01.04.2022 - 06:52 | Son Güncellenme:
Can Şişman / milliyet.com.tr - Dünya yaklaşık bir aydır Avrupa'nın doğusunda yaşananları anbean sosyal medyadan takip ediyor. Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesiyle başlayan süreç sosyal medyanın gücünü bir kez daha gözler önüne serdi. Ukrayna'da bombalanan şehirlerin ve Ukraynalıların sığınaklardaki hayatlarının görüntüleri başta TikTok olmak üzere tüm sosyal medya platformlarında milyonlarca kişi tarafından izlenmiş durumda.
Peki sosyal medyanın gücü Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan çatışmaları hangi yönde şekillendirmiş olabilir? Sosyal medyanın gücü olmasaydı Rusya önemli yaptırımlarla yine karşılaşabilir miydi? Rusya'nın Facebook ve Twitter gibi Batı merkezli sosyal medya platformlarına erişimi yasaklama kararından sonra dijital dünyanın artık batı ve doğu olmak üzere iki kutuba ayrıldığını net bir şekilde söyleyebilir miyiz? Konuyu Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ali Murat Kırık ve Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Eylem Yanardağoğlu ile konuştuk.
'TÜRKİYE 4 SAAT 16 DAKİKA İLE 8'İNCİ SIRADA'
Sosyal medyanın günümüzde büyük bir güç haline geldiğini söyleyen Doç. Dr. Ali Murat Kırık, sosyal medyanın sadece iletişimi hızlandırmadığını aynı zamanda kamuoyu oluşturma, propaganda yapma ve düşüncelerin biçimlendirilmesi açısından da kilit bir rol üstlendiğine dikkat çekti. Sosyal medyanın siyasette dahi derin bir güce sahip olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Kırık, sosyal medyadaki kullanıcı sayılarının her geçen gün arttığını belirterek "Devletlerin stratejilerinde sosyal medyanın varlığı yadsınamaz bir boyuta ulaşmıştır. Sosyal medyanın geleceği şekillendireceğine dair somut veriler de söz konusudur" dedi.
New York merkezli We Are Social ve sosyal medya yönetim şirketi Hootsuite'in 2022 dijital raporundaki verileri paylaşan Doç. Dr. Kırık, "Bu rapora göre sosyal medya kullanıcılarının sayısı bir önceki yıla oranla yüzde 10 oranında artarak ocak ayında 4.62 milyara ulaşmıştı. 2.91 milyar kullanıcıyla Facebook her şeye rağmen en çok kullanılan sosyal medya mecrası durumunda. Rapora göre 16-64 yaş arası kullanıcılar arasında cep telefonlarıyla internette en fazla zaman geçiren ülke 5 saat 47 dakika ile Filipinler. Türkiye ise 4 saat 16 dakika ile 8'inci sırada yer alıyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nın hazırladığı Sosyal Ağ Haritası verilerine göre ise Türkiye'de yüzde 71 ile WhatsApp en yoğun kullanılan mecra. Onu yüzde 70.5 ile Instagram takip ediyor. Diğer sosyal medya mecraları ise sırasıyla yüzde 62.7 ile YouTube, yüzde 49.8 ile Facebook ve yüzde 41.9 ile Twitter oldu" diye konuştu.
'GÜNDE ORTALAMA 2 SAAT 27 DAKİKA SOSYAL MEDYADAYIZ'
"Küresel internet kullanıcıları 2022'nin başında 4.95 milyara yükseldi ve internetin nüfuz ettiği oran şu anda toplam dünya nüfusunun yüzde 62.5’ini oluşturuyor" diyen Doç. Dr. Eylem Yanardağoğlu ise bu rakamın 10 yıl önce 2012'de tespit edilen 1.48 milyar kişiden 3.1 kat daha yüksek olduğuna dikkat çekti. Sosyal medya kullanıcılarının dünyada son on yılda yüzde 12'lik bir büyüme oranıyla büyüdüğüne dikkat çeken Doç. Dr. Yanardağoğlu, "İnsanlar dünya ortalamasında günde ortalama 2 saat 27 dakika sosyal medyayı kullanıyor. Bu, internette harcadığımız zamanın yaklaşık yüzde 35'i demek. Bu oran da geçen yıla göre yüzde 1.4 (2 dakika) arttı" diye konuştu.
