Son Güncellenme:
İzlanda, geçtiğimiz yıllarda faaliyete geçen Eyjafjallajökull Yanardağı ile birlikte 50’ye yakın yanardağa ev sahipliği yapıyor. Bu yanardağların birçoğundan haberdar olan ve tamamlandığını göremeyecek olsa da, projenin başlamasını sağlayan Guðjón Samúelsson, bu yanardağlardan ilham alarak bir kilise tasarlıyor; adını 17. yüzyılın ilahi yazarlarından Hallgrimur Petursson’dan alan Hallgrímskirkja’yı!
Ekspresyonist mimarinin en önemli eserlerinden biri kabul edilen Hallgrímskirkja Lüteriyen Kilisesi, Antoni Gaudi’nin İspanya’daki 172 metrelik La Sagrada Familia’sı kadar uzun olmasa da, 74,5 metrelik yüksekliğiyle ülkenin en uzun kilisesi olma özelliğini taşıyor.Ülkedeki kartpostalları olduğu kadar, İzlanda’nın meşhur sokaklarından Skolavördistigur’un da yıldızı haline gelen Hallgrímskirkja’nın yapımına 1945’te başlanmış; ancak Samúelsson’un vefatından 36 yıl sonra, 1986’da tamamlanabilmiş.Son derece görkemli olan kilisenin dış kısmı, yanardağdan ağır ağır süzülen ve sonrasında bazalta dönüşen lavları andıracak şekilde tasarlanmış.Tasarımı ve boyutları ile daha tasarlandığı 1930’ların sonunda dahi tartışma konusu olan Hallgrímskirkja’nın girişinde Leifur Eiríksson’un heykeli var. İzlanda destanlarına göre Amerika’yı Christopher Columbus’tan 500 yıl önce keşfettiği belirtilen ilk Avrupalı Viking Leifur Eiríksson’un heykelini yapan ise Alexander Stirling Calder. Kilisenin uzağında olunsa dahi rahatlıkla görülebilen heykel, kilisenin ihtişamına katkıda bulunuyor.
Svartifoss Şelalesi’nden izler taşıyan ve 1986 yılında tamamlanışının ardından 2009’da yenilenerek heybetini sürdüren kilise, dört katlı ve 25 ton ağırlığındaki kilise orguyla da öne çıkıyor. Kilisenin içini tamamen doldurabilecek yükseklikte sese sahip kilise orgu, 5275 boruya sahip ve yapısı itibariyle çok zengin sesler üretebiliyor.Alman org ustası Johannes Klais tarafından dizayn edilip üretilen org, 1992 yılından bu yana kilisenin önemli unsurlarından biri.
Yılın belirli dönemlerinde açık olan ve Haziran - Ağustos ayları arasında koro ve org konserlerinin yapıldığı Hallgrímskirkja, Reykjavik kentinin merkezinde herhangi bir yerden de kolaylıkla ayırt edilebiliyor. Bulunduğu alanın en önemli yapılarından olduğu için İzlanda’yı görmeye gelen turistlerin akın ettiği mekan, mistik havasıyla ziyaretçilerini etkiliyor.Hallgrímskirkja Kilisesi’nin en tepe noktasına çıkıldığında, Reykjavik’in çok yönlü manzarasına tanıklık edilebiliyor. Özellikle günün bazı saatlerinde şehrin etkileyici anlarını yakalamak, kilise sayesinde mümkün olabiliyor.
İzlanda ziyaretinizi, yalnızca kuzey ışıklarını görmek için gerçekleştirecekseniz, artık bunun yanına bir ziyaret nedeni daha eklendi; Hallgrímskirkja Lüteriyen Kilisesi! Tarihi yapılara meraklıysanız ve İzlanda’nın kendine özgü havasını, 74,5 metrede teneffüs etmek istiyorsanız, bu kiliseye mutlaka uğrayın.