Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Coğrafyanın Mahkumları” kitabının yazarı Tim Marshall’ın sekizinci haritası, Kore ve Japonya hakkında. Bu bölgedeki en büyük sorun, Güney Kore ile Kuzey Kore arasında görünüyor. ABD, Güney Kore için savaşa girmekten çekinirken, bir taraftan da kesinlikle Güney Kore’yi kaybetmek istemiyor. Bir zamanlar hem Güney hem de Kuzey Kore’yi işgal etmiş olan Japonya’ya, her iki Kore devleti de şüpheyle yaklaşıyor.
2014 sonu verilerine göre, Kuzey Kore’nin ithalatının % 84.12’sini karşılayan Çin, Kuzey Kore’nin sattığı malların %84.48’ni satın alıyor. Bu nedenle Çin, Kuzey-Güney Kore kavgasına hiç girmek istemiyor.
Kuzey Kore takipte
Kuzey Kore’de neler olup bittiği, ABD tarafından uydu fotoğraflarıyla takip ediliyor. Kuzey Kore diktatörü, “yeniden eğitim” kampları kurarak, on binlerce karşı düşüncedeki kişiyi, beyin yıkama kamplarına göndermiş bulunuyor. Yine, bu ülkede dayak, işkence, esir kampları ve adaletsizlik başını alıp gitmiş, vaziyette.
Kuzey ve Güney Kore arasında bulunan “silahtan arındırılmış bölge”nin hemen arkasında, her iki ülkenin binlerce silahı hazır bekliyor. Kuzey Kore’nin ani saldırısı durumunda, Güney Kore, bu saldırıyı önleyebilecek güce sahip. Ancak, Güney Koreliler, Kuzey Korelilerin “silahtan arındırılmış bölge”nin altından geçip, Güney’e çıkan tünelleri olduğuna ve Güney Koreliler arasında uyuyan çete hücreler oluşturduklarına inanıyorlar.
Öte yandan, Güney Koreliler, hâlâ Japonlarla bilgi paylaşımından kaçınıyor. Güney Kore ve Japonya arasındaki Dokdo Adalarının kime ait olduğu konusunda da anlaşmazlık var.
Japon adaları...
Japonya, küçüklü büyüklü 6848 adadan oluşuyor ve toplam nüfusu 127 milyona ulaşıyor. Japon adalarının toplam toprak alanı, Güney ve Kuzey Kore’nin toplam toprak alanından daha fazla. Japonya’da su kaynakları son derece bol olmasına rağmen, nehir taşımacılığı yok gibi. Ancak, Japonların tümünün denizci olduğunu söyleyebiliriz.
Japonya’da çok az maden, mineral ve enerji kaynağı var. Bu nedenle, dünyanın en büyük doğal gaz ve üçüncü büyük petrol ithalatçısı durumundalar. İhtiyaçları olan tüm maden ve mineralleri de ithal ediyorlar. Bu ihtiyaç nedeniyle de Japonlar 1895’te Tayvan’ı, 1910’da Kore’yi, 1935’te Mançurya’yı ve 1937’de Çin’i işgal ettiler. Daha sonra da İkinci Dünya Savaşı sırasında Endonezya’nın kuzeyindeki tüm ülkeleri işgal etmeye başladılar. Bunun üzerine ABD, bu ülkelerden çıkılmasını, aksi takdirde, Japonya’ya petrol ambargosu uygulayacağını söyledi. İşte bunun cevabı olarak, Japonlar Pearl Harbor’ı bombaladılar ve Burma, Singapur ve Filipinler’i işgal ettiler. ABD’nin bu bölgede Japonya’yla çarpışmasının son derece güç olduğu düşünüldüğünden, Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atılması gündeme geldi.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, gayri safi milli hasılasının % 1’i ile sınırlanan Japon askeri gücü, bu sınırlamanın kalkmasıyla, uçak gemisi dahil büyük bir savunma gücüne ulaşmış bulunuyor. Yine de halen Japonya’da 32 bin Amerikan ordu elemanı görev yapıyor.
Japonya, kuzey ve güneyindeki tüm ada zincirlerini (çok az nüfusa sahip olsalar bile) kontrol altında tutmak istiyor. Çünkü bu adalarda gelecekte doğal gaz, petrol, maden ve minerallerin bulunma olasılığı var.
Japonya’nın şu andaki en büyük sorunu, önümüzdeki yıllarda nüfusunun azalarak 100 milyon kişiye düşecek olması. Hatta nüfus 2110 yılında 50 milyon kişiye bile düşebilecek. Ancak Japonlar diğer ülkelerden ve özellikle de Çin’den göçmen almak istemiyorlar. Bunun yerine, Japon hükümeti, milyonlarca dolar harcayarak, gençler için “Konkatsu Partileri” düzenlemeye başladı. Bu partilerde bekâr erkek ve kadınlara bedava yiyecek, içecek sağlanıyor ve bu uygulamanın nüfus artışı sağlayacağı düşünülüyor.