Türkiye’nin gizli silahı

17 Ağustos 2002


<#comment>Bu başlık Uluslararası Atletizm Federasyonu’nun internetteki web sitesinde Süreyya Ayhan için kullanıldı.
Ülkemizin o gizli silahını, Avrupa Şampiyonu olduğu 1500 metre yarışında izleyen, ender şanslı insanlardan bir tanesiydim. Yarıştan sonra sırtına aldığı Türk Bayrağı ile şeref turu atarken, bulunduğum tribünün önünden geçtiği sırada gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Bulunduğum bölümde, yarışın hemen öncesinde, Atletizm Federasyonu’nun Genel Sekreteri tarafından Alman izleyicelere dağıtılan 30 - 40 tane küçük Türk bayrağı havalardaydı. Deniz Gökçe, TRT televizyoncularının yanında gözyaşı dökerken, ben de bulunduğum yerde onlara eşlik ediyordum.
"Bir yıldır yarışmıyor. Zaten Szabo’da kırk yaşına geldi v.s." diye ahkam kesenler, gerçekte 27 yaşındaki Szabo’nun da bir yıldan beri yarışmadığını dahi bilmiyorlardı. Bilmedikleri bir başka şey ise, yıllardır sporun içinde olmalarına rağmen, bir sporcunun psikolojisi, hissettikleri ve iç dünyası idi.
Süreyya, Avrupa Şampiyonu olduğu zaman, yaptıkları programlarda, "Biz zaten öyle dememiştik, şöyle demiştik. Şunları şunları da söylemiştik" diye günah çıkartanlar, bildiklerini zannettikleri futbol konusunda

Yazının Devamı

Beşiktaş ve engelliler

10 Ağustos 2002


<#comment>Beşiktaş’ın engelliler sporuna bakış açısı, Galatasaray ve Fenerbahçe’den biraz farklı. 1998 yılında efsane Başkan Süleyman Seba’nın desteğiyle kurulan Beşiktaş Engelliler Spor Kulübü bugün basketbol, tenis, yüzme, atletizm, futbol ve masa tenisi gibi branşlarda faaliyet gösteriyor.
Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu’nun destekleriyle, güzel bir kulüp ve sosyal tesis binasına sahipler. Süleyman Seba’dan sonra Serdar Bilgili bayrağı devralıyor ve Beşiktaş Engelliler Spor Kulübü’nü desteklemeye devam ediyor. Bir de bu işe gönül vermiş Beşiktaşlılar var. Bunlarında en başında TESYEV’in de mütevelli üyesi olan Hasan Gocay geliyor. Gerçi son zamanlarda başlangıçta ilgisini eksik etmeyen Hasan Arat, biraz olaydan uzaklaşmış gibi gözüküyor, ama genelde baktığımızda, Beşiktaş kendi adını taşıyan engelliler kulübüne sahip çıkmış. Bu bakımdan da Galatasaray ve Fenerbahçe’den ayrılıyor.
Tüm ekonomik zorluklara rağmen herkes engelli sporcular için bu camiada bir şeyler yapabilme çabasında. Beşiktaş camiası biraz daha destek verip, bu kulübe sahip çıkarsa, bir süre sonra futbolda elde edemedikleri başarıyı, özellikle tekerlekli sandalye basketbolunda elde

Yazının Devamı

Super Sport

27 Temmuz 2002


<#comment>6 Mayıs’tan beri Türkiye’nin tek spor kanalı Super Sport yayında. Daha önce CİNE5 bünyesi için şifreli yayın yapan bu kanal, şimdi kablo, uydu ve DİGİTÜRK (75 numaralı kanal) üzerinden şifresiz olarak izlenebiliyor.
Eski voleybol federasyonu başkanlarından Ahmet Gülüm’ün idaresinde gerçek bir spor kanalı, 24 saat, her türlü sporla ilgili en güncel bilgiler, merak edilen konular ayrı ayrı programlar halinde yayınlanıyor. İzlediğimiz zaman, tüm amatör sporlarda konuşan antrenörler, hakemler, idarecilerin, hep benzeri konulardan şikayetçi olduklarını görüyorsunuz.
Tesis eksikliği, anne ve babaların belli sporlarda çocuklarına sadece bir gelecek sağlamak için baştan destekleyip, en verimli çağlarında eğitim kaygıları dolayısıyla spor yapmasına engel olmaları, federasyonlara verilen bütçelerin eksikliği, Türk Sporu’nu idare edenlerin bir takım konulardaki bilgisizlik ve eksiklikleri gibi.
İstanbul’da Olimpiyat yapmak isteyenlere, dolaylı da olsa mani olmaya çalışanlar ve desteklerini esirgeyenlerin muhakkak seyretmeleri gereken bir televizyon kanalı. Olanaklar el verse, Türk Sporu’na yön verenleri 24 saat bu kanalın başında oturtup, bu programları