Sosyal medya platformları arasındaki küresel sıralamada ilk sırada hâlâ Facebook'un olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yanardağoğlu, bu platformu sırasıyla Youtube, WhatsApp ve Instagram'ın takip ettiğini söyledi. Küresel anlamda internet benimseme oranının yüzde 65.5 iken ülkemizde bu oranın yüzde 82 olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Yanardağoğlu, Türkiye'de internet kullanıcılarının internette günlük olarak harcadığı zamanın ortalama 8 saat olduğunu, mobil cihazlarda geçirilen sürenin 4 saat 16 dakika, bilgisayarlarda geçirilen sürenin ise 3 saat 44 dakika olduğunun altını çizdi. Doç. Dr. Yanardaoğlu, Türkiye'de Instagram'ın çektiği ilgiyi "Instagram erişim oranı ise yüzde 76.5. Bu rakam ülkemizi küresel anlamda Instagram erişim sıralamasında en üst sıraya taşıyor" sözleriyle aktardı.
'ÇATIŞMALARIN GİDİŞATINI YOĞUN BİR ŞEKİLDE ETKİLEDİ'
Geçmişte stratejik öneme sahip savaşların hiçbirinde sosyal medya kullanılmıyordu. Peki günümüzde sosyal medyanın savaş dönemlerinde yoğun olarak kullanılması çatışmaların gidişatını şekillendiriyor olabilir mi? Doç. Dr. Ali Murat Kırık, Rusya ve Ukrayna arasında yaşananlarla birlikte sosyal medyanın da bir savaş enstrümanı durumuna geldiğinin açık bir şekilde ortaya konulduğunu "Propaganda, algı yönetimi, dezenformasyon, manipülasyon ve deep fake adı verilen derin sahte videolarla birlikte sosyal medyanın stratejik hamlelerde etkisi tüm dünyada görülüyor" sözleriyle ifade etti. Artık hibrit savaşlarına çağına girmiş olduğumuzu söyleyen Doç. Dr. Kırık, "Günümüzde sosyal medya algıları şekillendirebilir ve toplumları yeniden tasarlayabilir. Toplumlarda duyarlılıkları artırabilir ve tepkileri sertleştirebilir. Sosyal medya aracılığıyla her şey gerçeğe dönüşebilir ve toplum bu simülasyonun veya yapay dünyanın bir parçası olabilir" diye konuştu.
Sosyal medyanın savaş döneminde bilgi kirliliğinin tohumlarının atıldığı bir tarla haline geldiğini söyleyen Doç. Dr. Kırık, "Rusya-Ukrayna Savaşı, birçok sosyal medya şirketini hızlı siyasi ve ekonomik adımlar atmaya zorladı. Son birkaç hafta içinde, Meta'dan Reddit'e ve Twitch'e kadar birçok ABD merkezli şirket dezenformasyon kapsamında Rusya’ya karşı dijital bir savaş açarak birtakım yaptırımlar ve reklam yasakları uyguladı. Buna karşılık Rusya da ülkede popüler olan bazı sosyal medya mecralarını engelledi. Dolayısıyla sosyal medyanın günümüzde popüler bir haber ve bilgi kaynağı olması ister istemez savaşın gidişatını etkileyerek kamuoyu oluşumunu sağladı. Kamuoyunun inşa etme ve toplum mühendisliği açısından sosyal medya özellikle Ukrayna açısından efektif bir şekilde kullanıldı. Bu durum çatışmaların gidişatını da ister istemez yoğun bir şekilde etkiledi" diye konuştu.
