Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Röntgen, MR, sonar sitemleri gibi çeşitli dalgaları kullanan teknolojik araçlar dışarıdan bakıp göremediklerimizi gün yüzüne çıkarıyor. İnsan bedenine baktığınızda göremediğiniz iç organları, denizdeki dalgalarda göremediğiniz canlıları bu sistemlerle görebilirsiniz. Ancak göremediğimiz ve merak ettiğimiz tek yer sadece deniz ve insan değildi. Uzaya bile göz atabilirken, yeraltında olanlara şahit olamıyoruz. Ta ki yerin kilometrelerce altından başlayan ‘P’ dalgalarının sismograflara ulaştığı ilk ana kadar: Deprem! Saatlerce enkazdan gelecek sevindirici bir haber beklerken, sessizlik çağrısıyla molozlar arasında yaşam kırıntısı ararken, STM’nin (Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş.) ‘DAR’ isimli sistemi, Fransız arama kurtarma ekiplerini kendine hayran bırakmıştı. DAR, enkazdan pek çok can kurtarılmasını milimetrik duvar arkası görüşüyle sağlamış ve başka canlar kurtarmak için zaman kazandırmıştı. Binaların enkaz olmadığı bir yapı stokuna kavuşana kadar, enkazların yaşam umudu olmasını sağlayan DAR, aslında ne? Askeri operasyonların, afetlerin, yer biliminin ve arkeolojik çalışmaların ışığı olacak sistem nasıl çalışıyor? Savunma ve Denizcilik Araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan ile Ondokuz Mayıs Üniversitesi Afet Eğitimi ve Yönetimi Uygulama ve Araştırma Merkezi’nden Prof. Dr. Afşin Ahmet Kaya, dünyanın sayılı duvar arkası radarlarından ‘DAR’ı ve hızlanan kurtarma operasyonlarını Milliyet.com.tr’ye anlattı.
ABD, ÇİN VE TÜRKİYE’DE DEVREDE!
İsmi kısaca ‘DAR’ da olsa işlevi uzun uzun anlatılabilecek olan duvar arkası radar, ultra geniş bant (UGB) sinyaller vasıtasıyla, görsel erişim imkânının olmadığı, kapalı mekânlarda bulunan sabit ve hareketli unsurlara ait konum bilgilerini iki boyutlu olarak elde etmek için kullanılıyor. Sistem rehine kurtarmaktan, terörle mücadeleye, iç güvenlik operasyonlarından afetlere kadar, pek çok farklı senaryoda önemli rol oynuyor. Deprem, çığ, yangın gibi çeşitli afetler sonrasında arama kurtarma faaliyetleri, insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı ile mücadele gibi sivil amaçlar için de kullanılabilen yerli ve milli sistemi üreten sayılı ülkelerden biri de Türkiye. Üstelik de büyük bir başarıyla!
Kozan Selçuk Erkan STM’nin envantere kazandırdığı DAR için, “Çok kaliteli bir sistem ürettik. Yani Amerika'da acayip pahalı olan bir versiyonu olan bu cihazlar, şu anda Türkiye'de bence ondan daha da kalitelisi var. Isı farkını çok doğru verdiği için çok başarılı şekilde gösteriyor. Bu özellik diğerlerinde yok, belki Amerikan Deniz Kuvvetleri'nin kullandığında vardır. Ancak bu sistemleri çok üreten de yok. Çin üretiyor, Fransızların çok büyük işler için değil de, daha farklı amaçlı olarak bölgeyi görmeye çalıştıkları bir radarları var. Ancak STM’ninki gibi böyle kaliteli ve gelişmiş olan Amerika'da var bir tane” diyor.
‘6 ŞUBAT’TA FRANSIZLAR HAYRAN KALDI’
STM’nin DAR’ı savunma sanayiinde önemli bir gelişimdi. Üstelik bu tarz cihazların geliştirilmesi ve bunlardan yararlanarak faydalı işler yapılması yalnızca cephede olacak diye bir kural yoktu. Yani DAR, başka alanlarda da kullanılabilirdi. Hayatta kalmak da bir savunmaydı, hayat kurtarmak da. Zamana, doğaya ve hataya karşı da savunulacak şeyler vardı. Büyük depremden sonra artçı sarsıntıları, yanlış inşa edilmiş yapıların enkaz yığını içinde hisseden depremzedeleri kurtarmak da tam olarak buydu. 6 Şubat’ta DAR, yardım için gelen Fransız ekipleri de hayat kurtarırken kendine hayran bırakmıştı. Karmakarışık molozların arasında neredeyse hiç yanılmadan depremzedelerin yerini işaret etmeyi başardı. Kozan Selçuk Erkan, Fransızların DAR hakkındaki anılarını söyle paylaştı:
“Arama-kurtarma ekipleri 6 Şubat Depremleri’nde Fransız ekibiyle beraber DAR’ı kullandı. Sadece Fransız ekibiyle de değil, kullanılabilecek her yere gidip de kullandılar. Fransızların tercümanı olan arkadaşım, onların öve öve bitiremediğini ve DAR’ı satın almak için yardım istediklerini söylemişti. DAR, ısı farkını bile size söyleyebiliyor şu anda. Kurtarabilecekleri 5 ila 7 metre ötede biri olduğuna dair uyarı veren sisteme güvenerek oraya ulaşmışlar. Herkes şaşırmış, 7 metre öteyi nasıl görüyor diye ve gerçekten de 7 metre ötede çıkmış depremzede ve kurtarılmış. DAR’ın yanılma yapı birkaç santimlik oluyor. Bugün AFAD Çin’in çok daha basit sistemlerini, jandarma ise DAR’ı kullanılıyor.”
