ABD’den Rusya’ya, İran’dan İsrail’e, Irak’tan Suriye’ye, Avrupa Birliği’nden Mısır’a kadar her ülkeyle arasını açan Türkiye’ye karşı, adı konmamış bir ambargo uygulanıyor. Türkiye’nin bu yalnızlığını fırsat bilen yabancı uluslar, güneyimizdeki savaşta göç edenleri Türkiye’ye yerleştirmeye; askeri alanlarda kullanılması gereken NATO gücünü göçmen avında kullanmaya ve çevre ülkelerdeki ve ülkemizdeki terör örgütlerini desteklemeye başladılar. Bizimkiler ise, Suudi Arabistan ve Katar’dan medet umar hale geldi. Bütün komşularıyla ve büyük devletlerle arayı bozan Türkiye, şimdi, vereceği tavizler karşılığında, Avrupa Birliği ve İsrail ile yeniden bir araya gelme çabasında.
Kalması kaçınılmaz ve ülkemizde katlamalı kârla çalışamayan yabancı şirketler bir bir ülkemizi terk ediyorlar. Bunlar arasında akaryakıt dağıtım şirketleri ve bankalar var. Hükümetin işadamlarıyla diyalog kuramaması ve kredi darlığını önleyememesi, işadamlarımızın sermayelerini yurtdışına kaçırmalarına (capital flight) yol açıyor. Uygulanmaya başlanan tekdüze eğitim nedeniyle binlerce kişi çocuğunu yurtdışında okutmaya çalışıyor. İnşaat yatırımı dışında, ekonomiyi ayakta tutacak hiçbir yatırım çeşidi kalmadı.
Ekonomide alarm
Enflasyon 2016’da da yüksek seyretmeye devam edecek. Yıllık enflasyon % 9’un altına düşmeyecek, iki haneye de çıkabilecek. Asgari ücret gibi gelir artırıcı uygulamalar ve fiyat ayarlamalarının enflasyona katkısı % 2’nin altında olmayacak. İhracat büyüme tahminleri, yüksek ve kritik varsayımlara dayanıyor. Geçen yıllara göre Irak’a yapılan ihracatta % 17, Rusya’ya yapılan ihracatta % 39, diğer Ortadoğu ülkelerine yapılan ihracatta % 10 düşme var. Rusya’dan gelen turist sayısında % 30, Almanya ve diğer ülkelerden gelen turist sayısında % 10 düşüş bekleniyor. 27 milyar dolara inen turizm gelirimizin, iç güvenliğe yönelik risklerin artması ve dış dünyayla olan ilişkilerin bozulmasına bağlı olarak 4 milyar dolar daha düşeceği öngörülüyor.
Açıklanan Orta Vadeli Program yatırımların ciddi ölçüde artmasını hedeflerken, yatırımların büyümedeki katkısını %10’dan % 38’e çıkarmayı öngörüyor. Bu öngörü, şimdiki ortamda karşılanamaz durumda. Gelir artırıcı önlemler 2016 yılında yatırımı değil, tüketimi artırıcı bir rol oynayacak.
Oysa, Orta Vadeli Program tüketimi azaltan, yatırımı artıran hedefler öngörüyor. Lüks ve ithalat yoğun tüketim mallarına ilişkin tedbir alınması gerekirken, büyüklerimiz yurtdışında tatil yapılmamasını önerdi.
2015 yılındaki ithalat düşüşünün yaklaşık yarısı enerji fiyatlarındaki düşüşlerden kaynaklandı. Aynı etkinin 2016’da da sürmesi zor görünüyor. Enerji hariç cari dengedeki pozitif seyir “ithalat bağımlılığının önemli ölçüde azalacağı” varsayımına dayanıyor.
Bu durumda, döviz fiyatlarının ve faizlerin “artma baskısı” altına gireceğini söyleyebiliriz.