"Yeni medya araçlarının protestolarda ve çeşitli siyasal mücadelelerde kullanılmasını 1990'larda Meksika'daki Zapatista Ayaklanması'na, Zapatistaların interneti siyasi mesajlarını yaymak için kullanmalarına kadar geri götürebiliriz" diyen Doç. Dr. Eylem Yanardağoğlu, şöyle devam etti: "İran'da 2007 ve 2008'deki başarısız olan 'Yeşil Devrim' hareketi veya 2010'ların başındaki Arap Baharı sosyal medyada bir grup insanı sokağa çıkarmak için kullanılan ilk örnekler olarak görmek mümkün. IŞİD’in kendisine destekçi ve sempatizan kazanmak için sosyal medya ağlarından yararlandığını biliyoruz. Çok daha önceleri 1990’larda, Körfez Savaşı’nı televizyonlardan her akşam canlı yayında takip ediyorduk. Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaşın en önemli özelliği Körfez Savaşı gibi sadece savaşı oturma odalarına getirmiş olması değil. Sosyal medya platformları sayesinde savaşı neredeyse anlık canlı takip edebiliyoruz. Çatışmalar ve patlamalar neredeyse gerçek zamanlı olarak gerçekleşiyor."
Doç. Dr. Yanardağoğlu, "Bazı uzmanlara göre Ukrayna bu savaşta sosyal medya kullanımı açısından üç şeyi çok iyi yapıyor" diyerek Ukrayna'nın sosyal medyayı doğru kullanmasını "Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy başta olmak üzere siyasetçilerin sosyal medyayı becerli bir şekilde kullanması, teknoloji şirketlerine yaptıkları yardım çağrıları için sosyal medyanın mobilize edilmesi ve yurttaşlar ile askerlerin özgürce paylaşımda bulunabilmeleri" olarak sıraladı.
'GENEL OLARAK UKRAYNA'YA YÖNELİK BİR DESTEK SÖZ KONUSU'
Peki sosyal medyanın gücü olmasaydı Rusya önemli yaptırımlarla yine karşılabilir miydi? Doç. Dr. Eylem Yanardağoğlu, bu soruya "Evet, Rusya yaptırımlarla yine de karşılaşırdı" cevabını verdi. Yaptırımların sadece NATO ve müttefik ülkelerinden ekonomik ve sosyal anlamda gelmediğine dikkat çeken Doç. Dr. Yanardağoğlu, bu kez teknoloji şirketlerinin de bu sürecin bir parçası olduklarına dikkat çekti. Doç. Dr. Yanardağoğlu, "Sosyal platformlar daha güçlü hale geldikçe hükümetler ve politikacılar, Rusya'nın son zamanlarda Facebook, Twitter ve Instagram'ı engellemesinde olduğu gibi, bunları kullanma veya yasaklama çabalarını hızlandırdı. Örneğin bir ilk olarak Beyaz Saray, 10 milyondan fazla takipçisi olan 18 yaşındaki Ellie Zeiler gibi TikTok yıldızlarıyla Rusya-Ukrayna Savaşı hakkında özel bir brifing düzenledi" diye konuştu.
Kamuoyunun tamamen Ukrayna'ya yönelik olumlu bir tutum içerisine girdiğini vurgulayan Doç. Dr. Ali Murat Kırık ise her iki taraf arasındaki propaganda savaşının da aynı hızla devam ettiğine dikkat çekti. Facebook, TikTok, Instagram ve Twitter gibi mecraların silahlı saldırı, patlama ve yanmış tank fotoğrafları ve videolarıyla dolup taştığını hatırlatan Doç. Dr. Kırık, "Sosyal medya kullanıcılarının Rusya'ya yönelik tutumu dikkat çekici. Yapılan paylaşımlara baktığımızda genel olarak Ukrayna'ya yönelik bir destek söz konusu. Sosyal medyanın gücü olmasaydı Ukrayna'daki savaş ortamının ne ölçüde sunulacağı soru işareti" diye konuştu. 1991 Körfez Savaşı ile bu savaşı kıyasladığımızda sosyal medyanın gücünü çok daha iyi anlayabileceğimizi söyleyen Doç. Dr. Kırık, "O dönemki savaş televizyonlarda canlı bir şekilde izlenmiş ve medyanın savaşa etkisi doğrudan görüldü. Ancak Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşla etkileşimli yeni nesil iletişim ortamları olarak da bilinen sosyal paylaşım ağlarının Rusya'ya yaptırımlar uygulanması noktasında taşıdığı rol net bir tabloyla görüldü" diye konuştu.
