14.01.2023 - 06:38 | Son Güncellenme:
Derleyen: Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr - Mısır medeniyeti tarihi, mimarisi ve etkileyici hükümdarlarıyla asırlardır gizemini korumaya devam ediyor. M.Ö. 3050 yılında kurulan Antik Mısır'daki hükümdarların mezarları Luksor'daki Krallar Vadisi'nde bulunuyor. Dünyanın en güzel kadın hükümdarları olarak bilinen Nefertiti ve Kleopatra’nın sırlarla dolu yaşamları ve ölümlerinin yanında tarih sahnesinde etkisi çok büyük olmasa da mezarının eksiksiz bulunmasıyla etkileyici hikâyesi ortaya çıkan çocuk Kral Tutankamon da asırlar sonra hâlâ merak konusu. Öldüğünde 18 yaşında olan, yıllarca aranmasına rağmen mezar odası bulunamayan genç hükümdarın mumyasına 4 Kasım 1922’de İngiliz arkeolog Howard Carter ulaştı. Carter’ın keşfi, tıpkı Tutankamon'un ölümü gibi beklenmedik bir anda olmuştu. Bulunan mezar odası daha önce açılan başka bir odanın altındaydı. Kazı çalışmaları o bölgede bir mezar odası keşfedildiği için başka bölgelere kaydırılmıştı. Tutankamon’a bu kadar yaklaşılmasına rağmen bulunamamasının sebebi ise çok eskiye dayanıyordu.
'20'NCİ YÜZYILIN EN BÜYÜK ARKEOLOJİK KEŞFİ'
Mısır’da en gizemli mezar odaları Luksor’daki Krallar Vadisi'nde bulunuyor. Vadinin yapısal özellikleri dolayısıyla belirli aralıklarla yaşanan su baskınları Mısır tarihinin de üzerinden geçiyor. Bu seller ve yaşanan depremler Tutankamon’un mezar odasına zarar vermese de mumyanın ve hazinenin asırlarca gizli kalmasına sebep oldu. Yer altında kalmış ve başka bir mezarın üzerine yıkılmasıyla yıllarca kaybolmuş oda bulunduğunda yeni sırlara gebeydi. Asırlarca aranan Tutankamon’a 1922’de Krallar Vadisi'nde ulaşılmıştı.
18’inci Hanedan’ın çocuk kralı Tutankamon’un mezarının ortaya çıkarılması Mısır tarihçileri ve arkeologlar tarafından '20'nci yüzyılın en büyük arkeolojik keşfi' olarak kabul edildi. Krallar Vadisi’ndeki tüm mezarlar, yağmalanmış hazineler ve mumyalar çalınmış ya da zarar görmüştü. Tutankamon’un mezarı ise bir deprem sonrası üzerine başka bir mezarın yıkılmasıyla bir ilke sahne olmuş, yağmalanmayan ve eksiksiz keşfedilen ilk mezar olmuştu. Ancak mezarın asırlar boyu kayıp durumda olmasının yanında bambaşka sırları da ortaya çıkarması arkeologların açıklayamadığı sorulara da yanıt verdi.
PARÇALAMADAN ÇIKARMASI İMKÂNSIZDI
İngiliz arkeolog Howard Carter, mezar odasını bulduğunda her şey eksiksiz şekilde yerli yerindeydi. Altınlar ve paha biçilemez eşyalarla dolu odada en büyük gizem kralın mumyasıydı. Carter nasıl öldüğü tam olarak bilinmeyen Tutankamon’un mumyasının konuyu aydınlatabileceğini bildiğinden, cesedi reçineyle kapladıktan sonra ahşap ve altın kullanılarak yapılan tabuttan çıkarmalıydı. Ancak reçine mumyanın bedenine ciddi şekilde yapışmış olduğundan Carter’ın mumyayı parçalamadan çıkarması imkânsızdı.
Ünlü arkeolog, Tutankamon’u tabuttan çıkarırken mumyaya zarar vermek durumunda kalmış ve açıklanamayan sorulara yenilerini eklemişti. O dönem çocuk kralın ölüm sebebi kısmen çözülse de mumyanın parçalara ayrılması sonucu oluşan hasar bilim insanlarının akıllarında yeni soru işaretleri bıraktı.
100 YIL SONRA RÖNTGENLE İNCELEME
Mumyanın kafatasında kırılan bir kemik beyin zarına doğru içeri girmişti. Bilim insanları Tutankamon’un bir savaş arabasından düştüğüne emindi. Ancak kaza sonrası bacağındaki ve belindeki yaralanmaların dışında kafatasına oluşan kemik kırığı mumyanın gün yüzüne çıkarılırken oluşan bir hasar olup olmadığı tartışma konusuydu.
2022’de yapılan bir araştırmayla tam 100 yıl sonra mumyanın kafatası röntgenle incelendi, Carter'ın reçine ve tabutu ayırmaya birbirinden ayırmaya çalışırken bir hasara sebep olduğu ortaya çıktı. Eğer mumyalama işlemi yapılırken kafatası kırık olsaydı kemiklerin arasından içeriye sıvı reçine sızmış olacaktı. Ancak kafanın iç kısmı temizdi. Böylece bilim insanları Tutankamon’un ölümüne sebep olan bir kafa yaralanması olmadığını keşfetti.
BİR SİNEK ISIRIĞI ÖLDÜRDÜ
Antik Mısır'ın çocuk kralı, savaş arabasından düştükten sonra yatalak olmuştu. Ancak talihsiz kazanın ardından o dönem yaygın olan 'sıtma' virüsü genç kralı da bir sinek sokmasıyla bulmuştu. Dizindeki yaranın iltihabı, kana karışan sıtma virüsüyle birlikte henüz 18 yaşındayken kralın son nefesini vermesine sebep oldu.
Kral doğumda ya da doğumdan kısa süre sonra ölen iki çocuğu ile aynı mezar odasını paylaştı. Böyle erken bir ölüm beklemeyen sarayda ise Tutankamon’a bir mezar yaptırmak için hareketlilik sürse de dünyanın en güçlü medeniyetlerinden birinin kralı kendisine ait olmayan bir mezar odasında kaldı. Beklenmedik ölümünden sonra 1922’ye kadar ait olmadığı bir mezarda kalan ‘çocuk kral’ bulunduğunda da arkeologlara beklenmedik bir heyecan yaşatmıştı.