06.11.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN
Başak Gümülcinelioğlu, Kanal D’nin sevilen dizisi ‘Yargı’da Neva karakteriyle izleyici karşısına çıkıyor. Oyuncu, “Bir şey kalpten istendiğinde hayat sizin için iyi olacaksa önünüze getiriyor. Neva’nın hikaye anlatıcısının ben olacağıma çok emindim. İlk günden beri de şükrediyorum” diyor. Gümülcinelioğlu ile The Stay Bosphorus’da buluştuk; projesini, müzik tutkusunu ve özel hayatını konuştuk.
- ‘Yargı’ ile buluşmanız nasıl oldu? Senaryoda sizi çeken neydi?
Bir oyuncu olarak siyahı ve beyazıyla gerçekten insan olan, tamamen iyi ya da kötü olmayan, araştırılmış, iyi tasarlanmış, gerçek karakterleri oynamak çok büyük lüks. Yani aslında beni çeken, ince ince düşünülmüş her detayı... Aylar önce ‘Yargı’nın ilk haberlerini gördüğümde içimden “Bu işte olmayı çok istiyorum!” diye geçirmiştim. Önceki işimin son paydos günü menajerimden bir telefon aldım ve ‘Yargı’ ile anlaşmamızın sağlandığını öğrendim. Hep şuna inanırım; bir şey kalpten istendiğinde, hayat sizin için iyisi olacaksa önünüze getiriyor ve onu sizin ediyor. O yüzden Neva’nın hikaye anlatıcısının ben olduğuma çok emindim. İlk günden beri de şükrediyorum.
- Dizinin bu kadar başarılı olacağını tahmin etmiş miydiniz?
Başarı tahmin edilebilir bir şey mi tam bilmiyorum ama hayal edilebilir ve umut edilebilir benim için... Bir yandan da başarı için gözlemlediğim birkaç gereklilik var: Yaptığın işi çok sevmek, üzerine çokça araştırma yapmak, çalışmak, emek vermek ve yeterince sebat etmek... ‘Yargı’nın hikayesi de tam olarak böyle gelişiyor aslında... Sema’nın (Ergenekon), yönetmenimiz ve yapımla kurduğu hayal üzerine uzun süre boyunca araştırma yapıp yazdığı, emek verdiği biricik senaryoyu, tüm ekip arkadaşlarımız ve oyuncular olarak elimizden gelen en büyük sevgi ve azimle gerçekleştirmeye çalışıyoruz.
Neva aşkı tam olarak tanıyor mu emin değilim. Sevginin, aşkın tasvir edilebilir tek bir hali var mı onu da bilmiyorum. Ama herkesin kendi hikayesinde, kendisini evinde, ailesinde hissettiği bir yer var. Neva doğru bildiğinden ayrılmak istemeyecek kadar sadakatli biri. Her hali bana benziyor mu? Muhakkak ki benzemiyor. Bazı anlarda dış göz olarak çok üzülüyorum yaşadıklarına. “Hadi artık al hak ettiğin cevapları, sen de aydınlan” diye düşündüğüm yerler oluyor. Bu arada evet, ben de aşkla yaşarım. Neva kadar sert köşelerim pek yoktur, daha akışkan bir tavır gösteririm. Aşık olmak, her ne yapıyorsam tek kriterimdir. Tutkulu biriyimdir, yine dediğim gibi her anlamda... Neva gibi yapar mıydım bilmiyorum ama eminim ki yaşadığım şeyi anlamlandırana kadar peşinden giderdim.
- Çağrı Çıtanak ile birlikteliğiniz nasıl gidiyor?
Şükür, gayet güzel (gülüyor).
- Amerika’daki lise eğitiminizi tamamladıktan sonra mimarlık okumuşsunuz. Oyunculuk serüveniniz nasıl başladı?
Lisedeyken müzikal tiyatroya başladım ve mezun olduktan sonra da devam ettim. Aslında hep yapmak istediğim sahnede olmaktı. Şarkı da söylüyordum. Müzikal tiyatroya başladıktan sonra Türkiye’ye dönmek zorunda kaldım ve mimarlık okudum. Ama aklım sahnede kalmıştı... LAMDA sınavlarına girdim ve Londra’ya oyunculuk eğitimi almak için gittim. Sonra yıllarca tiyatro oyunlarında, müzikal oyunlarda ve konserlerde yer aldım. İyi niyetle, güzel kalple, sevdiği işi yapıp, çalışan insanların başarılı olmama gibi bir ihtimal yok bence. Dolayısıyla ben hep bir zamanı olduğuna ve o zamanın geleceğine inandım. Çok şükür bir süredir hayat benimle iyi geçiniyor. Tabii çalışmaya devam, daha çok yolumuz var.
- Oyunculuğun yanı sıra bir yandan da müzik kariyerinizi devam ettiriyorsunuz. Yeni şarkınıza ilgi nasıl?
Yıllardır en büyük uğraşlarımdan biri müzikti. Televizyonda aktif bir projede yer almak, bunları görünür kıldı aslında. Yeni şarkım ‘Kiraz’a ilgi o kadar güzel ki... Yeni parçalar da yolda, dolayısıyla bu tür şeyler omuriliğime büyük destek oluyor.
- ‘Yargı’daki hikaye size bir şarkı yazdırır mı?
‘Yargı’daki hikaye albüm yaptırır (gülüyor). Her karaktere şarkı yazılır. Her ilişkinin ya da ailenin içine girilip, üstüne düşünüldüğünde öyle dokunaklı, öyle gerçek ki… Bu bir söz yazarı için bulunmaz nimet!
‘Sakin bir hayatım var’
- Geçtiğimiz günlerde doğum gününüzü kutladınız. 30’lu yaşlar nasıl başladı?
O kadar güzel başladı ki ben bile inanamıyorum, çok şükürlerim var... 30’uncu doğum günüm hayatımda ilk defa bana şunu dedirtti: “Şu an hayatımın herhangi bir noktasının bir santim bile yerinden oynamasını istemem.” Şükür ede ede bu şekilde gitmesini umuyorum. Artsın eksilmesin, taşsın ve dökülmesin.
- Şu an hayatınızda nasıl bir dönemdesiniz?
Gözlerim, kulaklarım, beynim, bütün duygularım sürekli açık. Herkesten, her şeyden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Hem işimde hem hayatımda sevdiğim şeylerin sürdürülebilir olması için elimden gelen maksimum eforu, emeği ve çalışkanlığı sergilemeye çalışıyorum. Sakin ve huzurlu bir hayatım var.