Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmasının önündeki en büyük engel Meral Akşener mi?
Yoksa Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş mı? Ya da kendisine bir türlü sıcak bakmayan CHP medyası mı? Hiçbiri değil aslında.
CHP liderinin en büyük handikabı, parti kulislerindeki ifadeyle, “Ankara’da Kemalci, İstanbul’da Ekremci” olan bir grup siyaset esnafı.
Ankara’da kendilerine uzatılan mikrofonlara yüzlerine oturttukları en ciddi ifadeyle “Her CHP’linin adayı elbette ki Genel Başkanı’dır. Tabii ki benim de öyle“ deyip soluğu İstanbul’da alıyorlar.
İstanbul’u çok ama çok seviyorlar. Ekrem Başkan deyince gözleri parlıyor. Beylikdüzü’nde geçen hafta İmamoğlu için düzenlenen toplantıya iki parti büyüğü katılıyor mesela!
Katıldığı TV programında reklam arasında Kemal Bey’e atıp tutan, İmamoğlu’na övgüler yağdıran, sonra bu sözleri kuşlar tarafından Ankara’ya iletilince çark edeni mi ararsın…
İstanbul Büyükşehir’den aldığı milyonluk
Ne siyasetin sürekli kendini tekrarlayan sıkıcı gündemi. Ne de asgari ücret, EYT tartışmaları.
Bugün size evinde iki, müdürlüğünü yaptığı kız yurdunda binlerce kız çocuğuna babalık yapmış bir akademisyenin biraz sitem, biraz kaygı, çokça da kızgınlık dolu mektubundan bahsedeceğim.
Prof. Dr. İsmet Galip Yolcuoğlu tarafından kaleme alınmış bu mektup. İyi Parti Genel Başkan Danışmanı Turan Çömez’in “Orada 2006 yılında 13-14 yaşlarında çocuklar geceleri Taksim’deki barlara götürülüyordu, bazıları hamile kalmıştı” açıklamalarıyla gündeme gelen Bahçelievler Kız Yurdu’nda 11 yıl boyunca müdürlük yapmış İsmet Hoca. Çömez’in 16 yıl sonra adını gündeme taşımak için gerçekleri nasıl çarpıttığını, o tarihte yurtta kalan kimsesiz kız çocuklarını nasıl töhmet altında bıraktığını görünce dayanamamış, aşağıdaki satırları kaleme almış. Özetleyerek aktarıyorum.
“Gerçeğin de hayatın da iki yüzü vardır. Biri bize gösterilmeye
Farkında mısınız, Ekrem İmamoğlu hakkında verilen yargı kararı hukuken yanlıştır diyen pek yok. Herkes, özellikle de AK Parti cenahı kararın siyaseten yanlış olduğu düşüncesinde. Muhalefetten de destek bulan bu görüşe göre “Yargının verdiği kararla İmamoğlu büyük bir siyasi avantaj yakaladı. Cumhurbaşkanı adaylığı artık kesinleşti!” İşi daha ileri götürüp saçma sapan kıyaslamalarla İmamoğlu ile Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset yolculuğu arasında paralellik kurmaya çalışanlar da var.
Nereden bakarsanız bakın yanlış bir yaklaşım bu.. Siyasetin yükü yargının sırtına yüklenmek isteniyor! Mahkemelerin önlerine gelen dosyaları hukuk çerçevesinde incelemek ve adil kararlar vermek dışında bir görevleri var da bizim mi haberimiz yok? Mahkemeler verdikleri kararların siyaseten kime yaradığı ile ilgilenmezler. Adınızın Ekrem İmamoğlu olması bu gerçeği değiştirmez…
Gelelim meselenin siyasi boyutuna… Filmi ta 1998 yılına sarıp Erdoğan’ın cezaevine girerken yaptığı konuşmayı alıntılayan ve “Bu şarkı burada bitmez” diyen Meral Akşener
Bu omuzlar her yükü taşır. Bütün CHP’lilerin adayı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Ama günün sonunda kararı verecek olan altılı masadır!
Ekrem İmamoğlu bir kez daha muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olmak istediğini dün sabah bu sözlerle Halk TV’de ilan etti. Üstelik o bu konuşmayı yaparken bütün CHP’lilerin adayı Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanlığı’na yürüyordu!
Bir gece önce tüm CHP milletvekillerine genel merkezden “Yarın sabah 9’da kapalı grup toplantısında hazır olun” mesajı gitmişti. Kılıçdaroğlu’nun bu toplantının ardından Adalet Bakanlığı’na yürüyeceğini bütün Ankara duymuştu. İlginçtir, ne Halk TV’nin ne de İmamoğlu’nun gelişmeden haberi yoktu! Olsa Halk TV’de o saatte yayına çıkar mıydı?
Şaka bir yana, CHP’deki İmamoğlu-Kılıçdaroğlu rekabeti artık gizlenecek, “Yok öyle bir şey” denilerek geçiştirilecek aşamayı çoktan geçti. Kılıçdaroğlu kâh kamu kurumlarına yürüyerek kâh yurt dışı seyahatlere
Kasım ayının son haftası…
Yeşilköy’de bir balık lokantası.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve iki HDP Milletvekili baş başa yemek yiyor.
