Maliye Bakanı, TBMM’ye sevk edilen yeni vergi kanunu değişikliğini, kamuya açıkladı. “Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, birçok vergide artış getiriyor. Bunlar arasında, sadece finans kuruluşlarının Kurumlar Vergisi’nin iki puan artırılması, dağıtılmayan kurum kârlarına yüzde 1 oranında vergi stopajı uygulanması, Gelir Vergisi tarifesinin üçüncü dilimindeki gelirler için vergi oranın yüzde 27’den yüzde 30’a çıkarılması, Motorlu Taşıtlar Vergisi’nin yüzde 40 artırılması gibi vergi artışları var.
Ayrıca, bir çok konudaki istisna limitleri de düşürülüyor. Öte yandan, Merkez Bankası’ndan Denetim Kurulu’nun kaldırılması gibi, vergilerle ilgisiz konular da Tasarı’ya eklenmiş.
Maliye Bakanlığı’nın vergilerin artırılması ile ilgili olarak hazırladığı Kanun Tasarı’sını açıkladığı saatlerde, ABD’de yüzde 35 olan Kurumlar Vergisi’nin yüzde 20’ye indirilmeye hazırlanıldığı haberi geldi. İkisinin aynı anda duyurulması, ilginç bir tesadüftü.
Yersiz telaş...
Askeri harcamaların artması ve bütçe açığının yükseliyor olması, ek vergi düzenlemelerinin geleceğinin habercisiydi. Ancak, bu oranlarda ve biçimde bir değişiklik
Özer Uçuran Çiller’in “100 Yaşam Kesiti 1000 Aforizma” eserindeki aforizmalardan bir bölümünü de bugün aktarıyorum.
* Yaşam düşüncedir.
* İnsan düşüncedir, ne düşünüyorsa onu yaşar.
* Ne düşünüyorsanız onu yaşarsınız ve “O”sunuz.
* Güzel yaşam, güzel düşüncedir.
* Düşünme, tanrısal zihin tasarımıdır.
* Tanrısal Sistem, düşünme ve düşünce kavramları üzerine yapılandırılmıştır.
* Fiziksel beyin düşünce üretmez, düşünceyi üreten ruhsal beynimizdir.
Aforizmalar bir başka deyişle özdeyişler, derin anlam içeren kısa veya öz olan anlatımlardır. Özer Uçuran Çiller, ‘100 Yaşam Kesiti 1000 Aforizma’ kitabında büyük çoğunluğu kendisine ait olan aforizmalara yer vermiş. Aforizmalar, okuyana özlü güzel sözlerle yol gösteren duygu ve yaşam ilkeleridir. Nietzche’nin dediği gibi başkalarının bir kitapta anlattığı şeyi on cümlede anlatabilmektir. Gönül zenginliği ve duygularla beslenen davranışları içinde barındıran, özlü güzel sözlerden kaynaklanan aforizma eski dilde ‘kelemkibar’ olarak anılırdı.
Kitaptaki bazı aforizmalar
Başkalarının menfaatini düşünmek, saflık veya aptallık değil aksine erdemli bir duruştur.
Affetmek, öç almaktan daha büyük bir güç ve cesarettir.
Ahde vefa yapılan bir iyiliğe karşı bağlayıcı olarak hissedilen karşılık verme ihtiyacıdır. Tarihi Vefa Bozacısı’nın sahibi vefat ettiğinde varisler arasında çıkan anlaşmazlıklar Vefa’ya yapılan vefasızlıktır.
Çocuklarımız, çoğunlukla ahde vefanın ne anlama geldiğinden bihaberdir.
Zeka akıldan üstündür çünkü içinde akıl da vardır.
Bio-Enformasyonel tıp
Dünkü yazımda, Kuzey Kore’nin nükleer güce sahip olmasının nedenlerinden, finansmandan ve ABD’nin bu konudaki yanlış politikalarından bahsetmiştim. Öte yandan, sorunu çözebilecek tek gücün ABD olduğu da kabul ediliyor.
