Amerikan Merkez Bankası (FED) gelişmekte olan ülkeler için önemli bir belirsizlik unsuru olmaya 2016’da da devam edecek. Çünkü artık faiz artışının zamanlaması değil, hızı önemli. FED’in 2016 yılı içinde ne zaman ve ne ölçüde faiz artışına gideceği bilinmiyor ve tahmin edilemiyor.
FED’in aralıktaki faiz artışı (25baz puan) büyük ölçüde fiyatlara yansıdı. FED, 2016’da 100 baz puan faiz artışı öngörmüş olsa da piyasa 65 baz puanlık bir artış bekliyor.
Çin’deki yavaşlama, kontrollü bir şekilde devam ediyor olsa da, olası bir sert ivme kaybı, global ekonomi için bir risk unsuru olacak. Çin’de büyüme beklentisi 2015 yıl sonu itibarıyla % 6.9. 2016 yılında da ivme kaybının devam edeceği anlaşılıyor. Çin ekonomisinde beklentilerin ötesinde bir yavaşlama global ölçüde bir piyasa türbülansı yaratabilecek.
Çin ile ticari bağları güçlü ve emtia ihracatçısı gelişmekte olan ülkeler Çin ekonomisindeki yavaşlamadan ciddi biçimde etkilenecekler. Öte yandan, Çin ekonomisindeki durgunluğun yaratabileceği piyasa türbülansı, tüm gelişmekte olan ülkeleri ve Türkiye’yi olumsuz etkileyecek.
Avrupa Birliği Merkez Bankası (ECB), ek parasal genişleme sinyalleri vermeye devam ediyor. Bu durumda, Avrupa Birliği’nde faizlerin daha da negatif seviyelere çekilmesi veya en azından yükseltilmemesi gündeme gelecek. Bu durumda, ABD Doları’nın global anlamda değerlenmeye devam edeceği anlaşılıyor.
Dolar endeksi
Akbank ve Bloomberg kaynaklarından alınan aşağıdaki tablo, ABD Doları’nın, karşılaştırmalı olarak global ölçekte değerlenme sürecini gösteriyor. Dolar Endeksi’nin (DXY), kritik eşik olan 100 seviyesini aşması, dünyadaki dolarizasyonun gittikçe hızlanması anlamını taşıyor.
2016 yılında, DXY Endeksi’nin artış eğiliminin yavaşlayarak devam edeceği anlaşılıyor.