Cumhuriyetin ilk basın davaları

30 Ekim 2017

Cumhuriyet tarihimizin ilk basın davası, 15 Aralık 1923’de, Emir Ali ile Ağa Han’ın mektubunu yayımlayan gazetecilerin yargılanması idi. İstiklal Mahkemesi Heyeti, tutukluları, Hıyanet-i Vataniye Kanunu’na muhalefetle suçluyordu. Olayların nedeni, İsmet Paşa’ya Londra’dan gönderilen mektubun, Tanin Gazetesi’nin 5 Aralık 1923 tarihli nüshasında “Hilâfet Mes’elesine Dair”; ertesi günkü Tevhid-i Efkâr Gazetesi’nde ise “Hilâfet Mes’elesi Hakkında Hint Müslümanların Fikri” başlıklarıyla yayınlamasıydı.

Halifeliğin korunmasını talep eden bu mektupların İsmet Paşa’nın eline geçmeden gazetelerde yayımlanması, Ankara’da bir komplo ile karşılaşıldığı endişesini doğurdu ve 8 Aralık’ta Meclis, İstanbul’da bir İstiklâl Mahkemesi kurulmasına karar verdi. Mahkeme gazetelerin başyazar ve sorumlu müdürleri Hüseyin Cahit (Yalçın), Velid Ebüzziya, Ahmet Cevdet, Ömer İzzettin ve Hayri Muhittin beylerin tutuklanmasına karar verdi. Ayrıca, Baro Başkanı Lütfi Fikri Bey, hilâfetle ilgili yazısı nedeniyle tevkif edildi.

Yargıç kararı

Yargıç önüne çıkarılan Hüseyin Cahit, Velid Ebüzziya, Ahmet Cevdet, Ömer İzzettin ve Hayri Muhittin beyler yaptıkları savunmada, mektubun yayımlanmasının bir gazetecilik görevi

Yazının Devamı

Gerçeği çarpıtmak

24 Ekim 2017

Biz Batı’yı demokratik, inanılır ve tarafsız bilir, sık sık onları örnek verir ve hatta imrenirdik. Son yıllarda Batı’nın ve özellikle de Kıta Avrupa’sında yer alan devletlerin yaptığı ayrımcılık ve gerçeği çarpıtma girişimleri bizi Batı’dan soğuttu, onların tarafsızlığına olan güvenimiz sarsıldı.

İsviçre ve Fransa’da “Ermeni soykırımı olmadığından bahsetmek” bile yasaklandı. Düşündüğünü söyleme, ifade ve basın özgürlüğü bu ülkelerde rafa kaldırıldı. Bu ülkeler bir taraftan da Hz. Muhammed’i eleştiri sınırları dışında küçük düşürmeyi, ifade ve basın özgürlüğü saydılar. Danimarka, Belçika, Hollanda, Avusturya da onlara katıldı. Bu gelişmeler, İslam-Hıristiyan medeniyetler çatışmasını gündeme getirdi.

Bu devletler içinde, demokrasi, insan hakları, piyasa ekonomisi, açıklık ve tarafsızlık uygulamalarıyla öne çıkan İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hâlâ güvenilirliklerini koruyor. Ancak, ABD’nin başlattığı son vize krizi anlaşılabilir gibi değil.

Kişi, grup değil, herkes

Batı’da artık garip düşünce biçimleri yeşeriyor. Bunlardan bazılarını aşağıda sıralıyorum.

“Bütün teröristler Müslümanlardan çıkıyor. Öyleyse, her Müslüman potansiyel teröristtir.” Oysa teröristin ne dini ne

Yazının Devamı

N’oldu bize?

23 Ekim 2017

Güngör Uras, ‘Sanayile-şecektik Büyüyecektik N’oldu Bize?’ isimli kitabında Ak Parti iktidarının gelmesine de yol açan gelişmeleri şöyle anlatıyor:

“Kemal Derviş uzun süren pazarlıklar sonucu Bülent Ecevit’le görüşüp görevi kabul ettikten sonra IMF ve Dünya Bankası’yla temas etmek üzere ABD’ye uçtu. ABD’den Türkiye’ye mesaj gönderdi. IMF’den destek alınabilmesi için on beş gün içinde on beş yasanın çıkarılması gerektiğini belirtti. Bu mesaj önce tepki çekti. Fakat sonunda çaresizlikten koalisyon hükümeti yasaların on beş günde çıkarılacağı konusunda söz verdi.

