Zincirbozan vakasından iki sene sonra Cindoruk’un, DYP Genel Başkanı olarak Çankaya’ya ilk çıkışında, karşısında, onu iki yıl önce vatana ihanetle suçlayan, 12 Eylül darbesinin başındaki Evren, Cumhurbaşkanı olarak oturacaktı. Evren, “Zincirbozan yaşanmamışçasına Cindoruk’u nazik bir şekilde karşılayacak” ve gündeme kendisinin sarf etmiş olduğu “emanetçiliği bırakın” sözleri yansıyacaktı.
Cindoruk, “Oysa, DYP’nin başarısı, aslında Demirel’in liderliği sayesinde olmuştu. Sayın Demirel’in “sen kalk ben oturayım” demesini beklemek de çok zordu. Bu nedenle, onun söylemesine gerek bırakmadan, ben söyledim. O da şaşırdı. Ama işin doğası bunu gerektiriyordu.” diyor.
DYP’ye karşı
Cindoruk, “DYP, Çiller’in Genel Başkanlığı sırasında, rejim karşıtı bir parti ile hükümet kurarak büyük bir hata işlemiştir. Bunu önlemek sadece siyasi bir görev değil, tarihi bir görevdir. Ben RP’nin var olmasına karşı değilim. Ben yalnızca RP’nin değil, HADEP’in de, Komünist Partisi’nin de yasal olarak var olmasından yanayım. Ama onlara başbakanlık verilmesine karşıyım. Erbakan’ın başbakanlığı konusunda bütün partileri kusurlu buluyorum. Avrupa’da en güçlü oldukları dönemlerde bile, komünist partilerinin iktidar olması engellenmiştir. Türkiye’de başbakan rejimin yarısını oluşturur, çünkü Başbakan koordinatör değil icraatçıdır” düşüncesinde idi. DYP’den kopacaklarla, Meclis’te grup kurulmasından yanaydı.
Çağlar ise, Cindoruk’a karşıydı: “Sırtı mindere gelmiş adamın, siyasette şansı olmaz. Cindoruk başa geçerse, küskünler partisi kurulmuş olur” tezini savunuyordu. Güneri Cıvaoğlu da, “Büyük partiden koparak, yeni partiler kuranlar, çok pırıltılı seçim başarıları ortaya koyamıyorlar. Ama ayrıldıkları partiler kolay kolay iflah olmuyor” diyordu.
DTP Başkanı
DTP Genel Başkanı Cindoruk, DYP’nin 1993’teki kongresinde Cumhurbaşkanı Demirel’in isteği üzerine genel başkanlığa aday olmadığını belirterek, “Eğer Çiller’in Amerika’da bu kadar malvarlığı olduğunu bilseydim, Demirel’i dinlemezdim” demekteydi. Cindoruk, 13 Haziran 1993’teki kongrede aday olmamasının gerekçesini, “Baskı var diye Sayın Demirel’e gittim. Bana “Meclis Başkanlığı’nda başarılısın. Bu dönemi de birlikte kazasız dertsiz aştık. Devletin başına bir de Meclis Başkanlığı seçimi çıkartmayalım. Sen orada kal. Partinin kongresine ben güveniyorum” cümleleriyle açıklıyordu.
Parlamento dışındaki çalışmaları esnasında Cindoruk, Memur Sendika Yasası’nın bir an önce çıkarılarak memurlara sendika hakkı verilmesini isteyecek, PKK sorununa demokratik çözüm bulunması önerisinde bulunacaktı. Yarı başkanlık önerisiyle Demirel’in başkan olması gerektiğini söyleyecekti. İstanbul’a devlet bakanı ataması yapılmasını önerecek ve yargıya “en azından 1961 Anayasası’nın getirdiği haklar verilmelidir” diyecekti.
TSK’ya yakın tutum
Cindoruk, Çiller koalisyon iktidarları döneminde, TSK’ya yakın tutum takındığı iddialarıyla yerilmiştir. “Batı Çalışma Grubu” için, “Batı-Doğu diye ayırmıyorum, çalışma gruplarının faydasına inanıyorum” yorumunu yapmıştı.
Nazlı Ilıcak, nüktedan bir yaklaşımla da olsa Batı Çalışma Grubu’nun faaliyetlerini antidemokratik bulduğunu iddia etmiş; “demokrasi savunucusu olduğu bilinen Cindoruk’un nasıl olup da bu grupla iletişim kurduğunu” eleştirmişti.
Gazeteci Nazlı Ilıcak, Çiller eleştirilerinde Cindoruk’un gerçekleri görmezden geldiğine inanıyordu: “Cindoruk’un arkasında, demokrasi mücadelesiyle dolu yıllar olduğu için, Çiller’in mücadelesini hafife alabilir. Ama DYP Genel Başkanı’nın bugünkü çizgisinin alaya alınacak bir yanı yok. Aksine, Çiller’in 28 Şubat sürecindeki tavrı, DYP misyonuna, Cindoruk’un bugünkü tavrından daha fazla uyuyor. Samimi veya gayri samimi olduğu tartışılır. Ama doğru bir çizgiyi yansıttığı tartışılamaz” diyordu.
Ilıcak’a göre, “DYP’nin içini karıştırmak ve DTP’nin geleceğini, bir başka siyasi partinin çöküşüne bağlamak fevkalade yanlış” bir stratejiydi. Ilıcak, yeni bir siyasi partinin mevcut dönemde yükselmesinin çok güç olduğunu, DTP’nin merkez sağı toparlayan bir şemsiye parti olacağı konusunda emin olmadığını söylüyordu. Tüm bunlara rağmen, DYP ve lideri Çiller ile ters gitmediği ölçüde Cumhurbaşkanlığı makamına Cindoruk’tan uygun birini görmediğini belirterek, bu yüzden Çiller ile olan husumeti de doğru bulmadığını ifade ediyordu.
Çileli yıllar
Kurulan Mesut Yılmaz - Hüsamettin Cindoruk koalisyonu da sona erdi. Demirel tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirilen dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı, bağımsız Muğla Milletvekili Erez, bir dizi temastan sonra hükümet kurmada muvaffak olamadı.
Uzun süren hükümet arayışlarının ardından DSP Genel Başkanı Ecevit’in Başbakanlığı’nda; ANAP, DTP, DYP ve bağımsızların dışarıdan desteklediği DSP Azınlık Hükümeti kurulacak ve 56. Hükümet 17 Ocak’ta TBMM genel kurulundan güven oyu alacaktı.
Cindoruk, seçim yenilgisini Muğla eski Bağımsız Milletvekili Erez’e bağlayacak; Erez’in DYP - DTP köprüsünü daha iyi kuracağını hesap ettiğini söyleyecek; “Erez caymasaydı, MHP’nin yaptığı patlamayı DTP’nin gerçekleştireceğini” ileri sürecekti.
Sonun başlangıcı, böyle oldu..