Millî voleybolcu ve Vakıfbank Spor Kulübü Kaptanı Zehra Güneş, UNICEF Türkiye Çocuk Hakları Savunucusu oldu. Millî sporcumuz, kız çocuklarının haklarını savunmak için çalışacak. Ergenlik çağındaki kız çocuklarının güçlenmesi ve korunması için yapılacak projelere destek olacak
UNICEF Türkiye, Dünya Çocuk Hakları Günü’nde, Millî voleybolcu ve VakıfBank Spor Kulübü Takım Kaptanı Zehra Güneş’i çocuk hakları savunucusu olarak ilan ettiğini açıkladı. Özellikle kız çocukları için önemli bir rol model olan millî sporcumuz, ergenlik çağındaki kız çocuklarının desteklenmesi, özgüvenlerinin gelişmesi ve fırsat eşitliği sağlayacak projelerde görev alacak. “Desteklenmenin ne anlama geldiğini çok iyi bildiğim için, diğer kız çocuklarını destekleyebilecek olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Onlara hayallerine ulaşmak için çok çalıştıklarında her şeyin mümkün olduğunu göstermek istiyorum” diyen Zehra Güneş ile çocuk hakları savunuculuğunu konuştuk.
UNICEF ile iş birliği yapmaya nasıl karar verdiniz?
Öncelikle bu hayatımın, hayallerimin iş birliği diyebilirim. Uzun yıllardır hayalini kurduğum global ölçekli bir projenin parçası olduğum için çok çok mutluyum. Buna aslında ben karar vermedim; doğru zamanda ortaya çıkan bir sinerji diyebiliriz. Daha önce kendi çapımda, son derece iyi niyetli ama amatör ruh halimle yaptığım sosyal temaslar oldu, ancak yol beni sonunda UNICEF’in global ve stratejik aklıyla buluşturdu.
Çocuk hakları savunucusu olarak ne gibi çalışmalar yapacaksınız? Hedefleriniz neler?
Uzun soluklu hayallerimiz var. Ben, girdiği projeye yüzde 100’ünü vermeyi hedefleyen biriyim. Saha ziyaretleri yapmak, bir sporcu olarak kız çocuklarına ses olmak, ilham vermek en büyük dileğim. İlk olarak, maç programım izin verirse depremin 2’nci yılında, Hatay’da olmak istiyorum. Hatay hepimizin şahsi meselesi; hem UNICEF ile saha ziyareti yapmak hem de imkân olursa Hatay Voleybol Spor Kulübü’nü ziyaret etmek istiyorum.
“Ailem bana kendime inanmayı öğretti”
Özellikle ergenlik dönemindeki çocukların rol modellere çok ihtiyacı olur ve bu noktada önemli bir misyonunuz var. Kırılganlığa daha açık taraf olan kız çocukları en çok nelere ihtiyaç duyuyor?
Ben elleri ve ayakları sınıf arkadaşlarından çok daha kocaman olan, kendi kabuğuna çekilmiş, utangaç bir kız çocuğuydum. Spor benim hayatımı değiştirdi; annem başta olmak üzere ailem bana kendime inanmayı öğretti. Kendine inanmalarını, pes etmemelerini, farklılıklarından beslenmelerini öneririm. Bunları bugün söylemek kolay gibi görünse de hayır, hiç kolay olmadı ama oldu!
“Atatürk’ün kızı olduğunu unutma!”
Kız ve oğlan çocukları arasındaki eşitsizlikle mücadelede, kız çocuklarına neler söylerdiniz?
Değerlisin, çok değerlisin. Hepimiz eşitiz. Atatürk’ün kızı olduğunu unutma; başarmak inatçı genlerimizde var. Kendine güvenmekten bir an olsun vazgeçme.
Son yıllarda kız çocukların voleybola ilgisi çok arttı. Onlara neler önerirsiniz?
Voleybolu uzun yıllardır takip edenler aslında bu ilgiye şaşırmıyordur. Hem kulüplerimiz hem de federasyonumuz uzun yıllardır bu yolda büyük emek harcadı. Düşünsenize 12-13 yıl önce okul okul gezip potansiyelli çocukları altyapısına kazandıran kurumlardan bahsediyorum… Voleybol ülkemiz için önemli bir kültür olma yolunda ilerliyor. Hepimiz kendi sorumluluğumuzun bilincinde, bu kültüre destek olmaya devam etmeliyiz. Minik kız kardeşlerime ne öneririm? Biraz önce de söylediğim gibi kendine inanmaktan bir an olsun vazgeçme. Belki üst seviye bir voleybolcu olamayabilirsin ama voleybol ya da tercih ettiğin spor sana hayat boyu ilham olabilir; öz disiplini ve istikrarı öğretir. Spordan ne olur vazgeçme!
Ergen ailelerine neler söylemek isterdiniz?
Biz 4 kardeşiz; ağabeyim ve iki kız kardeşim var. Ergenliğin ne demek olduğunu hem kendimden hem de kız kardeşlerimden dolayı iyi bilirim. Kendimizi sevmekte zorlandığımız, vazgeçme dürtümüzün çok yoğun olduğu dönemler… En çok desteklenmemiz gereken zamanlar, bizi sevmekten ve bize inanmaktan vazgeçmeyin.
Bu hikâyenin gizli kahramanları Desteklenmenin önemini bildiğinizden bahsediyorsunuz? Sizin büyüme hikâyenizde en büyük destekçileriniz kimlerdi? Size nasıl katkı sağladılar?
Annem, teyzem, babam… Kısacası ailem. 12 yaşındaki bir kız çocuğunu İstanbul gibi bir şehirde, 3 vesait değiştirerek her gün antrenmana götüren annem, benim doğal kahramanım. 4 çocuklu terzi bir annenin çocuklarına inancının hikâyesi bizimki aslında. Ve tabii ki kulübüm VakıfBank; bugün ben ve benim gibi yüzlerce gence umut olmaya devam ediyor. Okulumdaki seçmelerde bana inanan Hocam Mahir Saylan ve Erdem Hangül bugün belki de bu hikâyenin gizli kahramanlarından.