Dünya borsaları uçuyor; İstanbul Borsası bakıyor. ABD, Avrupa ve Asya borsaları rekor üstüne rekor kırıyor; küresel endeksler son 6 yılın zirvesini zorluyor. ABD’de Dow Jones endeksi 16 bin seviyesini aşarak borsa yatırımcısına 5 yıl sonra yüzde 65 getiri sağladı. Japonya’da Nikkei endeksi son 8 yılın rekorunu kırdı. Buna rağmen, İstanbul BIST endeksi, bu yıl yüzde 3.1 zarar ettirdi. Görülen o ki, yabancılar artık İstanbul Borsası’na gelmekten çekiniyor.
Bu sonucun alınmasında, SPK’nın aldığı aşırı düzenleyici tedbirler, hükümetin bankaları hedef alan baskısı, Maliye Bakanlığı’nın siyasi olup olmadığı bir türlü anlaşılamayan vergi incelemeleri de var. Hükümetin büyük çabalarla diğer ülkelerle gerçekleştirmeyi başardığı iyi ilişkileri, her gün biraz daha bozan dış politikası ve bir türlü dizginlenemeyen cari açık, yabancı yatırımcıların kararlarını etkiliyor.
Cari açık kontrolden çıkıyor
Ekim sonu itibariyle açıklanan dış ticaret verileri, ithalatın 10 ayda 207.1 milyar dolara ulaştığını ortaya koydu. Aylık ithalat yüzde 3.7 artarken, aylık ihracat yüzde 8.2 azaldı. Aylık dış ticaret açığı yüzde 31.8 oranında arttı; 10 aylık dış ticaret açığı, 82.57 milyar dolara ulaştı.
Ekonomi yönetimi hâlâ durumun yönetilebilir olduğundan bahsederken Merkez Bankası hâlâ, döviz kurunu düşüreceğini iddia ediyor. Oysa, daha geçen hafta Merkez Bankamızın döviz satışı yaptığı günde bile, döviz fiyatı arttı. Altın ihracatı, yerini altın ithalatına bıraktı. Bütün dünya altından çıkarken, halkımız biraz da güvensizlik nedeniyle, altın alıyor.
Borç geri ödeyememe riski arttı
Bankalarımızın öz kaynak kârlılığı düşüyor. Ortalama “özkaynak rasyosu” yüzde 14’ten, yüzde 11’e düştü. Bu durum, kredilerin geri ödenememe riskini ve “spread”leri (ek risk faizleri) artırıyor. Geçen dönemlerde 1 milyar doların üstünde rahatlıkla borçlanabilen bankalar, önümüzdeki dönemde, ancak bunun yarısı kadar tutarlarda borç alabilecekler. Üstelik, borçlanma faizleri yüzde 7-9 aralığında olacak.
Bu gidişle, global krizin tüm maliyeti bizim gibi ekonomisini iyi idare edemeyen ülkelere yüklenmiş olacak. McKinsey Global’ın son raporuna göre, ABD ve Avrupa (euro) bölgesinde sürdürülmekte olan düşük faiz politikası şimdiye kadar, bizim gibi ülkelere 710 milyar doların üstünde yük getirdi. Sadece, ABD’den bu yükün 480 milyar doları geldi. Euro Bölgesi’nden gelen yük ise 150 milyar dolar civarında.
Bu gelişmelerin siyasi boyutunun da olduğunu düşünüyorum. Ekonomi yönetiminin bu konuyu da göz önünde tutarak değerlendirme yapması gerekiyor.