Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Başkaları daha önce denemiş olsa da finansal başarıyı kalıtımsal statü ve güce dönüştüren ilk bankacılar Floransalı “Mediciler”di. Bunu, 14. yüzyılın sonlarında, önemli bir şeyi öğrenerek başardılar: “Finansta küçük olmak pek makbul değildir”. Bankalarını o güne kadarki herhangi bir finansal kurumdan daha büyük bir hale getirip, işlemleri çeşitlendirerek risklerini yaymanın bir yolunu buldular. Borçlandırma yanında, döviz ticareti de yaparak güçlerini pekiştirdiler. İtalyan bankacılık sistemi, takip eden yüzyıllarda en çok ticari başarı elde edecek olan Hollanda, İngiliz ve İsveçliler için bir model teşkil etti.

Haberin Devamı

Mediciler’in başarısının temel anahtarı ölçek değil, her konudaki çeşitlendirmedir. Önceki İtalyan bankaları iflas eden bir müşterisi nedeniyle kolayca batmanın eşiğine gelen, monolitik bir yapıdayken, Medici Bank her biri özel ve düzenli olarak gözden geçirilen kontratlara dayanan, birbiriyle ilişkili birden çok ortaklıktan müteşekkildi. Şube müdürleri sadece çalışan değil, kârdan pay alan küçük ortaklardı. Medici Bank’ın çok kârlı olmasını sağlayan, bu ademimerkeziyetçilikti.

Amsterdam örneği

Niall Ferguson’un “The Ascent of Money-Paranın Yükselişi” kitabına göre, finansta Mediciler’in gerçekleştirmeyi başardıkları dönüşümün en iyi temsili resmi, Botticelli’nin “Bilgelerin Hayranlığı” tablosudur. Dikkatle bakıldığında, üç bilgenin de birer Medici olduğu görülür: Bebek İsa’nın ayaklarını yıkayan yaşlı adam Büyük Cosimo’dur; onun aşağısında, biraz sağında iki oğlu yer alır, kırmızı kıyafetiyle Piero ve beyaz giyinmiş Giovanni. Resimde uçuk mavi kaftanı ile Lorenzo’yu ve kılıcına yaslanan Giuliano’yu görmek mümkündür. Resim, Bankacılar Locası tarafından aileye duyulan saygının bir ifadesi olarak yaptırılmıştır. Resmin, “Mediciler’e Hayranlık” olarak adlandırılması, daha doğru olur. Bir zamanlar lanetlenen bankacılar; artık, neredeyse ilahi bir vasfa sahipti.

Finansal yaratıcılığın bir sonraki belirleyici dalgası, modern merkez bankalarının öncülerinin ilk olarak görüldüğü Amsterdam, Londra ve Stockholm’de ortaya çıktı. 17. yüzyıl kendi yollarında hem kamusal hem de özel finansal işlevler üstlenen yeni kurumların kuruluşuna tanıklık etti. Amsterdam Kambiyo Bankası (Amsterdam Exchange Bank-Wisselbank), on dördü aşkın darphane ve sayısız farklı yabancı sikkenin bulunduğu Birleşik Hollanda Krallığı’nda, tedavülde olan birçok para biriminin tüccarlara pratikte yarattığı sorunları çözmek üzere 1609’da kuruldu. Tüccarlara standart bir para biriminde hesap açma imkânı veren Kambiyo Bankası, bugün sıradan gördüğümüz çek, hesaptan direkt ödeme ya da para transferi gibi kavramların öncülüğünü yapmıştır. Bu sayede, alışverişe konu olan tutarların, gerçek paraya dönmelerine gerek olmadan daha fazla ticari işlemin gerçekleşmesi sağlanmıştır.

Haberin Devamı

Bu sistemin kısıtlı yönü, Kambiyo Bankası’nın mevduatları ile altın ve kıymetli dövizlerden oluşan rezervleri arasında, yüzde 100’e yarın bir oranda karşılık bulunmasıydı. 1760’lara kadar bankanın mevduat tutarı 19 milyon florinin biraz altındayken, rezervleri 16 milyonun üzerindeydi. Bu nedenle, bütün mudiler bir sebeple, aynı anda hesaplarını paraya döndürmek isteseler bile, yeterli nakdi olan bankanın, neredeyse hepsinin isteğini yerine getirmesi mümkündü.

Haberin Devamı

Bu yapı bankayı, şüphesiz ki güvenilir kılıyordu ama aynı zamanda bugünün bankacılığının tamamlayıcı özelliklerinden biri olan, kredi yaratma konusunda engeller getiriyordu.