Son Güncellenme:
Son dönemlerde gayrimenkul piyasasının en sık konuşulan konuları arasında yatay mimari önerisi sık sık ön plana çıkıyor. Peki gündemden düşmeyen bu yatay mimari nedir? Yapılaşmaların yatay yöne kayması gerçekleşebilir mi? Konut ve çevrecilik sektöründeki uzmanların merkeze aldığı yatay mimari konusunu sizler için derledik. İşte öğrenmek istediğiniz tüm detaylar;
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi metropol kentlerde yaşanan arazi sıkıntısı, tüm konutların dikey yönde yapılaşmasına sebebiyet veriyor. Ancak inşaat sektörünün her geçen gün gelişmeye devam etmesi, şehirlerin ambiyansını kötü yönde etkiliyor. Dolayısıyla yatay mimariyle de şehirlere daha ferah ve düzenli bir görünümün kazandırılması hedefleniyor. Hatta İstanbul'un bazı bölgelerinde TOKİ tarafından yapılan bazı yatay konutlara rastlayabilmek mümkün.Ayrıca bu yatay yapılaşmanın ilk olarak şehirlerin merkezi noktalarından uzak geniş alanlar üzerinden başlatılması düşünülüyor. Projenin gerçek anlamda uygulamaya geçmesi halinde, kentsel dönüşüm alanları da olumsuz yönde etkileniyor. Çünkü konutların %60 oranında yatay yöne kayması, müteahhitlerin daha fazla finansal kaynağa ihtiyaç duyması anlamına geliyor.
Dikey yönde yükselen tüm konutlar, insanların yeşil alanlardan uzak beton arasına sıkışmış bir dünyada yaşam mücadelesi vermesine neden oluyor. Hatta devamlı dört duvar arasında vakit geçiren bireylerin yalnızlaşarak birtakım psikolojik bunalımlar geçirmesini dahi tetikleyebiliyor. Halbuki yapılması planlanan yatay mimari projesi ile insanın doğa ile içe içe huzur dolu bir hayat sürdürebilmesi daha kolay hale geliyor. Toprakla olan yakınlık artıyor ve daha sağlıklı bir yaşantıya adım atılmış olunuyor. Kısacası tek ya da en fazla çift katlı olan evler, insanı doğa ile bir araya getirerek insanlara enerjisi yüksek bir hayat vaat ediyor.
Dikey yönde yükselen tüm konutların kuşkusuz en büyük problemlerinden bir tanesi de aynı apartmanı paylaşan kişilerin birbirlerinden uzak kalması. Yüksek katlı binalar yüzünden yaşanan bu sorunun da yine yapılacak olan yatay mimari ile çözüme kavuşacağı tahmin ediliyor. Özlenen sıcak komşuluk ilişkilerinin yeniden başlaması, doğal olarak insanların sosyalleşmesini de olumlu yönde etkileyeceğe benziyor. Ayrıca insanların balkon kültüründen yine eskilerdeki gibi bahçelere taşınması ve hatta bahçenin bir köşesinde taze organik gıda yetiştirerek doğal şekilde beslenmesi dahi kolaylaşacak gibi görünüyor.
Yatay yapılaşmanın teşvik edilmesi için yeni imar yönetmeliğinde bazı ek maddelere yer veriliyor. Gelen yeni düzenlemeyle birlikte artık taban alanı kullanımının %40'dan %60 oranlarına kadar çıkması isteniyor. Aslında inşaat kullanım hakkı yine eski sistemde olduğu gibi aynı. Ancak binaların kat sayısında önemli azalış gerçekleştiriliyor.