24.04.2023 - 04:24 | Son Güncellenme:
AYKUT FERAH
Aykut Ferah/ Milliyet Arkeoloji Proje Danışmanı- Çocuğun gelişiminde önemli bir yeri olan oyun, tarihsel süreçte gelişip değişmiş ve çağın gereksinimlerine ayak uydurarak şekil, araç, mekân, yöntem ve iletişim dilini de değiştirmiştir. Arkeolojik kazılarda, taş, kemik, ahşap ve hamurdan yapılmış oyuncaklara, şehir meydanlarında oyun alanlarına, yaşam alanlarında ise duvarlara çizilmiş oyunlara, oyun oynayan çocuk heykel ve görsellerine rastlanmıştır. Oyuncaklar dünya üzerinde yaşamış tüm uygarlıkların medeniyet, sosyalleşme ve düşünce düzeyini ifade eden objelerdir.
Müze ve eğitim
Her oyun bir deneyimdir ve her deneyim insan yaşamında birtakım izler bırakır. Deneyimlerin yaşandığı yerlerden biri de müzelerdir. Çocuk eğitiminde müze ve sanat galerileri, okul dışı eğitim ortamı olarak kullanılabilecek mekânların en başında gelmektedir. Bireylere doğrudan ve dolaylı öğrenme olanakları sunan müzeler, Uluslararası Müzeler Konseyi (International Council of Museums, ICOM) tarafından, “toplumun ve gelişimin hizmetinde olan, halka açık, insana ve yaşadığı çevreye tanıklık eden malzemelerin üzerinde araştırma yapan, toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve zevk alma duygusu doğrultusunda sergileyen, kâr düşüncesinden uzak, bağımsız, sürekliliği olan kurumlar” olarak tanımlanmaktadır. Çocuk Müzeleri Birliği (ACM) ise çocuk müzelerini, çocukların kendileri için tasarlanmış ortamlarda oyun oynayarak ve keşfederek öğrendikleri, farklı toplulukların kültürlerini yansıtan ve çocuklara etkileşimli öğrenme deneyimleri yaşatan kurumlar olarak tanımlamaktadır. ACM’ye göre çocuk müzeleri, çocukların öğrenme motivasyonlarını artırmakta, küçük ziyaretçilerini bilinenden bilinmeyene doğru bir yolculuğa çıkarmaktadır. Buna ek olarak, bu müzeler çocuklara farklı kültürleri tanıtmakta, çocukların bu kültürlere karşı hoşgörü geliştirmelerini sağlamakta ve çocuklu aileleri etkileşimli sergi ve etkinliklerde buluşturmaktadır. Günümüzde tüm işlevlerinin yanı sıra eğitim işlevlerini de önemseyen ülkelerde müzeler, tarih bilincinin gelişmesine de yardımcı olarak farklı eğitim ortamları içerisinde en çok yararlanılan kurumlar olmuştur. Müze ortamı çocuklara alternatif öğrenme yolları ile tanışma, gerçek nesnelerle aktif bir şekilde çalışma olanağı sağlayarak onların gözlem, mantık, yaratıcılık, hayal gücü ve beğeni duygusunun oluşmasına ve gelişmesine de katkıda bulunur. Müzelerde çocuklar ait olduğu kültürü öğrenir, farklı kültürleri tanırlar. Kültürel değerlerine sahip çıkma ve koruma bilinci edinirler. Müzeler çocukları geçmişle tanıştırır ve geçmişle günümüzü karşılaştırma olanağı verir. Son yıllarda turizm sektöründe müzelere olan ilginin yanı sıra çocuklara verilen değerin de arttığı gözlenmektedir. Turizm sektöründe çocukların tüketici olarak değeri anlaşılmış ve çocukların, aile kararları üzerindeki etkileri artmış, bunun sonucu olarak, “aile turizmi” ve “çocuk dostu turizm” gibi turizm uygulamaları ön plana çıkmıştır.
Sayıları artıyor
Türkiye’de, çocuk müzesi bağlamında ilk müzenin 1990 yılında “oyuncak müzesi” olarak ziyarete açıldığı görülmektedir. 2004 yılına kadar bu anlamda başka bir müzenin topluma kazandırılmadığı, 14 yılın ardından 2004’te Ümran Baradan Oyun ve Oyuncak Müzesi’nin kurulduğu dikkat çekmektedir. 2004 yılı itibariyle belirli aralıklarla değişik temalarda çocuk müzeleri açılmaya devam etmiş, en çok çocuk müzesi 2017 (beş müze) ve 2018 (beş müze) yıllarında kapılarını ziyaretçilerine açmıştır. Ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından 2009 yılı itibariyle, müzeleri çocukların sevmelerini, gezmelerini sağlamak müze ortamını cazip hale getirmek ve etkisini artırmak, katılımcı ve kalıcı bir öğrenme ortamı sunmak amacıyla “Çocuk Dostu Müze” programı da geliştirilmiştir. Proje kapsamında müzelerde, çocuklar için atölyeler, kazı ve öykülemeli rol yapabilecekleri alanların kurulması ve çocuklara anı olabilecek bir nesne veya belge hazırlamak gibi faaliyetlerin yapılması hedeflenmiş ve başarılı uygulama hem devlet hem de özel müzeler aracılığıyla devam ettirilmiştir. İstanbul Modern Müzesi, Rahmi M. Koç Müzesi ve Sabancı Müzesi sanata ilgi duyan aileler için alandaki en başarılı örnekleri ve atölyeleri tüm yıl boyunca sergilemektedirler. Benzer uygulamaların ülkemizdeki tüm müzelerimizde devam ettirilmesi en büyük dileğimizdir. Bu vesileyle çocuklara en büyük değeri vermiş olan Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün tüm dünya çocuklarına armağan ettiği, Türk milletinin gönlünde, bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak en önemli yeri alan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyor ve çok güzel bir tesadüf ile bu yıl Ramazan Bayramı ile denk düşmüş olan bu özel günde tüm çocuklarımızı çifte bayram kutlaması yapmak üzere müzelerimize davet ediyorum.