Kuzey Kore’nin nükleer güce sahip olmasının getirdiği menfaatlerin en büyüğü Çin tarafından sağlanıyor. 2006 yılında 1.7 milyar dolar olan Çin-Kuzey Kore ticaret hacmi, 2015 yılında 7.8 milyar dolara ulaştı. Çin’in Kuzey Kore’ye verdiği desteğin bir sebebi de, Kuzey Kore’de 6-10 trilyon dolara ulaşabileceği hesaplanan doğal kaynak ve madenlerin mevcudiyeti. Nükleer güce sahip olan Kuzey Kore, Çin’in tüm dış politika hayallerinin gerçekleşmesinde kullanılıyor.
Kim kime silah veriyor?
Çin, Rusya ve Pakistan, Kuzey Kore’ye silah satıyor veya veriyor. Bu silahların bir bölümü, Kuzey Kore aracılığıyla Suriye ve İran’a gidiyor. Bu karmaşık resim, İran ile Kuzey Kore’nin nükleer silah konusunda birbirlerini desteklediklerini gösteriyor.
ABD’nin Kuzey Kore’ye saldırması durumunda, Kuzey Kore, öncelikle Güney Kore’ye saldırıda bulunacak. Bu saldırının nükleer bir saldırı olup olmayacağı bilinmiyor. Böyle bir saldırı durumunda, Çin’in doğrudan Kuzey Kore’yi desteklemesi ve Kuzey
Bizden epeyce uzak bir sorun gibi görülse de, Kuzey Kore’nin atom ve hidrojen bombası denemeleri bizi de ilgilendiriyor. Çünkü, Kuzey Kore füzelerinin menzili İstanbul’a ve Balkanlar’a kadar ulaşıyor.
ABD medyasının bugünlerdeki tek konusu, Kuzey Kore sorunu. Bu konuda, ABD Hükümeti, savaş dahil tüm alternatifleri incelediğini söylese de, henüz kesin bir plan belli değil.
Kuzey Kore’nin füzeleri Pasifik Okyanusu’ndaki ABD’ye bağlı adaları ve ABD’nin Batı kıyılarını vurabilecek güçte. Üç gün önceki Kuzey Kore füze denemesinde, Japon halkı sığınaklara taşındı.
ABD Hükümeti şimdiye kadar dört tedbir aldı. Japonya ve Güney Kore’ye istedikleri kadar silah satabileceğini açıkladı. Milliyetçi Çin’i dışlama pahasına, Kıta Çin’i ile iyi ilişkilere girmeye çalıştı. Kuzey Kore yakınlarına uçak gemileri gönderdi. Güney Kore ile ortak askeri tatbikat yaptı.
Ayrıca bugünlerde, Kuzey Kore füzelerini havada vurabilecek yeni silahlar geliştiriliyor. Öte yandan, Kuzey Kore füze rampalarının nasıl vurulabileceği tartışılıyor. Çünkü, rampaların bir bölümünün yerlerinin gizli olduğu anlaşılıyor. ABD, Kuzey Kore’deki derin devletin sırlarını da çözebilmiş değil. Bu konuda, CIA’in sıkı bir çalışma yürüttüğü
Bizimki dâhil tüm dünya merkez bankalarına büyük şükran borçluyuz. Çok ağır bir finansal krizin ortasında sergiledikleri cesur ve yenilikçi eylemler, dünyanın yıllar sürecek, hem bizim hem de çocuklarımızın kuşağına müthiş zararlar verecek bir çöküşten kurtulmasına yardım etti. Bu süreçte, önceki hatalarını kısmen telafi edip, affettirdiler.
Dünya ülkelerindeki politikacıların neredeyse hepsi başarısız olurken, merkez bankaları, özel sektörün yaralarını sarıp iyileştirdiler; siyasal sistemle birlikte hareket edip, ülkelerinin ekonomi yönetimine zaman kazandırdılar. Ekonomilerdeki politika çözümleri ve müdahalelerin neredeyse tamamı, ülkelerin merkez bankalarından geldi.