Gündem tabii ki 2023’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi ve İmamoğlu’nun adaylık meselesi.
İmamoğlu için HDP’nin desteğinin neden çok önemli olduğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok. 2019’da İstanbul’u HDP seçmeninin desteğiyle aldı.
Olası Cumhurbaşkanlığı adaylığında da o desteği yanında istiyor. Ancak bunun açıktan, göstere göstere verilmesi de işine gelmiyor.
Çünkü tüm yumurtaları aynı sepete koymaması gerektiğinin farkında. Daha açık yazalım, altılı masada kendisinin adaylık yolunu açacağına inandığı Meral Akşener’i ve partisini ürkütmek istemiyor.
Akşener’in kendi ismini eninde sonunda masaya getireceğine inanıyor. Hem İyi Parti’yi hem de HDP’yi idare etmeye çalışma sebebi tam olarak bu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun iddialı vizyon belgesini açıklamasına saatler kala TV’ye çıkıp “Yavaş ve İmamoğlu’ndan birinin ismi masaya gelirse evet deriz” diyen Meral Akşener ne yapmaya çalışıyor? Sık sık tekrarladığı “Kazanacak aday” vurgusu ile Kılıçdaroğlu’na “Adaylıkta ısrarcı olursan masayı dağıtırım” mesajı mı veriyor?
İkinci sorunun cevabı ‘Hayır.’ Akşener’in masaya dağıtmaya niyeti de gücü de yok.
Birinci sorunun cevabı ise çok basit: Sadece siyaset yapıyor. Kılıçdaroğlu’ndan adaylığa destek karşılığında mümkün olduğunca çok taviz koparmaya çalışıyor.
Aslında kendince haklı sebepleri var Akşener’in. Kılıçdaroğlu’nun ortak aday olduğu bir ittifakın İyi Parti’ye sandıkta zarar vermesinden endişe ediyor.
İyi Parti için en kötü senaryo muhalif seçmenin oylarının CHP’de toplanması ve milletvekili sayısında HDP’nin gerisinde kalmaları.
Bunu engellemek ve seçmene “Masada kontrol bizde” mesajı vermek için CHP liderinin önüne
Başkanlığını Gürkan Duman’ın yaptığı BETİMAR Araştırma’nın Türkiye genelinde, kendi öz kaynaklarıyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre vatandaşların yüzde 47.4’ü en önemli sorun olarak ekonomiyi görüyor. Ekonomiyi sırasıyla fiyat artışları, geçim sıkıntısı, işsizlik, terör ve sığınmacılar meselesi takip ediyor.
Araştırmada vatandaşlara “Sizce dünyada bir ekonomik kriz var mı?” sorusu da yöneltilmiş. Cevaplar dikkat çekici. Ankete katılanların yüzde 66.5’i dünyada bir kriz olduğuna inanıyor. Yüzde 25.2’si “Kısmen kriz var” diyor. Yüzde 8.3’ü ise dünyada bir ekonomik kriz yaşandığına inanmıyor.
Zamlara tepki
Vatandaşın gündeminde son dönemde enerji fiyatları ve döviz kurunda bir artış olmamasına rağmen önüne geçilemeyen zamlar da var. AK Partililerin yüzde 37.1’i, MHP’lilerin ise 38.5’i zamların sebebi olarak market ve perakendecilerin stokçuluk yapmasını gösteriyor. CHP’lilerin 53.6’sı, İyi Partililerin yüzde 49.2’si,
Oda TV internet sitesinde ‘Hürrem Elmasçı’ müstear adıyla köşe yazan bir gazeteci var. Bu köşede geçen hafta duyurduğumuz “İmamoğlu’na Kaftancıoğlu freni” başlıklı habere niyeyse çok içerlemiş. “CHP kulisini neden CHP’li gazeteciler değil de Zafer Şahin yazıyor” diye sormuş!
Kulis haberde bile partizanlık isteyen arkadaş Kaftancıoğlu’nu bize bilgi sızdırmakla suçluyor! Bir de Kars lobisi adını verdiği bazı CHP’lileri. Yazısında sözünü ettiği Kars lobisini de Canan Kaftancıoğlu’nu da tanımam. Kimin kimle, neyin kavgasına tutuştuğuna takılmadan sadece işimi yaparım. Doğru olmak kaydıyla istediğim kulisi de yazarım. Şimdi de öyle yapacağım.
Önce kısa bir hatırlatma. Geçen hafta İmamoğlu’nun Kaftancıoğlu’na “Benimle misin, Kılıçdaroğlu ile mi? Bir karar ver artık” dediğini, Kaftancıoğlu’nun da bu sözlere “Benimle nasıl böyle konuşabilirsin? Sen önce belediye başkanlığı yap” cevabını verdiğini, ikili arasında zaten limoni olan ilişkilerin iyice gerildiğini yazdık. O