02.10.2013 - 11:54 | Son Güncellenme:
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Üstün Zekalılar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Sak, çocuğun üstün zekalı olduğu yönündeki tanımlamanın zararları olabileceğine işaret ederek, "Testlerle üstün zekalı olduğu yönünde yapılacak tanımlama, çocuğun kendi hakkındaki düşüncelerini olumsuz etkileyebilir" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı, Uluslararası Üstün Yetenek Geliştirme Mükemmellik Araştırmalar Derneği ile Üstün Yetenekli Çocukların Eğitimi Derneği'nin ortaklaşa düzenlediği Uluslararası Yetenek Gelişimi ve Mükemmellik Kongresi Antalya Dedeman Otel'de başladı.
Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı, Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Üstün Zekalılar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Uğur Sak, gazetecilere yaptığı açıklamada, kongreye, üstün zekalı ve yetenekli çocukların eğitimi konusunda çalışan akademisyenler, öğretmenler ve uzmanlardan oluşan yaklaşık 250 kişinin katıldığını söyledi. Prof. Dr. Sak, sempozyum sırasında üstün zekalı ve yetenekli öğrencilerin eğitimi konusunda ülkelerin tecrübelerini paylaşacağını anlattı.
Sak, üstün yetenekli ve zekalı çocukların özel programa ihtiyaç duyduğunu, bunun da en iyi şekilde özel sınıflar ve okullarda uygulanabileceğini ifade etti. Kaynaştırılmış sınıf uygulamasının kaynak kaybı olacağını savunan Sak, Türkiye'de üstün zekalı çocuklara eğitim verebilecek tek okulun Gebze'de bulunduğuna değindi. Üstün zekalı ve yetenekli çocuklara yönelik değişik üniversitelerde programlar bulunduğunu, Milli Eğitim Bakanlığının bilim sanat merkezleri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sak, bazı özel okullarda da bu çocuklara özel sınıflar oluşturulduğunu söyledi.
"Öğretmen sayısı az"
Türkiye'deki "üstün" çocuk sayısının bilinmediğini kaydeden Sak, "Anadolu Üniversitesinde her yıl yaklaşık 100 çocuğa eğitim veriyoruz. Ama Türkiye genelindeki sayının kaç olduğunu bilmiyoruz" dedi.
Prof. Dr. Sak, üstün yetenekli ve zekalı çocuklara eğitim verecek öğretmenlerin de özel eğitim alması gerektiğinin altını çizdi. Buna yönelik çalışmaların yavaş yavaş başladığını belirten Sak, "Türkiye'de 500 binin üzerindeüstün zekalı çocuk varsa ancak 5 binine eğitim verecek öğretmen var" diye konuştu.
"Üstün zekayı tanımlamak da zararlı olabilir"
Çocuğun üstün zekalı olduğu yönündeki tanımlamanın zararları olabileceğine işaret eden Sak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Testlerle üstün zekalı olduğu yönünde yapılacak tanımlama, çocuğun kendi hakkındaki düşüncelerini olumsuz etkileyebilir. Toplumun üstün zekalı olduğunu bildiği çocuğa karşı davranışı da değişiyor. Sizin davranışınızın, tutumunuzun değişimi, üstün zekalı çocuğu da etkiliyor. Bütün hayatı boyunca böyle etkilerle karşılaştığında olumsuz etkileri olabiliyor. Tanımlamanın amacı farklı bir eğitim sunmak için olmalı. Farklı eğitim verdiğinizde oluşabilecek olumsuz algıyı da engelleyebiliyorsunuz. "
Şili'den Avusturalya'ya 38 ülkeden katılımın olduğu sempozyum, 28 Eylül'de sona erecek.