Bol likidite...
En büyük kaygımız, merkez bankalarının bilançolarındaki büyümenin ve muazzam boyutta likidite enjeksiyonlarının körüklediği bir enflasyon döneminin yaklaşmasıydı. Merkez bankalarının, satın almış oldukları büyük çaplı menkul kıymet varlıklarını zamansız boşaltarak, piyasaların işleyişini bozacaklarından korkmuştuk. Korkularımız gerçekleşmedi. Gerçekleşeceğini de beklemiyoruz.
Normalde, ihtiyacınız olmadığı zaman likidite boldur; en fazla ihtiyaç duyduğunuz anda likidite yok olur. İşte, bu krizde, merkez
2009 - 2010 yılları arasında Başkan Obama’nın özel kalem müdürü olarak görev yapan Rahm Emanuel, “Ciddi bir krizi asla boşa harcamayın!” demişti. Türkiye’nin 2002 - 2012 yılları arasındaki başarısı, dünya krizini değerlendirmek sayesinde gerçekleşti. Yapılan tek hata, imalat yerine inşaat sektörüne yatırım yapmak oldu.
Charles Darwin, “Kör noktaları görmek ve önyargıları aşmak önemlidir. Hayatta kalan türler, en güçlü ya da en zeki olanlar değildir. Değişime en iyi uyum sağlayanlardır!” diyordu.
Demek ki, krizlerin getirdiği fırsatlardan yararlanırken, değişimi takip edip, dünyanın gideceği yeri kestirmek ve yapmamız gerekenin en doğrusunu yapmak gerekiyor. Bunu yapamadığımız için, hep pistteyiz ama bir türlü havalanamıyoruz. Havalanmak için, her konuda çeşitliliği arttırmamız gerekiyor. İşte, biz bunu başaramadık.
Stephen R. Covey, “Güç, farklılıklardan kaynaklanır; benzerliklerden değil!” demişti. Scott Page’e göre kapsayıcılığı ve çeşitliliği etkin bir şekilde uygulamak, sadece bireysel bazda karar verme yeteneğini artırmakla kalmıyor. Çeşitlilik arz eden araçlara sahip bireylerden oluşan topluluklar, sorun çözümü ve öngörü gerektiren işlemlerde yüksek yetenekli bireylere göre
Dünkü yazımda, Mohamed A. El-Erian’ın “Şehirdeki Tek Oyun (The Only Game in Town)” isimli kitabında yer alan, merkez bankalarının karşılaştığı büyük zorluklardan bahsetmiştim. Bugün, merkez bankalarının etkinlik sağlama adına diğer merkez bankalarıyla olan ilişkilerine değineceğim.
İsviçre’nin Basel kentinde, tren garının tam karşısındaki yuvarlak binada, “Merkez Bankalarının Merkez Bankası” olarak bilinen Bank for International Settlements (BIS) yer alır. Kameralardan ve basının tantanasından uzak bir ortamda gerçekleştirilen BIS toplantılarının oldukça içten görüş alışverişleri sağladığı söylenir. Toplantılar son yıllarda sistem açısından önemli daha geniş bir ülke grubunun katılımıyla gerçekleştirilmektedir.
Derin dünya devleti
Bazı komplo teorilerinde bahsedilen “Derin Dünya Devleti” sanki burada çalışıyor gibidir. Burada, merkez bankacılar birbirlerini yakından ve aile derecesinde tanır ve fikirlerini paylaşırlar. Ayrıca, bu ilişkiler kriz dönemlerinde kritik önem taşıyan, acil kurumsal telefon görüşmelerini de büyük ölçüde kolaylaştırır.
BIS toplantılarını, politikalar bağlamında samimi ve etkin görüş alışverişi sağlayan, en iyi buluşma ortamı olarak görmeyen ve övmeyen tek bir