Tufan Türenç, geçen yıl vefat eden Naim Süleymanoğlu’nun anısına, 1988 yılında yazdığı kitabın yeni baskısını yayınladı. Kitaptaki bütün olaylar ve ayrıntılar Naim’in anlatımına dayanıyor. Naim, dünyanın en büyük haltercisi olmasının yanında, aynı zamanda, bir “Özgürlük Savaşçısı” idi.
Naim 1988 Seul Olimpiyatları’nda Türkiye adına ilk kez yarıştı. 60 kiloda bütün rakiplerini açık ara geçerek koparma ve silkmede 6 dünya ve 9 olimpiyat rekoru kırdı. Sonuçta toplam 342.5 kilo kaldırarak altın madalya kazandı.
“Dünyanın En İyi Sporcusu” seçilen Naim, 1992 Barselona Olimpiyatları’nda koparmada 142.5, silkmede 177.5 olmak üzere toplamda 320 kilo kaldırarak olimpiyat şampiyonu unvanını korudu.
1996 Atlanta Olimpiyatları’nda da aynı başarıyı gösterdi, kendisine ait rekoru kırarak 29 yaşında üçüncü olimpiyat altınını kazandı.
İnsanlık dışı uygulamalar
Naim sporculuğu kadar Bulgaristan’ın insanlık dışı uygulamalarına da karşı çıkarak ve orada yaşayan Türklerin haklarını koruyarak bir “Özgürlük Savaşçısı” oldu. Bütün dünyada, baskıya ve zulme karşı mücadelenin sembolüydü.
Bulgaristan’dan kaçmasının nedeni de, oradaki Türklere yapılan zulmü bütün dünyaya duyurmak ve anlatmaktı.
Avustralya’nın Melbourn kentindeki 1986 Dünya Halter Şampiyonası’ndan sonra, oraya yerleşmiş Türklerle ilişki kurarak kaçmayı başardı ve Türkiye’ye iltica etti.
Naim kaçtıktan sonra Bulgaristan’daki Türklere yapılan zulmü bütün dünyaya duyurdu. Tüm dünya Bulgarların bu insan haklarına aykırı politikasını öğrenmiş oldu. Sonunda Türkiye’nin de baskısıyla uluslararası platformda oluşan hava, Bulgaristan Cumhurbaşkanı Jivkov’u zorunlu olarak Türkiye sınırını açmak durumunda bıraktı. Böylece 400 bin civarında Türk, Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etti. Bunların arasında, Naim’in ailesi de vardı.
Özal bilgilendiriliyor
Bulgaristan’da Türklere yapılan zulüm sırasında, Naim’in de adı değiştirilmiş “Naum Şalamonov” yapılmıştı. Naim, Dünya Halter Şampiyonası sırasında, Avustralya Melbourn Türk Konsolosluğu’na başvurarak iltica talep etti. Durum, Başbakan Turgut Özal’a bildirilince; Özal, kendisine baskı yapılmadan kararının kesin olup olmadığının sorulmasını istedi.
Kararının kesin olduğu anlaşılınca, durum Avustralya makamlarına bildirildi ve Naim, önce Londra’ya geldi. Oradan da, Özal’ın tahsis ettiği özel uçağı ile Ankara’daki basın toplantısına yetişti.
O yıllarda, Merkez Bankası’nda Genel Müdür görevinde idim. Naim Süleymanoğlu ile birlikte, TRT’deki bir röportaj programına katıldım. Ne denli mütevazı bir kişiliğinin olduğunu orada öğrendim. Tufan Türenç’in kitabı sayesinde, o yılları yeniden yaşamış gibi oldum.