23.12.2018 - 14:02 | Son Güncellenme:
Demet Akbağ sürekli gülmesi hakkında yapılan yorumlar hakkında açıklamalarda bulundu: Surat asmak için hayat kısa; mümkün olduğunca etrafınıza, özellikle sevdiğiniz işi yaparken birlikte çalıştığınız insanlara özel enerji vermek, gülmek lazım. Böyle özel günlerde komedi filmi yapıp da asık suratlı olmak olmaz.
Benim kuşağımdan kimsenin bu kadar çok çocukluk fotoğrafı yoktur
Usta oyuncu çocukluğunda çok fotoğrafı olduğunu açıkladı: Bunu her yerde söylüyorum, belki seyirciler denk gelmiştir; rahmetli babam fotoğraf sanatçısı olduğu için mesleği gereği, siyah - beyazdan renkliye, her anımızın, her halimizin fotoğrafı vardır. Özellikle çocukluk fotoğraflarım çok fazla ki, benim kuşağımdan kimsenin bu kadar çok çocukluk fotoğrafı yoktur.
Onun tabiriyle ben de onun "Abuş"uyum
Akbağ, Ata demirer ile arasındaki uyuma dair özel açıklamalar yaptı: Bu her zaman olmaz. Ben genel olarak çalıştığım iş arkadaşlarımla iyi anlaşırım, iyi anlaştığım insanlarla çalışmayı severim. Çünkü benim için kulis önemli ama her zaman da olmayabilir... Yine arkadaş kalırsınız, yine seviyeli bir iş çıkar ortaya, beraber çalışırken hiçbir sorun yaşamazsınız ama dostluklar bu kadar sağlam ve uzun süreli olmayabilir. Fakat Ata’yla bizim frekansımız başından beri çok iyi uyuştu, iş yapsak da yapmasak da zaten sürekli görüştüğümüz için o artık benim kardeşim gibi oldu. Onun tabiriyle ben de onun "Abuş"uyum.
Sevgi ne kadar büyükse endişeniz de o kadar büyük oluyor
Röportajın boşluk doldurma kısmında “Anne olmanın en güzel yanı... , en zor yanı da ...?” sorusuna usta oyuncunun cevabı: Anne olmanın en güzel yanı tarifsiz ve eşi benzeri olmayan bir sevgi olması... Bu da yanında bir o kadar da endişe getiriyor, en zor yanı da o. Sevgi ne kadar büyükse endişeniz de o kadar büyük oluyor. Her zaman bu evham ve endişeyle yaşanmıyor, her endişenizi ona belli etmek istemiyorsunuz. Çünkü o da "annem üzülür, evhamlanır" düşüncesiyle hareket etmemeli, ilişkiyi bu duyguyla kurmamak lazım. Dolayısıyla hep içinize attığınız bir durum var.
Öyle uçan tozları kovalayan, o kadar hijyen peşinde koşan biri değilim
Demet Akbağ evdeki halini anlattı: Derli, toplu ve düzenliyimdir. Öyle uçan tozları kovalayan, o kadar hijyen peşinde koşan biri değilim. Çok temizlik hasatalığım yok ama düzen severim, aradığım şeyi yerinde bulmayı isterim. Her ev hanımı gibi, mutfağa girerim, fasulyemi pişiririm, yemeklerimi yaparım, elim lezzetlidir. Malum bizim ailenin asıl uzmanı kız kardeşimdir, ben de çoğunlukla ondan yardım alırım.
Ondaki özgüven tam tabiriyle tavan yapmış durumda, çok güveniyor kendine
Emre Saygı’nın “Keşke Feriştah Yenge'nin ... huyunun onda birine sahip olabilseydim?” sorusuna Demet Akbağ’ın cevabı: Özgüvenine... Ondaki özgüven tam tabiriyle tavan yapmış durumda, çok güveniyor kendine.
Tam tabiriyle "artizzz" yani
Başarılı oyuncu gençken kendisine takılan lakabı açıkladı: Artist. Arkadaşlarım "bizim artist geldi, bizim artist gitti" derler. Küçükken hocaların, arkadaşlarımın taklitlerini yapardım. Tam tabiriyle "artizzz" yani.
Haklı olduğuma çok inanıp da onu iyi anlatamazsam çok daralırım, o damarıma basmaktır
Akbağ, röportajın boşluk doldurma kısmında “Damarıma basma deyimindeki damar benim için ... dır?” sorusuna verdiği yanıt: Kendimi iyi ifade edemediğim zaman gergin olurum. Haklı olduğuma çok inanıp da onu iyi anlatamazsam çok daralırım, o damarıma basmaktır. Beni dinlemelerini isterim, o yüzden volümlü konuşurum. Hatta insanlar o yüksek volümden dolayı sinirlendiğimi zannederler ama hiç de öyle değildir. Zaten arkadaşlarım sinirli veya gergin gibi konuştuğumda daha komik olduğumu söylüyorlar; çünkü çok değişik cümle yapıları kuruyormuşum. Bir de ben gerginken karşımdaki gülsün isterim. Normalde herkes buna sinirlenir ama ben hemen gülünsün de konuyu hiç uzatmayalım isterim. Ben en çok kendime, kendi yaptığım hatalara kızarım. Şahsi olarak kimseyle bir derdim yoktur. Bir de kafamda kurduğum plan rayında gitmezse ona gerilirim ama bu şahsi değildir hiçbir zaman.
Süslenip püsleniyor, kendine göre değişik bir karakteri var
Demet Akbağ “Hedefim Sensin” filmindeki rolü hakkında bilgi verdi: Hafize karakteri akşamları heves ediyor, biraz süsleniyor, 3-5 sene önce yaşadığı tatsız olaydan sonra hafif sakinleştiriciler alıyor, onların etkisiyle akşam olunca azıcık diriliyor. Gündüz kafe ve başka şeylerin de satıldığı dükkanları var. Akşamları değişiyor, dişleri falan uzuyor... Gündüz daha depresif ve daha içine kapanık ama gece biraz daha eğlenceli oluyor. Böyle gel-gitleri var, sinirlenebiliyor ama tatlı tarafı da var... Süslenip püsleniyor, kendine göre değişik bir karakteri var.
Hiç ara vermeden, 40 gün boyunca Gökçe Ada’da kaldığım, bitmesini istemediğim bir iş oldu
Oyandığı karakterlele halkın gönlünde taht kuran başarılı oyuncu “Hedefim Sensin” filmindeki ekibi hakkında özel açıklamalar yaptı: Çok güzel bir ekip, tatlı bir aile, tatlı bir kadro olduk hakikaten. Hiç ara vermeden, 40 gün boyunca Gökçe Ada’da kaldığım, bitmesini istemediğim bir iş oldu. Çok eğlendik ve çok güzel set zamanları geçirdik hep birlikte! Mekan çok güzel ve kadro birbiriyle uyumlu olunca tahmin edebiliyorsunuz zaten filmin nasıl olacağını... Filmi görünce de anlayabileceksiniz neler olabildiğini...