Cadde“AMACIM KÂR ETMEK DEĞiL”

“AMACIM KÂR ETMEK DEĞiL”

19.07.2010 - 01:00 | Son Güncellenme:

Thrive Modaevi için yarattığı sıra dışı koleksiyonlarla adından söz ettiren Cem Cako, Avrupa ve Amerika’da çok popüler bir tasarımcı. Cako’yla kendi koleksiyonunu ve moda yolculuğunu konuştuk

“AMACIM KÂR ETMEK DEĞiL”

Teknoloji ve moda birbirinden çok farklı iki alan. Bunları birleştirme fikri nereden geldi aklınıza?
Thrive’ın tasarımının başına geçtiğimde, sahipleri Rob ve Ali neyi değiştimek istediğimi sordu. Şu ana kadar çalıştığım her yerde amacım, markaya kişilik kazandırmaktı. Rob ve Ali yazılım işinde. Buradan yola çıkarak teknoloji temasına yoğunlaştım. Thrive’ın Los Angeles’tan ilham almış, feminen ve seksi tarzını koruyup markaya Rob ve Ali’yle ilgili kişisel bir bağlantı eklemek istedim.

İlk koleksiyonunuzda devre kartları kullandınız. Kadın zarafetini yakalamak için alışılagelmedik bir unsurdu...
Birgün evdeki çalar saatim düştü ve içi açıldı. Devre kartını görünce güzelliğini fark ettim ve onlarla çalışmaya karar verdim. Devre kartına bakan herkesin aklına anında teknoloji geliyor. Benim de yapmak istediğim bunun gibi çağrışım uyandıracak bir bağlantı bulmaktı. Bit pazarlarına gidip eski DVD oynatıcılar, bilgisayarlar, dijital saatler aldık, devre kartlarını çıkarıp kullanmaya başladık.

Thrive’ın müdavimleri arasında Demi Moore’dan Fergie’ye, Milla Kunis’ten Vanessa Hudgens’a, tarzları birbirinden farklı ve her yaştan kadın var. Sizin Thrive için aklınızdaki ideal kadın kim?
Fazla genç olmayan, hayatta yerini bulmuş, çalışan, kendinden emin, feminen, kuvvetli, akıllı, oyuncu, bol seyahat eden, başkentlerde rahat bir tip.

Royal Academy’de eğitim görmek özel bir deneyim olmalı. Belçika moda eğitiminin farkı ne?
Eğitimin önceliği duyularımızı geliştirmek, kendimizi bir sanatçı olarak ifade etmemizi sağlamak. Dikim ve doku gibi teknik bilgileri okulda öğretmiyorlardı. Bunları bir modacı olarak kendi kendimize öğrenmemizi bekliyorlardı. Belçika moda ekolünün çok belirgin özellikleri var: Hayli kişisel, kavramsal, sanat ağırlıklı ve hacimli çalışmalar. Okuldayken bizden her gün, tamamen yeni, şu ana kadar hiç yapılmamış bir şey istiyorlardı. Bunu yapmanın tek yolu kendini ifade etmek. Çünkü dünyada sadece bireylerin kişiliği emsalsiz. Onun dışında her şey daha önceden yapılmış.

Antwerp’in bu ütopik ortamından dünyaya nasıl açıldınız?
Antwerp’ten ayrılıp dünyayı tanımaya ve kişiliğimi bulmaya karar verdim. Moda sektöründe çalışmak isteyen herkes Paris’e gidiyordu. Ben de bir süre Paris’te kaldım. Givenchy ile bir projede çalıştım. Ama Paris modayla geçim sağlamanın zor olduğu bir şehir. Ben de New York’a gitmeye karar verdim. Burada çok insanla tanıştım. Bir ara Helmut Lang’de çalıştım. Sonra Amerikalı tasarımcı Tim Hamilton’la çalışmaya başladım ve birlikte Paris’te bir koleksiyon yarattık. Daha sonra Yeni Zelanda’ya gidip uzun zamandır aklımda olan yün ve örgüyle ilgili proje üzerinde çalışmalar yaptım.

Thrive’la yollarınız nasıl kesişti?
New York’tayken Thrive’ın bir temsilcisiyle tanıştım ve tasarımcı aradıklarını öğrendim. Bunun üzerine Los Angeles’a gittim ve markanın sahipleriyle görüştüm. Tarzımla ve işlerimle ilgilendiler. Birlikte çalışmaya karar verdik. O sırada Benjamin Cho baş tasarımcılarıydı. İlk koleksiyonu asistan tasarımcı olarak Benjamin’le yaptım. Sonra Benjamin’le çalışmayı bırakıp beni baş tasarımcı yaptılar.

Kendi koleksiyonunuzdan bahseder misiniz?
Erkek giyimine odaklı ve daha kavramsal. Belçika moda akımı esintili. Amacım kâr etmek değil. Benim için kavram, içerik ve kişiliğimi yansıtması önemli. En son koleksiyonumun sunumu için çamaşır makinasında yıkanan beyaz erkek gömleği hissi yaratmaya çalıştım. Sunumda birbiri ardına çıkan her gömleği sanki çamaşır makinesinde dönmüş, bükülmüş gibi tasarladım. Paris Operası’ndan bir balerinin de çamaşır makinesi sesi eşliğinde gösteri yaptı.

Yarattığınız moda markası Los Angeles’ta... İş için sürekli New York ve Paris’tesiniz. Antwerp ve Stuttgart’ta yaşıyorsunuz. Çalışma düzeniniz de tam bir teknoloji harikası olsa gerek...
Büyük şehirlerden ilham almak yerine kendi sesimi dinlemeye fırsat verecek yerleri tercih ediyorum. Halen Antwerp bazlıyım. Stuttgart ve Antwerp’te atölyelerim var. Paris veya New York’ta olmak yerine, hem Paris’e kısa bir tren seyahati mesafesinde, hem de ailem ve arkadaşlarıma yakın olmayı tercih ediyorum. Teknoloji sayesinde de her zaman her yerde olmak mümkün.


CEM CAKO KİMDİR?
Stuttgart’ta doğdu, Almanya’da büyüdü. Dünyanın en seçkin sanat okullarından Antwerp Royal Academy of Fine Arts’ta moda programına kabul edildi. Sayısız endüstri ödülü kazandı. Şimdi 32 yaşında ve Thrive Modaevi için yarattığı koleksiyonlarla tüm dünyada çok popüler.