DAR gerçekten de arama kurtarmayı hızlandırıyor ve başkalarının kurtarılması için zaman kazandırıyordu. Böylece ‘altın saatler’de paha biçilmez haberler daha çok duyuluyordu. Enkazda toz, kir ve yaşam mücadelesi dolu ilk 72 saatte başka hangi cihazlar kullanılıyor? Prof. Dr. Afşin Ahmet Kaya anlattı.
“Bir enkaz başında, 2-3 saatlik vardiya ile 24 saat çalışma esasına göre toplam 50 ila 100 arama kurtarma personeli çalışabilir. Enkazda ilk 72 saat çok önemlidir. Buna 'altın saat' denir. Enkaz altındaki insanlar yaralanmamış dahi olsalar 72 saatlik susuzluk ölümcül sonuçlar doğurur. Ayrıca bina yıkılırken belirli bir doğrulta yıkılmayıp, katlar arası bütünlük bozulduğu için enkaz altındaki insanların yerlerini tespiti arama kurtarma faaliyetlerinin en önemli adımıdır. Bunun için ses, ısı ve koku almayla ilgili teknolojik ekipmanlar ve canlılar kullanılır. Arama kurtarma köpekleri ses ve kokuya duyarlı yetenekleriyle sıkça afet bölgesinde görev alır. Teknolojik aletler ise termal kamera, akustik dinleme cihazı, kızılötesi ışınlar ve radar ile görüntüleme sistemleridir. Enkaz altında yaşayan bir kişinin olup olmadığını tespit etmek için sismik akustik dinleme cihazı kullanılır. Söz konusu teknoloji en küçük sesi bile algılayabildiği için diğer kişilerin dinlerken sessiz olmaları istenir. Isıya duyarlı ve enkaz altında canlı olup olmadığının gösteren termal kameralar yerde ve insansız hava araçları aracılığıyla havadan tarama yapar. Kızılötesi ışınlar ve radar ile görüntüleme sistemleri yeni teknolojik sistemeler olarak karşımıza çıkar.” - Prof. Dr. Afşin Ahmet Kaya
SADECE AFETTE YA DA ASKERİ OPERASYONLARDA KULLANILMIYOR
DAR, sadece acı ya da mücadele dolu anlarda kullanılan bir sistem de değil. Dünyadaki en iyi örneklerinden birinin STM tarafından üretildiği bu radarlar, pek çok arkeolojik ve tarihi belge ve kalıntının gün yüzüne çıkarılması için de önemli birer yardımcı. Üstelik ismi ‘duvar arkası radar’ olsa da bu cihazlar toprak altını görüntülemek için de kullanılabiliyor. Heyelan, çığ, deprem, arkeoloji ve savunma alanlarında bakış açımızı genişleten ‘DAR’ ile ilgili Kozan Selçuk Erkan, “Toprak altında yakın mesafelerde, 5-6 metre gibi mesafelerde ya da 10 metrenin üzerine çıktığı da söyleniyor. Herhangi bir heyelan anında bu radarla insanları bulabiliyorsunuz. İlla duvar olmasına gerek yok yani. Üstelik yanılma payı da santim bazında. Ayrıca katı cisim, örneğin yumuşak toprak altında bulunan katı bir cisim tespit edilebiliyor. Yakın mesafe yani bir yere yakın olan arkeolojik kazılarda da, aynı bu cihazlarla en azından orada bir cisim olup olmadığına dair fikir elde edebiliyorsunuz” dedi. Prof. Dr. Afşin Ahmet Kaya da, yaşandığında acı tablolarla karşılaşılan ve afete dönüşen doğa olaylarının önlenmesine ilişkin mesajıyla sözlerini noktaladı.
“Afet ve acil durumlar ile mücadele ancak bir güvenlik kültürünün sonucu olabilir. Hayatımızın her aşamasına dahil edeceğimizi güvenlik kültürüyle daha az zarar görebilecek toplumlar, kentler, ülkeler ve medeniyetler kurabiliriz. Kültürün oluşması eğitimle olabilecektir. Eğitimlerin nitelikli ve sürekli olması, uygulamalarla desteklenmesiyle davranışa dönmüş bir eğitim yani kültür oluşturulabilir.”- Prof. Dr. Afşin Ahmet Kaya
“Uzun zamandır işim yok, lüks harcama yapmıyorum” diyen Bade İşçil, bebekte ucuzluk marketinden çıkıp belediye otobüsüne binerken görüntülenmişti. Ünlü isim, tepkilerin ardından, açıklama yaptı.