'TELEGRAM PROPAGANDAYA İÇİN SICAK BİR MECRA'
Sosyal medya her ne kadar bilgiye kolay ulaşmamızı sağlasa da aynı ölçüde dezenformasyona da sıklıkla rastlıyoruz. Doç. Dr. Eylem Yanardağoğlu, sosyal medyadaki yanlış bilgilerin dikkat çekici boyutlarda olduğunu söyleyerek "Bu senenin başında Digital News Report gibi yıllık araştırmalardan edindiğimiz bilgilere göre yanlış bilgi hâlâ en hızlı biçimde Facebook ve Youtube'da yayılmaya devam ediyor" dedi. Doç. Dr. Yanardağoğlu ayrıca Telegram'ın propaganda ve yanlış bilgilendirme için sıcak bir mecra haline geldiğini ve burada sahte videolar gibi yeni taktiklerin ortaya çıkmaya başladığını belirtti. Sahte haberlerin ve içeriklerin adeta bir virüs gibi çok hızlı yayıldığını söyleyen Doç. Dr. Ali Murat Kırık, "Sahte haberler ve dezenformasyon kampanyaları özellikle demokratik sistemleri olumsuz yönde etkiliyor. Ancak sosyal medyanın faydalarını da göz önünde bulundurmak zorunlu. Bu nedenle algı yönetimi ve dezenformasyon gibi konularla mücadele elzemdir" dedi.
"Sosyal medya mecralarının yapay zeka teknolojileri aracılığıyla çevrimiçi güveni sağlaması yerinde olacaktır" diyen Doç. Dr. Kırık, "Aynı e-posta ve telefon bilgisiyle tek bir hesap açılması sağlanmalı, aktivite edilmemiş sosyal medya hesaplarına paylaşım izni verilmemeli. Sosyal medya şirketlerinin şikâyet mekanizmaları geliştirilmeli ve incelemeler derinleştirilmeli. Sosyal medya ve haber okuryazarlığını geliştirmeye yönelik çabalara fon sağlanması devletler için mutlak öncelik olmalı. Kıyas ve mukayese mekanizmasının geliştirilebilmesi için ilkokul çağlarından itibaren medya okuryazarlığı dersi verilmeli. Ayrıca sanal dünyada, okuyucular ve izleyiciler haber kaynakları konusunda her zaman şüpheci olmalı" diye devam etti.
'SOSYAL MEDYA ŞİRKETLERİ DOĞU VE BATI ŞEKLİNDE AYRILDI'
Rusya'da ABD merkezli sosyal medya platformları yerine Vkontakte'nin tekrar kullanılmaya başlanması dikkat çekici. Dünyanın dijital dünyada eski iki kutuplu günlerine dönmesi söz konusu olabilir mi? Doç. Dr. Eylem Yanardağoğlu, "Eski iki kutuplu döneme geçme konusunda kesin bir şey söylemek için henüz erken olduğunu düşünüyorum" derken Doç. Dr. Ali Murat Kırık ise dünyanın eskiden olduğu gibi iki kutba dönmesinin son derece güç olduğunu söyledi. Doç. Dr. Kırık, "Konjonktür gereği siyasi ilişkiler çıkar ve koşullara göre değişiklik gösteriyor. Ancak teknoloji ve kullanılan mecralar açısından böyle bir durumun olabilmesi muhtemel. Zira kontrol ve denetim açısından var olan mevcut koşullar Rusya'nın Batı menşeili sosyal medya mecralarından kopmasına sebebiyet vermiş, VKontakte tekrardan popüler bir hale gelmiştir" dedi.
