19.05.2021 - 12:37 | Son Güncellenme:
"Rumelihisarı’nda bir evde oturuyordum. Evim hemen tespit ediliyordu. Artık insanları kontrol edemiyordum. Dışarı çıkabilmek için polis çağırdığım çok oldu..."
"Dış kapı açık, izole bir yerdeyim, bilirsiniz oraları. Allah’tan duştan bornozla çıkmışım. Anne kız adresimi bulmuş. Kapıdan girmiş, salona oturmuşlar. Güler yüzlü biri olduğum için tanışıyoruz gibi konuşuyorlar. ‘Naber Burak’ diyorlar mesela..."
"Evinden kaçıp gelenler var. Kaç kere karakola gittim. Şehir dışından kaçıp gelenler var. Polise yakalanınca adımı söylüyorlardı, polis de ‘şahıs seni tanıdığını söylüyor konuşmak zorundayız’ diyordu..."
"Saymakla bitmeyecek olaylar oldu. Ataköy’de oturuyorum, bir gece kapıda bekliyorlar. 'Beklemeyin, çekimim var' diyorum, gidiyorum. Döndüğümde biri 9-10 gibi hala kapıdaydı..."
"Eve aldım, 'hayranımızdır biraz daha konuşalım' diye. Konuştukça anladım ki evden kaçmış. Aldım arabayla evine bıraktım. Kapıyı atletli bir abimiz açtı ‘sen misin Burak Kut?’ diye beni sopayla kovaladı..."
"Arabayla patinaj yapıp kaçıyorum. Psikolojik tedavi safhasına gelen birçok insan vardı. Yemek yerken masaya bir tabak daha koyuyorlarmış 'Burakcım sen de yer misin?' falan diyorlarmış kendi kendilerine."
"İki kez ölüm tehdidi atlattım. Bunu dileyen araştırsın. Bir tanesi barış konserinin sonunda yaşanılanlar durma noktasına gelmeme neden olmuştur..."
"Bir diğeri de ‘Türk bayraklı tişört’ giyiyorum diye fanatik bir grubun ölüm listesine alınmam. Şöhretin boyumu nasıl aştığını söylüyorum. 'Niye vazgeçtin, geri çekildin?' hikayesi bunlarla ilintilidir."
"Herkes senden bir şey koparmak işitiyordu. Paramparça edilmek isteniyorsun. Sevginin bir sınırı vardır ama herkes bir şeyler almak istiyordu. İbret hikayesi olabilir ama ibreti nasıl alıyoruz? 'Gördün mü Burak parayı buldu, havaya girdi' dersen, o değil..."
"Bugüne bakınca ben de ‘iyi ki yaşadım’ diyorum. Kariyer hatalarım olmuştur ama kimse 'niye paranı kaybettin?' diye hesap soramaz. Şöhret yönetimi gerçekten zordu."