için daimi ve büyük bir endişe kaynağı olmaya devam edecek.
Tüm uzmanlara göre koronavirüs krizi bir noktada sona erecek, başta Avrupa Birliği olmak üzere ekonomi ile ilgili sorunlar daha ciddi bir şekilde yönetilecek ve biz bölgesel sorunlara bir noktada geri döneceğiz. Türk politikası artık bölgede nüfuzunun genişlemesini ve Türkiye'nin önde gelen bölgesel güç ve lider olarak tanınması için artan çabaları içeriyor. Bu girişimlerin altında bulunduğu çatı ise "Mavi Vatan" doktrini olarak biliniyor.
Yunanistan, bölgenin görece küçük güçlerinden biri; Türkiye’nin bölgede lider olmak için gerçekleştirdiği eylemleri ve gücünü şiddetle hissediyor. Yunanistan da çok iyi biliyor ki, durum tırmanmaya devam ederse ve açık çatışmaya varırsa, fırtınayı tek başına atlatmak zorunda kalacak.
Özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ve Almanya'ya olan bağımlılığımız göz önüne alındığında, Türkiye elbette üstün drone teknolojisine güveniyor. Bu durum yakın zamanda düzeltilmesi gereken ancak halen daha kronik sorunumuz olarak karşımızda duran "uyuşukluğumuz" ve dışa bağımlılığımızdan da kaynaklanıyor.
Türkiye'nin birçok avantajı var. Bunlardan birisi, (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan'ın bir araya getirdiği (özellikle Yunanistan'a kıyasla) geniş ve büyük ölçüde genç bir nüfusa sahip olması. Bir diğeri, Türk ordusunun yıllardır süren terörle savaş ve son zamanlarda birkaç başka çatışmaya girmelerinden edindiği deneyim. Üçüncüsü de dikkatle geliştirdiği önemli savunma sanayisi.
Türkiye'ye karşı Körfez ülkeleriyle yakınlaşan Yunanistan, son olarak Birleşik Arap Emirlikleri'nde düzenlenen savunma fuarına Savunma Bakanı Nikos Panagiotopoulos ve Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros'la katıldı. Fuarda anti-drone sistemleriyle yakından ilgilenen ikili, Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ'da oyunu değiştiren Türk SİHA'larına karşı çare aradı.
Ziyarette ziyarette Birleşik Arap Emirlikleri tarafından üretilen SkyKnight ile İsrail üretimi Demir Kubbe (Iron Dome) hava savunma sisteminin gündeme geldiği belirtiliyor. Atina, İsrail'den alacağı SİHA'larla Ege Denizi'nin ortasındaki İskiri Adası'nda bir drone üssü kurmayı planlıyor.
Savunma Bakanı Panagiotopoulos, geçtiğimiz haftalarda Yunanistan'a Patriot füze savunma sistemi satmayı öneren Suudi Arabistan'a gidiyor. Yerel medya, ziyarette Patriot'ların yanı sıra yeni başlıkların da konuşulacağını yazdı.
Haberlere göre, iki ülke birlikte hava tatbikatı yapacak, 120 Yunan askeri Patriotlar için Suudi Arabistan'a gönderilecek ve donanma için de işbirliğine gidilecek. Yunan medyası, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve İsrail'in Türkiye'ye karşı ittifak kurduğunu öne sürdü.
Fransa'dan Mısır'a, ABD'den Birleşik Arap Emirlikleri'ne birçok ülkeyi Doğu Akdeniz'e tatbikat için davet eden Yunanistan, 11 Şubat'ta müttefikleriyle yepyeni bir adım daha attı. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Bahreyn'in yanı sıra Fransa ve Güney Kıbrıs dışişleri bakanları Atina'da bir araya geldi. Atina'daki toplantıyı 'Türkiye'nin hasımlarının buluşması' olarak duyuran AP, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian'ın zirveye video konferans yöntemiyle katıldığını bildirdi.
Libya'dan Suriye'ye her yerde Türkiye'nin karşısına çıkan Birleşik Arap Emirlikleri, Yunanistan'la tatbikatlar yapıp Doğu Akdeniz krizinin zirveye çıktığı yaz mevsiminde Girit Adası'ndaki Suda Üssü'ne savaş uçakları göndermişti. Yunanistan'la Doğu Akdeniz'de aynı safta bulunan Mısır, Atina yönetimiyle deniz yetki alanları anlaşması imzaladı. İki ülke son bir yılda birlikte birçok tatbikat gerçekleştirdi, tatbikatlara Güney Kıbrıs, Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa da katıldı.