Yaman Törüner

Yaman Törüner

yaman.toruner@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Alexander Fleming’in 1928’de ‘penisilin’i buluşu, hastalıkların önlenmesinde büyük bir çığır açtı. 1942’den itibaren, penisilin insanlarda kullanılmaya başlandı. Penisilin ve diğer antibiyotiklerin kullanılmaya başlanması, milyonlarca kişinin salgın hastalıklardan ölmesini engelledi. O zamana kadarki savaşlarda, salgın hastalıklardan ölenlerin sayısı, savaşta yitirilenlerden fazla idi.
Fleming, 1945’te kendi icadından korktu ve insanları antibiyotiklerin zararları ve bakterilerin antibiyotiklere direnmeye başlama olasılığı konusunda uyardı. Ama, onu pek dinleyen olmadı. 1946’dan itibaren, çiftlik hayvanlarının besinlerine antibiyotik katılmaya başlandı. Böylelikle, hayvanlar hem hastalıklardan daha iyi korunuyor hem de süratle kilo alıyorlardı.
1947’de antibiyotiklere direnç gösteren bakteriler konusunda ilk belirtiler ortaya çıktı ve 1958’de, bu konu kesinlik kazandı. 1964’te ilk kez, insan ve hayvanlarda, antibiyotiklere karşı dirençli bakteriler belirlendi.
1977’de, gelişmiş ülke otoriteleri, antibiyotik kullanımının azaltılması ve hayvan besinlerinde kullanılmaması konusunda uyarılar yapmaya başladı. Ancak, onları pek dinleyen olmadı. Çünkü, katkı maddeli gübre ve hayvan yemleri, az gelişmiş ülkelere kolayca satılıyor; iyi kârlar elde ediliyordu. Hatta, katkı maddeleri ve antibiyotikler sayesinde, çok süt veren ve çabuk kilo alan hayvan cinsleri türetilmişti.
1994 yılına gelindiğinde, dünyada yılda 40 milyon kilo civarında antibiyotik üretildiği hesaplanıyordu. 1997’de, ilk kez bir hasta, bakterilerin antibiyotiklere direnişi nedeniyle, hayatını kaybetti. Ancak 2003 yılında, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), çiftlik hayvanları besinlerinde antibiyotik kullanımının yasaklanmasını istedi.
2005 yılında, gelişmiş ülke sağlık örgütleri, belli antibiyotiklerin civciv üretiminde kullanılmasını yasaklamaya başladı. 2013 yılına gelindiğinde, sadece ABD’de, yılda 250.000 kişinin bakterilerin mevcut antibiyotiklere karşı direnişi nedeniyle hastalandığı ve bunlardan 14.000’inin hayatını kaybettiği hesaplanıyordu.

Kullanırken dikkat
Antibiyotikler virüslere değil, sadece bakterilere karşı etkili. Yani, üşütme, nezle ve birçok sinüs, kulak, boğaz hastalıklarında etkisi yok. Antibiyotiklerin ciddi yan etkileri olabiliyor. Bunlar arasında, alerji, yüz-boğaz şişmesi; nadir hallerde sinir tendonlarına zarar var. Antibiyotikler, zararlı bakterilerle birlikte, vücudu enfeksiyonlara karşı koruyan faydalıları da öldürüyor.
Antibiyotiklerin kutuları bitinceye kadar kullanılması şart değil. Bu konuda, doktora danışılmalı. Doktora danışılmadan, herhangi bir antibiyotik kullanılmamalı ve kullanılmayan antibiyotikler imha edilmeli. Bazı durumlarda, çok daha hafif antibiyotikler tedavide yeterli olabiliyor.
Antibiyotik kullanımı konusunda, doktorunuza baskı kurmayın. Küçük enfeksiyonları, antibiyotik kullanmadan atlatmaya bakın. Mümkünse, doktorunuzdan öncelikle kültür testi yaptırıp, sadece kullanmanız gereken antibiyotiğin yazılmasını isteyin.
Ellerinizi normal sabun ve su ile yıkayın. Anti-bakteri özellikli sabun ve temizleyicilerin, zamanla antibiyotiklere karşı direnecek bakteriler üreteceğini unutmayın.