Derviş on beş ay süresince bu ülkede IMF’nin dediklerini uygulattı. Herhangi bir engel çıktığında siyasi şantaj veya özel ziyaretlerindeki “tehdit ve uyarılarla” düğümü çözdü. IMF ne isterse oldu:

1. IMF talimatı doğrultusunda 21 bankanın defteri dürüldü. Bunların çoğu on yılda, yirmi yılda kurulup palazlanamayacak kadar önemli bankalardı.

2. Üretim durdu. Ülke fakirleşti. Milli gelir 200 milyar dolardan 150 milyar dolara geriledi.

3. 15 bin fabrika, 400 bin KOBİ kapandı.

4. 15 ayda 9 lira olan dolar 15,50 liraya çıktı.

5. 42 milyar dolar olduğu için çevrilemez endişesiyle istikrar programı başlatılan iç borç stoku 92 milyar dolara

Yazının Devamı

Ekonomide olumlu gelişmeler

17 Ekim 2017

Gelişmiş ülkeler ekonomi-lerinde, kriz sonrası normalleşme, destekleyici para politikaları eşliğinde devam ediyor. Gelişmiş ülkelerdeki enflasyon baskısı son dönemde toparlanmaya başladı. Akbank, Bloomberg, FT ve Goldman Sachs kaynaklı aşağıdaki grafikler, gelişmiş ülkelerdeki enflasyon ve ücret seviyelerini gösteriyor. Gelişmiş ülke merkez bankaları, yıllık enflasyonu % 2 seviyelerine yükseltmek istiyorlar. Şimdiye kadar, sadece İngiltere bu hedefi tutturabildi. Amerikan Merkez Bankası FED, faiz yükselterek bu seviyeyi yakalamak istiyor. Aksi takdirde, daha önce piyasaya verdiği parayı geri almakta zorlanabilecek.

Öte yandan, ücret artışlarındaki düşük seyir, enflasyonda kalıcı toparlanmanın ancak orta vadede gerçekleşebileceğini gösteriyor. Aşağıdaki grafik, gelişmiş ülkelerdeki ücret artışlarını gösteriyor.

Ülkemizde yüksek büyüme

Yurt içinde büyüme yüksek seyrediyor. IMF de bu yüksek seyri onayladı ve büyüme beklentilerini artırdı. Ancak, özel yatırımlardaki zayıf seyir sürüyor. Akbank ve TÜİK kaynaklı aşağıdaki tablolar, yatırımların ve ihracatın arttığını, özel tüketimin yavaşladığını gösteriyor. Birinci tablo, büyümedeki yıllık değişimi gösterirken; ikinci tablo, çeşitli

Yazının Devamı

POLİMER

16 Ekim 2017

Plastik filmler, paketler, naylon ürünleri, ayakkabı tabanları, askılar, yapıştırıcılar, oyuncaklar gibi ürünlerin çoğu polimer bazlı karışımlardan üretiliyor. Yün ve ipek gibi doğal polimer ürünleri yüzyıllardan beri kullanılıyor olmakla birlikte; sentetik plastik bazlı polimerler, günlük hayatımıza çok geniş bir ürün yelpazesi ile girmiş durumda.

Polimerler, monomer denilen küçük moleküllerin polimerizasyonu ile elde ediliyor. Güçlü ve elastik yapısı ile polimerler, camdan, sentetik kristale kadar her türlü ürünün temel taşını oluşturuyor.

Petro - kimya ürünleri ve polimerlerin kendileri ve hammaddeleri halen ülkemize ithal yoluyla gelebiliyor. Ülkemizde petro - kimya tesisi kurulması ile ilgili girişimler, yabancılar tarafından çeşitli biçimde engellendi. Bu konudaki girişimlerden birisini de, bu yazıda adı geçen Bayegan Şirketler Topluluğu yapmıştı. Bayegan CEO’su Rüya Bayegan halen, Orta Doğu’nun en etkili 10 kişisi arasında sayılıyor.

Polimer sempozyumu

Bayegan’ın düzenlediği geniş kapsamlı ilk Polimer Sempozyumu, sektörün önde gelen yerli yabancı büyük isimlerini bir araya getirdi. Sempozyumda, polimerin Türkiye için stratejik önemi vurgulandı.

Türkiye’nin çeşitli yerlerinden

Yazının Devamı

Türkiye’ye fon akımları

10 Ekim 2017

Dünkü yazımda, dünya piyasalarındaki düzelme eğilimini incelemiş, gelişmekte olan ülkelere fon akımlarının artmaya başladığını vurgulamış ve dalgalanmaların küresel ölçüde azaldığından bahsetmiştim.

