19.09.2022 - 00:05 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler | seray.sahinler@milliyet.com.tr - Tarihi M.Ö. 5000 yılına uzanan, İonia Bölgesi’nin önemli duraklarından İzmir Torbalı’daki Metropolis’ten heyecan verici haberler var. Kentte kazı çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, Sabancı Vakfı’nın desteğiyle tüm hızıyla sürdürülüyor. Bu yıl Metropolis Helenistik Dönem Akropolisi’nin doğu kapısının restore edilmesi, agoranın (kent meydanı) tamamen gün yüzüne çıkarılması, dini açıdan önemli bir yeri olan Araplıtepe Kilisesi’nin tüm planının ortaya konulmasının yanı sıra kentte Roma Dönemi’nden günümüze kadar işlevini koruyan su kuyularının araştırılması amaçlanıyor. Bu kapsamda 2019 yılında kazısına başlanan sarnıç yapısı tamamen ortaya çıkartılacak. Aynı zamanda Torbalı Ovası’na hâkim 10 bin 500 metrekarelik alana sahip akropolisi (yukarı şehir) çevreleyen 435 metre uzunluğundaki anıtsal sur duvarlarında çalışmalar başladı. Beş yılda tamamlanması planlanan bu çalışmalar sonucunda akropolis alanının Atina ve Pergamon örneklerinde olduğu gibi bir çekim merkezi hâline gelmesi amaçlanıyor. Metropolis’teki yeni keşifleri Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Serdar Aybek ile konuştuk.
+Öncelikle Metropolis kazılarının son durumuyla başlamak isterim. Ne aşamada kazı çalışmaları?
-Metropolis 1990 yılından bugüne aralıksız bir şekilde arkeolojik araştırmalarla çalışılan bir antik kenttir. Metropolis, ilk kuruluş yıllarından günümüze kadar tüm şehirleşme aşamalarının ve kent dokusunu oluşturan caddelerin, sokakların, yapılarının bir arada algılanabildiği nadir yerleşim örneklerinden biri. Biz de kentin en üst yerleşim noktası olan akropolisten, en geniş sınırlara ulaştığı Geç Antik Çağ’daki yaşantısına kadar olan süreci bir bütün olarak araştırmaya çalışıyoruz. Son yıllarda özellikle kentin temel ihtiyacı olan su kaynakları, suyun kent içinde kullanımı, depolanması ve dağıtımı üzerinde çalışıyoruz. Suyun bugün olduğu gibi geçmişte de ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu arkeolojik veriler ile açıklamayı hedefliyoruz.
+Bu yıl kentin hangi bölümlerine yoğunlaşacaksınız?
-Kentin akropolisinde büyük bir Roma Sarnıcı yer alıyor. Bu sarnıç dört bölümden oluşuyor. Toplam 600 ton su kapasitesine sahip. Bir Roma mühendisliği harikası olarak gördüğümüz yapı, taban seviyesinde yer alan dar kapılarla birbirine bağlanmış durumda. Fizikteki bileşik kaplar prensibiyle inşa edilmiş ve aynı anda dört bölümünde de eşit seviyede su tutulabiliyor. Şimdiye kadar sarnıcın üç bölümü tamamen açıldı. 2022 yılında sarnıcın dördüncü bölümü ortaya çıkarılacak. Suyla ilişkili olarak araştırmalara dâhil edilecek bir diğer kazı alanı balneum’un (küçük hamam) ateşlik bölümünde tespit edilen kuyu olacak. Bu kuyu aşağı kent olarak tabir ettiğimiz, Roma Dönemi’nde kent ölçeğinin genişlediği doğu düzlüklerde tespit edildi. Bu yıl kuyunun tamamen kazılması ve içinden elde edilecek malzemeler yardımıyla kullanım sürecinin anlaşılması hedeflenmektedir. Bir diğer kazı alanını Metropolis’in yine Roma Dönemi’ndeki genişleme sahası içinde yer alan büyük mozaikli bina oluşturuyor. Bu binada çalışmalar henüz çok yeni olduğu için tam olarak yapının fonksiyonu aydınlatılamadı. Şimdiye kadar yürütülen kazılar bir ticaret yapısı olabileceğini işaret ediyor.
Yeni ziyaret noktası
+Bütün bu keşifler Metropolis’e dair ne söyleyecek?
