ABD eski Başkanı Bush (Baba), Ağustos 1991’de Ukrayna Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, Ukrayna’nın Rusya’dan ayrılmaması gerektiğini söylemişti.
Bush, “Bağımsızlık ayrı, özgürlük ayrı şeylerdir” diyordu. Üstelik, bu söylemi, Ruslarla anlaşarak gerçekleştirdi. Ama, Ukrayna, demokrasiyi ve bağımsızlığı seçti. Yapılan seçimlerde, Rusların çoğunluğu ellerinde tuttuğu Kırım bölgesinde bile, demokrasi ve bağımsızlık taraftarları kazandı. Buna rağmen, Rusya Kırım’ı işgal etti ve Ukrayna’ya müdahalelerde bulunmaktan ve doğal gaz vermeme tehdidinde bulunmaktan vazgeçmedi.
Rusların, Rus donanmasının Karadeniz’de ve oradan da Akdeniz’de konuşlanması için, Sivastopol Limanı’nı ve Kırım’ı kontrol etmesi kaçınılmazdı. Ukrayna’ya bağımsızlık verilmek istenmemesinin temel nedeni ise başka!
Nükleer gücü var
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra, birliğin nükleer gücünün en büyük bölümü Ukrayna’da kaldı. Halen Ukrayna’da, 1900 nükleer savaş başlığı ve 2500 civarında nükleer taktik silahı bulunuyor. Bunların kullanılma kodları Moskova’da olmuş olsa bile, Ukraynalılarda eğitimli teknologlar ve nükleer silah üretebilme kapasitesi var. Ayrıca, büyük ölçüde uranyum depoları bulunuyor. 1962’de Rusların Küba’ya yerleştirdiği nükleer silahların tümü Ukrayna’dan gitmişti.
Ukrayna şu anda, ABD ve Rusya’dan sonra en büyük nükleer güce sahip ülke durumunda. Bu konuda, Çin, Fransa ve İngiltere’den öndeler. Sovyetler Birliği dağıldığında, Beyaz Rusya ve Kazakistan’da da bazı nükleer silahlar kaldı ama bunlar, Ukrayna’dakiler yanında önemsiz kalıyor.
Bu makalenin yazımı sırasında, Serhii Plokhy ve M.E.Sarotte’nin Foreing Affairs dergisindeki yazısından da faydalandım.
Kontrol zorunlu
Ukrayna’nın şu anda sahip olduğu nükleer silahlar, ABD’ye erişip, ABD şehirlerini vurabilecek kabiliyette. Bu yüzden ABD, Ukrayna ilişkilerini sıcak tutmak; gerekirse, Ukrayna’yı NATO’ya almak istiyor. Hem ABD, hem de Rusya, bu nükleer silahları sürekli kontrol altında bulundurmak zorundalar.
Ukrayna, bir yıl gibi çok kısa bir süre içerisinde, daha önce Yugoslavya’da yaşandığı gibi, nükleer silah sayısını 30.000’e yükseltebilecek bir güce sahip.
ABD ve Rusya, Ukrayna’nın nükleer silahlardan arındırılmasını istiyor. Fakat, Rusya’nın Kırım’ı işgali, Ukrayna hükümetinin bu isteği kabul etmesini ertelemiş görünüyor. ABD’nin NATO veya “Barış Ortaklığı” gibi bir pakt kurup, eski Sovyetler Birliği ülkelerini bu paktın içine almak istemesinin altında, Ukrayna’nın nükleer silahlardan arındırılması isteği yatıyor. ABD ve Rusya arasında imzalanan Budapeşte Memorandumu bu amaçla gerçekleştirilmişti; ancak sonuca ulaşamadı. ABD’nin Ukrayna’ya yardım etme zorunluluğu; Trump’ın düşürülme çabalarında bile Ukrayna’ya yardım kartından yola çıkılması; Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale ettiği iddiaları v.s. hep Ukrayna’nın nükleer gücünü kontrol edebilme mecburiyetinden kaynaklanıyor.