ABD merkezli sosyal medya mecralarına yönelik yaptırımlardan sonra Rusya'da VKontakte ve Odnoklassniki'nin yanı sıra Telegram'a olan ilginin de arttığının bilgisini veren Doç. Dr. Kırık, "Brand Analytics, mevcut siyasi durumun arka planına ve Roskomnadzor'un ülkedeki bazı yabancı platformları engelleme eylemlerine karşı sosyal medya platformlarındaki kullanıcı etkinliğindeki değişiklikleri inceledi ve araştırma sonuçlarını paylaştı. Savaş döneminde VKontakte yüzde 11, Telegram yüzde 6 büyüme ile Rusya'da ön plana çıktı. Instagram ve Facebook'ta ise gözle görülür bir düşüş yaşandı. İşte bu durum sosyal medya şirketlerinin de batı ve doğu şeklinde ayrıldığının açık bir göstergesi durumuna geldi" diye konuştu.
'UKRAYNALILAR TIKTOK'U ŞİDDETİN VAHŞETİNİ BELGELEMEK İÇİN KULLANIYOR'
Peki savaşın sosyal medyadaki etkisine baktığımızda hangi sosyal medya mecrası diğerlerine göre daha etkili? Bu savaşta hangi sosyal medya platformu öne çıktı? Doç. Dr. Eylem Yanardağoğlu, Rusya-Ukrayna Savaşı'nda öne çıkan platformun son iki yıldır küresel olarak kullanıcı sayısını hızla artıran Çin merkezli TikTok olduğunu söyledi. 2022'nin başında TikTok'un yaklaşık 885 milyon kullanıcıya ulaştığını hatırlatan Doç. Dr. Yanardağoğlu, "Uzmanlar, Rusya'nın özellikle TikTok gibi yeni sosyal medya mecralarını yönetebilme ve onların işleyişine adapte olabilme konusunda yavaş ve geride kaldıklarını düşünüyorlar. Ayrıca TikTok'u kontrol altına almakta da geç kalındığı görüşü hakim. Siyasal şiddet konsunda çalışan bazı uzmanlar sosyal medyanın günümüzde savaşların yürütülme biçimini gerçekten değiştirdiğini düşünüyor" diye konuştu.
Doç. Dr. Ali Murat Kırık da TikTok'un haricinde Instagram'ın da rakiplerine göre ön plana çıktığını söyledi. Ukrayna'daki krizle birlikte milyonlarca kişinin orada gerçek zamanlı olarak neler olduğunu anlamak için TikTok'u ziyaret ettiğini belirten Doç. Dr. Kırık, "Bu durum ister istemez Ukrayna'nın TikTok'u stratejik bir amaç doğrultusunda kullanmasına neden oldu. Çin merkezli bir mecranın savaşta bu denli yoğun kullanılması da oldukça düşündürücüdür. Sığınaklarında saklanan veya evlerinden kaçan Ukrayna vatandaşları hikayelerini bu platformda paylaşırken, tehlikeli yanlış bilgiler ve Rus propagandası da aynı ölçüde yayıldı. Yani TikTok bu savaş döneminde kirli bilginin merkezi durumuna geldi" diye konuştu. "Putin'in Ukrayna'yı işgali ilk sosyal medya savaşı değildir ancak TikTok'ta oynanan ilk stratejik savaş" diyen Doç. Dr. Kırık, "Ukraynalılar platformu şiddetin vahşetini belgelemek için kullanıyorlar. Bazı dijital dedektifler, savaş bittikten sonra savaş suçlarının soruşturulmasında kritik bir rol oynayabileceğini düşündükleri telefon görüntülerini şimdiden derliyorlar. Ukraynalılar savunma stratejilerini yaymak, kaçış yolları planlamak ve Rus sabotajcılarının kod işaretleri ile Rus askeri araçlarının yerleri hakkında videolar ve istihbarat paylaşmak için TikTok'ta adeta yarışıyor. Zelenskiy'nin TikTok'a ayrı bir önem atfettiği de varolan mevcut koşullar değerlendirildiğinde bir gerçek" dedi.