Sanılanın aksine, hisse senedi piyasası değil; tahvil piyasası, batıdaki zenginliğin, servet birikiminin ve sömürünün temeli olmuştur.
Devletlere, tahvil piyasası aracılığı ile borç verilmiş; 1929 buhranı krizi dahil bir çok ekonomik kriz ve savaş, tahvil karşılığı verilen borçların tahsil edilebilmesinin sağlanması amacına yönelik olarak çıkmış veya çıkarılmıştır. Tahvil piyasası aracılığı ile zengin olan ve bazılarına göre, dünyayı yönetmeye kalkan ilk aile, Rothschild ailesidir.
Rothschild nasıl büyüdü?
Niall Ferguson’un “Paranın yükselişi” kitabına göre, Frankfurt gettosunun kasvetli ortamında büyüyen ve finans dünyasının Bonapart’ı sayılan Nathan Rothschild, zaman içinde Avrupa tahvil piyasasının ve bazılarının dediği gibi Avrupa siyasetinin efendisi oldu.
Rothschild ailesini Avrupa’nın dört bir yanında kırk bir görkemli ev sahibi olacak kadar zengin yapan, tahvil piyasasıydı. Efsaneye göre, Rothschild Ailesi servetlerinin ilk milyonunu, 1815 yılında, Nathan’ın, Waterloo savaşının sonucunun Britanya tahvillerinin fiyatı üzerinde yaratacağı etkiye ilişkin başarılı öngörüşü ve spekülasyonu ile yapmıştır. Hikayenin bir versiyonuna göre ise, Nathan savaşı yerinde görmüş, Wellington’ın zafer haberi resmen Londra’ya ulaşmadan önce, Manş Denizi’ndeki fırtınaları aşıp Londra’ya gelmiş ve fiyatlardaki büyük artış öncesi tahvilleri toplayarak 20 ile 135 milyon Pound arasında bir tutarı cebe indirmiştir.
Naziler daha sonra, bu efsaneyi işlemek için ellerinden geleni yaptılar. 1940’ta Joseph Goebbels, Nathan’ın Wellington Dükü’nün zaferini kesinleştirmek için bir Fransız generaline rüşvet verirken; sonra da, savaşın gidişatını kasıtlı olarak yanlış bildirip, panik satışı nedeniyle fiyatı yerlerde sürünen İngiliz tahvillerini toplarken gösteren “Die Rothschilds” filminin yayınlanmasına izin verdi.
Altın kaçakçılığı...
Nathan Rotshchild, 1799’da İngiltere’ya geldi. Önceleri, İngiltere’dan Almanya’ya tekstil ürünü getirip; sattı. 1811’de Londra’da resmen bankacılığa başladı. O yıllarda Napoleon, İngiltere ile Avrupa arasındaki ticarete ambargo koymuştu. Bu ambargoya rağmen, Nathan, İngiltere’den Avrupa’ya altın gönderilmesine aracılık ediyordu ve bu işte tecrübe kazanmıştı. Aslında, Fransa, İngiltere’nin zayıflayacağını düşündüğü için bu altın kaçakçılığına göz yumuyordu.
Ocak 1814’te İngiltere Maliye Bakanlığı, ülkesindeki altın kayıplarını önlemek adına, Fransa, Hollanda ve Almanya’dan 600.000 Pound tutarında kaçak altın toplanması görevini Nathan’a verdi. Nathan ise, 1.2 milyon Pound tutarında altın toplayıp; komisyonunu aldı. Waterloo Savaşı’nın kazanılması, bu sayede oldu.
Aileyi göreve bu kadar uygun kılan şey kardeşlerin hazır bir bankacılık ağına sahip oluşuydu. Londra’da Nathan, Frankfurt’ta Amschel, Paris’te(en gençleri) James, Amsterdam’da Carl ve Nathan’ın uygun gördüğü yer neresiyse oraya giden Salomon, işleri yürütüyordu. Avrupa’nın değişik yerlerindeki beş kardeş, fiyat ve kambiyo farklarından istifade etmeye imkân verecek şekilde konumlanmışlardı. Örneğin, altının fiyatı Paris’te Londra’ya göre daha yüksekse; James Paris’te altın satıp kambiyo senedi alıyor; Nathan da kambiyo senetleri ile Londra’da daha fazla miktarda altın satın alıyordu.
Bu daha başlangıçtı.