-Akropolis, antik kent dokusu içinde ziyaretçiler tarafından kolay ulaşılabilir konumda. Bu sebeple öncelikle, kente gelen ziyaretçilerin bir antik şehrin kuruluşunu ve planlamasını her yönüyle anlayabilmesi için ören yerindeki gezi güzergâhı üzerinde yeni bir ziyaret noktası oluşturulması düşüncesiyle çalışılmakta. Bu planlamanın önemli bir bölümünü de akropolise girişi sağlayan anıtsal kapının ayağa kaldırılarak restore edilmesi oluşturuyor. Böylece ziyaretçilerin, antik kentin her dönemini ve her birimini görmesi sağlanacak. Bu yeni çalışmalar ve keşifler Metropolis’in Batı Anadolu’da köklü bir geçmişe sahip, zengin bir kültür sanat şehri olduğunu ve günümüzde de İzmir Torbalı için önemli bir gezi noktası oluşturduğunu gösterecek.
+Metropolis Kent Meydanı’nda geçen yıl tespit edilen mozaiklere ek olarak bu yıl yapının tamamen ortaya çıkarılması ve ziyaretçiler için düzenlenmesine yönelik projelerin hazırlandığını biliyoruz. Neler planlanıyor burada?
-Bu alanda öncelikle kazıların tamamlanmasını hedefliyoruz. Ortasında geniş bir avlu ve avluyu çevreleyen geometrik desenli mozaikler ile mekânlardan oluşan anıtsal bir bina beklentisi içindeyiz. Kazıların tamamlanmasından sonra hazırlanacak koruma ve düzenleme projeleri ile Metropolis’te en kolay ulaşılabilir konumdaki kalıntının geniş bir çevre için ziyaretçilere açılacağını bekliyoruz.
+Aynı zamanda Araplıtepe Kilisesi’yle Hristiyanlık için bir inanç turizmi destinasyonu olması bekleniyor. Buranın önemi nedir?
-Metropolis, Hristiyanlık dünyası için önemli bir rota üzerinde yer alıyor. Hristiyanlık sürecinde kentin sadece 20 km uzağında bulunan Selçuk St. Jean Kilisesi, Efes Meryem Ana Kilisesi ve Meryem Ana Evi bu önemli rotanın oluşmasında temel etkendir. Metropolis’teki kilisenin tamamen ortaya çıkarılması ve projelendirilmesi sonrası Selçuk’ta yoğun ilgi gören inanç turizmi destinasyonuna Metropolis’in de katılabileceği beklentisi doğuyor. Araplıtepe Kilisesi de M.Ö. 6. yüzyıl itibariyle piskoposluk kilisesi olarak kullanıldığı bilinen önemli yapılardan biridir.
Özgün bir kimlik
+Metropolis’i özel ve özgün kılan nedir? Ve dönemi için ne ifade ediyordu Metropolis?
-Metropolis’in kendine özgü bir yerel kimliği vardır. Bir İon kenti olmasına karşın denize kıyısı bulunmadığından İon kentlerinin bazı karakteristik özelliklerinden çok Anadolulu kimliği ile ayrışır. Doğal kayalık kutsal alanları, kendi şartlarına uygun mimari üslupları ve sanatı ile küçük ama Menderes Ovası’nın bereketiyle zenginleşmiş bir kenttir. Antik Dönem’de tarım ve endüstri ürünlerini Efes-Smyrna (İzmir) gibi büyük limanlara gönderebileceği nehirler üzerinde liman tesislerine sahip olduğu kent yazıtlarında belirtiliyor.
Kitabı hazırlanıyor
+Önümüzdeki dönem için hedefler neler peki?
-Metropolis arkeolojik araştırmalarla birlikte genç arkeolog, sanat tarihçi, mimar gibi uzmanların da yetiştiği bir okul gibi çalışıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türk Tarih Kurumu, Sabancı Vakfı, Celal Bayar Üniversitesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Torbalı Belediyesi, Metropolis Sevenler Derneği gibi birçok kurum ve kuruluşun desteği ile yılın 12 ayı faal olan araştırma ve bilim merkezi. Hedeflerimizden biri bu zincirin kopmadan devam etmesini sağlamak ve ülkemize katkı sağlayacak yeni uzmanların yetişmesine bir destekte bulunmak. Araştırma heyetini oluşturan uzman ekip ve akademisyenlerle ise çalışmalar sonraki yıllarda da kentteki şehirleşme sürecini, resmi ve sivil mimariyi, kent planını, hepsinden de önemlisi kentteki yaşamı ve insan hikâyelerini daha iyi anlamaya çalışmak olacak. Bu amaçları yansıtmak adına girişilen en kapsamlı çalışmalardan biri ise son aşamasında bulunan bir kitap projesi. Metropolis’teki kazıların başlangıcından bugüne kadar yapılan tüm çalışmaların ve arkeolojik buluntuların değerlendirildiği bu kitapta, Metropolis’e emek vermiş, alanında uzman yerli ve yabancı akademisyenler yer alacak.