Zafer Şahin

Zafer Şahin

zafer.sahin@kanald.com.tr

Tüm Yazıları

Ankara Emniyeti merkezli kumpas planının nihai amacının bir kez daha Türk siyasetini dizayn etmek olduğundan hiç şüpheniz olmasın... Biz bu filmi yakın dönemde gördük.

Amerikan John Hopkins Üniversitesi bünyesindeki Silkroad (İpekyolu) Enstitüsü’nün Ekim 2008 tarihli 75 sayfalık Türkiye raporunda yazılanlardan bahsediyorum. Gizli servislere özel eleman yetiştirdiği bilinen Enstitü’nün o raporunda 2023 yılına kadar Türk siyasetinde gerçekleşmesi muhtemel 3 senaryo anlatıldı.

İlginçtir darbe de dahil 3 senaryo da FETÖ eliyle bir bir hayata geçirilmeye çalışıldı! Hedef sanki CHP’de bir yönetim değişikliği ile sınırlı gibi görünse de asıl amacın Türk siyasetindeki mevcut aktörlerin tasfiyesi olduğu kısa sürede ortaya çıktı.

Haberin Devamı

Rapor yayınlandıktan sonra...

İlk olarak Mart 2009’da BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu şüpheli bir helikopter kazasında hayatını kaybetti. Kazadan sonra FETÖ elebaşının isim vermeden yaptığı “İlahi bir tokatla dışarı atıldı” açıklaması Yazıcıoğlu’nu işaret ediyor şeklinde yorumlandı. Kaza sonrası yaşanan bir dizi ihmal ve skandala imza atanların tamamı FETÖ mensubu çıktı.

Takvim yaprakları 2010 yılının 10 Mayıs gününü gösterirken tam da Enstitü’nün raporunda yazdığı gibi Deniz Baykal bir kaset komplosuyla tasfiye edildi, yerine Kılıçdaroğlu geldi.

İki yıl önceki raporda Baykal için “İstifaya ikna edilecek” ifadesinin yer alması planın sahiplerinin işlerini asla şansa bırakmadığının bir işaretiydi. Baykal istemeye istemeye de olsa istifa etmek zorunda kaldı!

Sıra MHP’ye gelmişti. Baykal’ın kasetinden kısa bir süre sonra MHP’nin “A takımı” denilen yöneticilerinin siyaset hayatını bitiren kaset komplosunun altından da FETÖ çıktı.

Bitmedi... Sırada AK Parti ve Erdoğan vardı. 7 Şubat 2012’deki MİT krizi özünde bir Erdoğan’ı tasfiye planıydı.

Gezi olayları, 17-25 kumpası, barikat terörü, bombalı saldırılar ve 15 Temmuz ihaneti... Hepsinin ortak amacı Türkiye’de kendi kontrollerinde ve çizecekleri istikametin dışına çıkmayacak siyasi aktörleri işbaşına getirmekti.

Başaramadılar. Erdoğan -Bahçeli ikilisi bu küresel planı Cumhur İttifakıyla engelledi. Tabii vazgeçmediler.

Haberin Devamı

Karşı hamle olarak altılı masa projesini devreye aldılar. O masanın bacaklarının nerede, nasıl monte edildiği bilinen hikaye. Bkz. Biden’ın 2018 tarihli “Türkiye’de muhalefeti destekleyeceğiz” açıklaması. Fazla detaylandırmaya gerek yok. Çöken altılı masa projesinin yerine yenisinin gelmesi kaçınılmazdı. Şu an tam da bu aşamadayız.

Ankara’daki çete davasına Erdoğan’a yakın isimlerin gizli tanık marifetiyle dahil edilmeye çalışılması perde arkasında yine FETÖ olduğunun bir ispatı. Ama asıl kuklacının kim olduğunu Türk devleti çok iyi biliyor. Ve onun hamlesini bekliyor.

2026 yılı sonbaharında Erdoğan’ın katılamayacağı bir erken seçim için şartlar zorlanacak muhtemelen. Hedefte Erdoğan, Bahçeli ve Özgür Özel var. Özel de nereden çıktı diyorsunuz değil mi?

CHP’nin başında görmek istedikleri isim kesinlikle Özel değil. Siyasette normalleşme ve iklimin yumuşama ihtimali neden bazı çevrelerde bu kadar rahatsızlık yaratıyor sizce? Özel’i sadece bu sebeple dahi oyunun dışına itmek isteyebilirler. Daha başka sebepler de var ama onlar başka bir yazının konusu... Şimdilik sadece CHP’ye yakın bir medya organında Özel ve ekibini hedef alan bazı yazıları dikkatle okumanızı öneririm. Satır aralarında çok ilginç mesajlar veriyorlar. CHP’deki kavga büyüyecek.

Haberin Devamı

Sonuç: 2008’deki 3 senaryo hala birilerinin masasında.. Ve Türkiye’nin tam da merkezinde olduğu coğrafyada dünya yeniden şekilleniyor. Bu süreçte Türkiye’de siyasetin kontrolünü ele almak istiyorlar. Erdoğan’ın bağımsız ve Türkiye’nin çıkarlarını önceleyen yaklaşımından, Bahçeli’nin ona desteğinden, Özel’in siyaset yapma tarzından son derece rahatsızlar. Kafalarındaki plan Türkiye’ye de bir Zelenski monte etmek. Bu mıntıka temizliği operasyonunun başka izahı yok.

Not: 2008’de Baykal’ın yerine geçecek ismi TV’de parlatma görevi Türkiye’nin en tanınmış gazetecilerinden birine verilmişti. Şu tesadüfe bakın ki, aynı gazetecinin ismi Ankara Emniyeti merkezli kumpasta da geçiyor! İşte bunlar hep tesadüf! Ya da en iyisi biz öyle kabul edelim.