Yazının Devamı

Görme engelliler satrancı

19 Temmuz 2002


<#comment>Osman Şahin Görme Engelliler Satranç Turnuvası, TESYEV ile Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu tarafından 19 - 21 Temmuz arası, Darüşşafaka Tesisleri’nde yapılacak. Bu yılki katılım, geçen yıllara göre biraz daha az. Tahminen 90 görme engelli sporcu yarışacak.
Görme engelli bir insanı satranç oynarken bilmem hiç gördünüz mü? İki saat süre ile hem kendi taşlarını, hem de rakibin durumunu kafasında tutmak zorunda. İleri ve geri yapılan hamleleri de aynı şekilde. İzlediğiniz zaman inanamıyorsunuz. Bundan bir süre önce, Ana Bilim Koleji öğrencileri ile görme engelli satranç oyuncularımız arasında yapılan gösteri maçını, görme engelli arkadaşlarımız 5 - 0 kazanmıştı.
Anısına, bu turnuva düzenlenen merhum Osman Şahin, geçen sene aramızdan ayrılmadan önce, görme engelli sporcularımızla yıllarca yakından ilgilenmiş, onları teşvik etmiş, özellikle satranç turnuvalarını gece gündüz uğraşarak organize edip, hep onlarla beraber olmuştur. Böylece aynı ay içinde kendisi adına düzenlenen ikinci turnuva bu olacak.
Bu seneki katılımın az olmasının nedeni ise, aynı tarihlerde İstanbul Görme Engelliler Spor Kulübü’nün bir özel futbol turnuvası organize etmesi.

Yazının Devamı

Okçuluk

11 Temmuz 2002


<#comment>Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu ve TESYEV işbirliği ile ülkemizde ilk defa "Osman Şahin Bedensel Engelliler Okçuluk Şampiyonası" geçtiğimiz hafta sonu Karabük’te yapıldı. 2004 Paralimpikler’e hazırlanan Bedensel Engelliler Spor Federasyonu, bugüne kadar sadece tekerlekli sandalye basketbolu, yüzme ve masa tenisi konusundaki branşlarını aratmıyor. Halter, atıcılık, okçuluk ve tekerlekli sandalye tenisi yeni eklenen branşlar.
Karabük’teki yarışmalarda, Ankara Karagücüspor’dan katılan yarışmacılar, ayakta olimpik 30 metre atışlarında ilk üç dereceyi kimseye bırakmadılar. Aynı başarıyı tekerlekli sandalye olimpik atışlarında da gösterdiler. Tekerlekli sandalye makaralı erkeklerde Balıkesir’den Turgay Aslan, tek fita tekerlekli sandalye makaralıda Erzurum’dan Doğan Hancı, sandalyeli makaralı erkeklerde ise Muğla’dan Tuncay Kırbaş birinciliği aldı. Tetrapatik makaralı erkekte Trabzon’dan Hasan Kulu, sandalyeli bayan makaralıda ise Trabzon’dan Güldem Pürselim şampiyon oldular. Yarışmalarda elde edilen dereceler, Türkiye rekoru olarak tescil edildi.
Karabük Valisi Sayın Nazif Kayalı, engelli sporcularımızı yarışmalar boyunca yalnız bırakmadı. İl Gençlik

Yazının Devamı

Tepkiler

4 Temmuz 2002


<#comment>20 Haziran tarihli Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün Brezilya’ya Fair - Play ödülü verilmesi için FIFA’ya yaptığı başvuru ile ilgili yazımızdan dolayı çok sayıda faks ve e - mail aldık.

