Nihayet bu hafta, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artırma kararı alması bekleniyor. Bu kararla birlikte, ekonomik durumu iyi olan ülkelere sermaye akımı başlayacak. Fed kararından en olumlu etkilenecek ülkenin Hindistan olacağı anlaşılıyor. Hindistan, bu yılın 3. çeyreğinde, yüzde 7.4 büyüme sağladı; cari açığını yüzde 1.3’e ve bütçe açığını yüzde 3.4’e indirdi.
Fed’in faiz kararından en kötü biçimde etkilenecek olan iki ülke, Brezilya ve Güney Afrika olacak. Brezilya ekonomisinde 3. çeyrek itibariyle yüzde 4.5 küçülme var. Fitch, Brezilya’nın notunu, “yatırım yapılabilir” seviyenin altına çekti. Gayri Safi Milli Hasıla’ya (GSMH) oran olarak bakıldığında, bu ülkede cari işlemler açığı, geçen yılki yüzde 4.4’ten, bu yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 3.9’e düşebildi. İhracatını büyük ölçüde Çin’e bağlamış olan Brezilya, Çin’deki bozulmadan en ciddi etkilenen ülke oldu. Parası da, dolara karşı ilk 9 ayda yüzde 27.2 devalüe edildi. Fed’in faiz artırım kararında, ABD’deki enflasyon belirleyici olacak. Piyasa, 50 baz puanlık bir artışı fiyatlıyor. Oysa, eldeki verilere göre, artışın 100 baz puan olması gerekiyor.
Türkiye’de durum nedir?
Türk ekonomisinde, büyüme, beklentilerin üzerinde gerçekleşirken, cari açık gerilemeyi sürdürüyor. Bu yılın üçüncü çeyreğinde yıllık bazda, yüzde 4 büyüme gerçekleştirebildik. 2015’in tamamı göz önüne alındığında, büyümede yüzde 3.7 seviyesinin yakalanacağı anlaşılıyor. Hane halkı tüketimindeki artış da 3. çeyrekte, yıllık bazda, yüzde 5.5’ten, yüzde 3.4’e geriledi. Kamu tüketiminde ise, seçim ekonomisi nedeniyle yüzde 7.8 artış oldu. Sanayi üretimimiz, ekim sonunda, beklentileri aşarak, yüzde 4.5 geldi. Böylece, yıllık artış, yüzde 2.8’den, yüzde 3.0 seviyesine yükselmiş oldu.
Cari açığımız, GSMH’ye oran olarak, bu yılın üçüncü çeyreği itibariyle, yüzde 5.4’e geriledi. Net ihracat ve stoklardaki artış, büyümeyi ve cari açığı olumlu yönde etkilemiş görünüyor. Ekim sonu itibariyle cari açık, 0.1 milyar dolar oldu. 12 aylık kümülatif Açık ise, 38.1 milyar dolar ile, son 5 yılın en düşük seviyesinde.
Reel sektörün borç yükü, GSMH’nin yüzde 56’sına ulaştı. Hem artışın hızı hem de borçlanmaların yabancı para veya yabancı paraya endeksli yapılması, riskimizi artırıyor. Reel sektörün borç yükündeki artışın GSMH’ye oranı bakımından, ülkemiz yüzde 22.1 oranıyla, bu konuda en riskli ülkeler arasında bulunuyor.
Enflasyon düşürülemiyor
Öte yandan, ülkemizde enflasyon düşürülemiyor ve enflasyonda artış baskıları sürüyor. Enflasyon, kasımda, aylık yüzde 0.7 ile, beklenti üzerinde gerçekleşirken; yıllık yüzde 8.1’e yükseldi. Yıllık enflasyonun yüzde 8.8’e yükseleceği anlaşılıyor.
Ülkemize doğrudan yabancı yatırımlarda da, zayıf bir seyir var. Portföy yatırımlarında ise, yavaş olsa da, toparlanma göze çarpıyor. Jeopolitik riskler ve dış siyasi gelişmeler, ekonominin seyrinde belirleyici olacak. Bu konudaki belirsizlik, bankalardaki döviz mevduatında da yükselmeye yol açıyor.
Merkez Bankamız duruşunun, enflasyona karşı sıkı, döviz fiyatında istikrarı sağlayıcı ve ekonomide istikrarı sürdürücü yönde olacağı anlaşılıyor.
2016’da, yurt içi faiz belirlenmesinde Merkez Bankası üzerinde hükümet baskısı olmazsa, enflasyon dinamiklerinin etkili olacağı tahmin edilebilir. Asgari ücretle ilgili gelişmeler, para politikasının aşağı yönlü esnekliğini yok etmiş durumda. Bu durumda, 2016 yılında, enflasyonda belirgin bir düşüş yaşanması, zor görünüyor.