Küresel piyasalardaki düzelme eğilimi, ülkemize olan fon akımlarındaki artışı da tetikliyor. Akbank, TCMB ve IIF kaynaklı aşağıdaki grafik, hisse senedi ve devlet tahvili (DIBS) cinsinden ülkemize olan, fon akımını milyar dolar bazında gösteriyor.

2015 yılında 10.1 milyar dolar çıkış gösteren ülkemize fon akımı, 2016’da 1.6 milyar dolar pozitif bir artışa yerini bıraktı. Ülkemize fon akımları Mayıs 2013’ten beri zayıflamış bulunuyordu. Yılbaşından bugüne kadar ise 8.4 milyar dolar seviyesinde bir yabancı fon girişiyle karşılaştık. Bu giriş, İstanbul Borsası endeksini de yükseltti.

ABD’deki Trump politikalarının belirsizliği, Kuzey Kore’nin nükleer silah denemeleri, Katalonya’nın bağımsızlık planı ve Ortadoğu’daki savaş durumu gibi politik belirsizliklere rağmen, ülkemize ve gelişmekte olan ülkelere fon akımlarının güçlü olacağı anlaşılıyor.

Faiz farkı

Gelişmekte olan ülkelerin faiz oranları ile gelişmiş ülkelerdeki faiz oranları farkı, gelişmekte olan ülkeler fon akımının miktarını

Yazının Devamı

PİYASALAR

9 Ekim 2017

Küresel piyasalar tarihi zirvelerini yapmış durumda. Üstelik, piyasa dalgalanmaları (volatilite) gittikçe azalıyor. Bu görünüm, gelişmiş ülke borsalarının doyum noktasına ulaştığını ve paranın gittikçe artan biçimde gelişmekte olan ülke borsalarına kayacağını gösteriyor.

Akbank ve Bloomberg kaynaklı aşağıdaki grafiklerden ilki, 2009 yılı sonundan itibaren, ABD (S&P 500), gelişmiş ülkeler (MSCI G) ve gelişmekte olan ülkeler (MSCI GOÜ) borsalarındaki ortalama performansı gösteriyor. Normalde, gelişmekte olan ülke borsalarının daha iyi performans göstermesi beklenirdi. Ancak, gelişmiş ülkeler, global ekonomik düzelmeyi sağlamadan önce, kendi durumlarını düzeltmeyi yeğlediler.

Dalgalanma azalıyor

Çeşitli dalgalanma endekslerini gördüğümüz aşağıdaki grafikte, gri ile taranmış bozulma dönemlerini, düzelmelerin takip ettiğini ve düzelmenin gittikçe arttığını gözlemliyoruz.

Global kriz, piyasa hassasiyetini ve dalgalanmaların boyutunu artırmış idi. Şimdi, düzelme yolundayız. Piyasalardaki eğilimlerin önemli bir göstergesi olan S&P fiyat/kazanç oranları da “21.5” gibi yüksek seviyelerde. S&P fiyat/kazanç oranının 7 yıllık ortalaması, “17” idi.

Fon akımı yükseliyor

Yazının Devamı

ORTA VADELİ PROGRAM VE YENİ VERGİLER

3 Ekim 2017

2018-2020 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program’da en çok dikkati çeken nokta, bütçe açıklarının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 2’yi geçmemesinin hedeflenmesi oldu. Bu hedefin gerçekleştirilebilmesi için, vergi gelirlerinin artırılmasının kaçınılmaz olduğu anlaşılıyor. Bir taraftan büyümenin yüzde 5.5 olarak saptanması, diğer taraftan enflasyonun yüzde 5’lere düşürülme hedefi ile dolar kurunun değişmeyeceği beklentisi, Merkez Bankası’nın sıkı bir para politikası gütme zorunluluğunu ortaya koyuyor. Yani, büyüme para basmadan ve vergiler artırılarak sağlanacak. Ayrıca, Kredi Garanti Fonu benzeri şok tedbirlerin de gündeme getirilebileceği anlaşılıyor. Maliye Bakanı da alınan vergi artırıcı tedbirlerin enflasyona etki yapmayacağını açıkladı.

Küresel ekonomideki olumlu seyir ve toparlanma, Türkiye ekonomisi için de fırsat olacak. Yüksek katma değerli üretimin yaygınlaştırılması için araştırma ve geliştirme programlarına önem verilecek. Bütçe açığının sınırlandırılası ve cari açığın yönetilebilir düzeyde tutulması sayesinde, ekonomik istikrar sürdürülebilir noktaya getirilmeye çalışılacak. Hedeflerin tutulmasındaki tek riskin, savunma harcamalarındaki belirsizlik olacağı

Yazının Devamı