Tim Marshall, bir ay önce piyasaya çıkan kitabı Coğrafyanın Mahkumları’nda (Prisoners of Geograpy), coğrafyasının esiri olan ülkeleri ele almış. Bunlardan biri de Türkiye. Marshall, dünyadaki ekonomik ve siyasi olayların tümünü izah edebilen 10 harita ortaya koymuş. Bunlardan biri de Türkiye’yi içine alan harita. Biz zaten, coğrafyamızın çok önemli olduğunu biliyoruz ama gözden kaçırılmaması gereken diğer coğrafyalar da var.
ABD’nin neden işgal edilemeyeceği, Rusya’nın neden güçlü bir donanmaya sahip olması gerektiği, Rusya’nın Kırım dışındaki limanlarının yılın altı ayı buzlarla kaplanmasının ne anlama geldiği, coğrafyasının Çin’in geleceğini neden zora soktuğu, Tibet’in neden bağımsız bir ülke olamayacağı, neden Avrupa’nın tek birleşik bir devlet haline gelemeyeceği fiziksel gerçeklerle bu kitapta açıklanıyor.
Birinci harita Rusya
Putin, Gorbaçov’un Sovyetler Birliği’ni parçalama operasyonu için, “Asrın jeopolitik hatası” yorumunu yapmıştı. Şimdi, bu hatayı onarmaya çalışıyor. Rusya, toprak büyüklüğü bakımından ABD ve Çin’den iki misli, Hindistan’dan beş misli, İngiltere’den 25 misli büyük. Fakat, toplam nüfusu (Kırım hariç) sadece 144 milyon. Nüfus bakımından Nijerya ve Pakistan’dan küçük. Rusya, toprağının %75’i Asya’da olmasına rağmen, Asya’nın dev ülkesi değil. Nüfusunun sadece %22’si Asya’da yaşıyor. Sibirya, petrol, gaz, maden, orman zenginliğiyle ülkenin Avrupa bölgesini besliyor. Bu bölgeye sadece iki tren yolu ulaşımı var. Sibirya’nın güney komşularına ulaşım ise çok zayıf. Yine de Çinliler yavaş yavaş Sibirya’nın güneyine göç etmeye başladılar. Buralarda Çin kültürü yayılıyor. Kültür yayılımı, bir süre sonra işgali gündeme getirir.
Rusya, yıllar boyunca “sıcak sular”a ulaşma isteği duydu. Bunun için, Afganistan’ı işgal etmek istedi. Deli Petro “İstanbul’a ve Hindistan’a mümkün olduğu kadar yaklaşın” demişti. Rusya’nın Türklerle ve İran’la sürekli bir savaş hali içinde olmasının nedeni, “sıcak sular”a ulaşma isteğidir. Şu anda, Ukrayna’nın bir parçası olan, işgal altındaki Kırım, Rusya’nın “sıcak sular”daki tek limanıdır. Batılılar, Rusya’nın Ukrayna’yı bölge bölge işgal etmek zorunda olduğunu biliyorlardı. Bu nedenle, Ukrayna, NATO’ya alınmadı ve alınmayacak.
Montrö Anlaşması’na göre, Rus savaş gemileri limitli sayıda olmak üzere, İstanbul Boğazı’ndan geçiyorlar. Ancak, Rusya’nın Türkiye ve NATO ile bir savaş içinde olması halinde, Boğazlar kapatılabiliyor. Boğazlar, Rusya’nın Akdeniz’e, Hint Okyanusu’na ve Atlantik Okyanusu’na tek çıkış kapısı. Rusya, şimdi, hem Sivastopol’daki hem de Akdeniz’deki deniz gücünü artırıp, Suriye’de büyük bir üs kurmak istiyor. Böylece, Akdeniz’de ABD’nin Napoli’de yerleşik bulunan 6. Filo’suna rakip olabilmek ve dilediğinde okyanuslara ulaşabilmek istiyor. Ruslar, Kıbrıs açıklarında bulunan Akdeniz gazıyla da yakın olmak istiyorlar.
Putin, bir tarih öğrencisiydi. Bu yüzden, Moldova ve Transilvanya’nın önemini biliyor. Bu bölgelerdeki halk, büyük ölçüde Rus kültürüyle yoğrulmuş durumda. Bu nedenle, bu bölgelerin de gelecekte Rusya’ya katılması olasılığı var. Stalin’in Kırım’dan Tatarları sürüp bu bölgeye Rusları yerleştirme amacı da Kırım’ın kültür bakımından Ruslaştırılmasıydı.
Avrupa’nın tek seçeneği
Avrupa, bir zamanlar seçenek gibi sunulan LPG kullanımıyla enerji ihtiyacını karşılayamayacağını biliyor. ABD gazı ulaşıncaya kadar, Avrupa enerji ihtiyacını Rusya’dan karşılamak durumunda. Kuzey Kutbu’na yakın Kara Deniz’de(bizim Karadeniz değil) petrol bulundu. Ruslar, bunun da sahile taşınmasına çalışıyor. Ayrıca, 2018’de Ruslar Çin’e 38 milyar metreküp gaz satmaya başlayacak. Bunu sağlamak üzere 400 milyar dolarlık 30 yıllık bir anlaşma imzalandı.
Rusya’nın şu andaki en büyük problemi nüfusunun gittikçe azalması ve ortalama ölüm yaşının 65 olması.