Yazdıklarımızı anlamak için, futboldan anlamak gerekmiyor. Türkiye’nin düzlüğe çıkması için, sizin gibi yürekli kaç kişiye ihtiyaç var dersiniz?
Dr.Ayşe A./İstanbul Çok güzel bir yazı. İnsanların daha geniş düşünmesi gerektiğini savunmuşsunuz. Zevkle okudum. Başarılarınızın devamını temenni ederim.
Kemal M./İngiltere Bir ülkeyi yönetmek için başa geçenler arasında bulunan bir Bakan, acaba ne zaman Batılılar, Dünya milletleri gibi düşünmeye başlayacak?
Dünya’da önde gelenler arasında bizim de var olduğumuzu, futbol sayesinde olsa dahi, başarılarımızla gösterdik. Ancak, böyle bir davranış, futbolcularımızın sahada elde ettiği başarılara gölge düşürüyor.

Yazının Devamı

Yazıyoruz da ne oluyor?

27 Haziran 2002


<#comment>Bir süre önce hepinizin yakından tanıdığı, Türk spor yazarlarının duayenlerinden biri ile sohbet ediyordum. Yıllardır aramızdaki ağabey - kardeş ilişkisine dayanarak, kendisine şu soruyu yönelttim. Niçin sadece futbola yöneliyorsunuz? Veya diğer sporları yazdığınız zaman niçin yuvarlak cümleler kullanıyorsunuz? Sizler, büyük kitleler tarafından okunan yazarlarsınız. Neden her şeyi açık açık yazmıyorsunuz? Eğer Türk sporu bazı yönleriyle aksıyorsa, niye bunu ortaya koymuyorsunuz? Çekindiğiniz nedir?
Verdiği cevap yazımızın başldığı "Yazıyoruz da ne oluyor?". Bu sevgili ağabeyimize aynı görüşe katılmadığımızı, yazdıkça ve söyledikçe, Türkiye’de bir takım şeylerin değiştiğine anlattık. En azından, bu yazılara muhatap olan insanlar, Türk sporunda çeşitli kademede görev yapan insanlar, yanlışlarını ve bilmedikleri konulardaki hatalı davranışlarını, öğrenme şansını yakalıyorlar. Böylece aynı hatalar yeniden tekrar edilmiyor. Edilirse, o hataları yapanlar, bir gün bunun bedelini geç de olsa ödemek zorunda kalıyorlar.
Sporda amaç, dostluk, kardeşlik ve rekabet olduğuna göre, insanların kişiliklerine saygılı olmak kaydıyla, icraatlarını eleştirmek, Türk sporunun

Yazının Devamı

Fair Play ödülü!

20 Haziran 2002


<#comment>Hafta başında tüm gazetelerde, Devlet Bakanı Fikret Ünlü’nün FIFA’ya başvurarak, Brezilya Milli Takımı’na Fair Play ödülü verilmesini önerdiğini okuduk.
Bakan Ünlü, Brezilya’nın, Kosta Rika maçında as futbolcularını sahaya sürerek, kıran kırana mücadele ettiğini, hatta oyuncularının sakatlanma olasılığını da düşünmeden, belki de final maçını riske sokarak, kişilikli futboluyla her türlü takdiri kazandığını vurguladı.
Fair Play ne demektir?
Böyle bir ödül kimlere verilir?
Bunların tartışmasına hiç girmeden, Dünya Kupası’ndaki B Grubu’na bir göz atalım. Bu grupta İspanya ile Güney Afrika ve Slovenya ile Paraguay son maçlarını oynuyorlar. İspanya, altı puanla ikinci turu garantilemiş. Hemen arkasında dört puanla Güney Afrika Cumhuriyeti ve daha sonra bir puanla Paraguay geliyor.
İkinci turu garantileyen İspanya, aynen Brezilya örneğinde olduğu gibi, tam takım sahaya çıkıyor, Bakan Ünlü’nün deyimiyle as futbolcularının sakatlanmasını da göze alarak, çok çetin geçen bir maçtan sonra, Güney Afrika’yı 3 - 2 yeniyor. Bu arada Paraguay da Slovenya’yı yenip, dört puan ve gol fazlasıyla Güney Afrika Cumhuriyeti’nin üzerine çıkarak ikinci tura geçiyor.

Yazının Devamı