Alışveriş bağımlılığı ihtiyacı olmadığı halde sürekli birşeyler satın alma isteği ve bu alışkanlığı kontrol edememe durumudur. Günümüzde tüketim kültürünün gelişmesiyle gün geçtikçe bağımlı sayısı artmaktadır.
Birey alışveriş yaparak rahatlar, mutlu ve güçlü hisseder. Aşırı alışveriş yapma arzusu para harcamayla ilgili yoğun bir zihinsel meşguliyet vardır. Bu sorunu olan bireyler sürekli alışveriş yapma ihtiyacı duyar. Alışveriş yaparken keyif alır ama sonrasında mutluluğun yerini suçluluk, pişmanlık, kızgınlık ve utanç, duyguları alır.
Alışveriş bağımlılığı, bireyin kendini depresyonda, kaygılı, öfkeli, üzgün ve yalnız hissettiğinde gün geçtikçe artar.
Bu kişiler paralarını düşünmeden harcadıkları için ekonomik sıkıntıya düşebilirler. Paketler evde dururken tekrar alışverişe çıkabilir. Bazen hiçbir zaman giymeyeceği bir ayakkabıyı yalnızca dolabına koymak için satın alır. Bazıları da alışveriş paketlerini gördükçe rahatlar. Çevresindeki insanlarla, çatışmaları önlemek ve eleştirilmemek için aldıklarını saklarlar yada fiyatını düşük söylerler.
Alışveriş bağımlısı birey arkadaşlarıyla zaman geçirmek veya diğer sosyal aktivitelerle uğraşmak yerine alışverişi tercih eder.
Kapalı yerde kalma korkusuna klostrofobi adı verilir. Klostrofobi yaşayan bireyler kapalı alanlarda kaygı ve korku duygusu hissederler.
Kapalı alanda kalındığında sağlıklı bir kişi, yardım gelene kadar bir süre bu ortamda durabilirken, klostrofobisi olan kişi buna kısa bir süre bile katlanamaz. Boğulma, panik, çarpıntı, terleme, bayılma hissi, baş dönmesi, ellerde ve ayaklarda kilitlenme, nefes alamama hissine kapılır.
Kapalı alanda, duvarların üstüne geldiğini, sıkışıp kaldığını hissedebilir. Hemen dışarı çıkmak ister. Yardımı bekleyemeden oradan çıkmanın yollarını arar.
Bu kişiler; asansör, toplu taşıma araçları, sinema, sınıf, dar alanlar gibi yerlerde rahatsızlık hissedebilirler. Bu bireyler daha çok, çıkışa yakın yerleri seçerler. Genellikle yanlarında birilerini götürürler. Güvenlik için yanlarında su, nefes açıcı, mendil vs. taşırlar.
Birey kapalı alanlara giremiyorsa, ofise gidemiyorsa, arkadaşlarıyla buluşamıyorsa yaşam kalitesi de düşer. Bu sorunu ertelerse ileride panik bozukluk, depresyon sorunlarını yaşayabilir.
Klostrofobi, bireyin çocukluğundan ya da sonraki dönemlerinden getirilen bir korkunun, sonradan zamanla tekrar ortaya çıkabileceği gibi acı bir olay karşısında
Topluluk önünde konuşma korkusu ve çözüm yöntemi
Topluluk önünde konuşma korkusu en yaygın kaygı türlerindendir. Topluluk önünde konuşurken çoğu insan heyecanlanır, uykuları kaçar.
Diğer insanların karşısında konuşmak zorunda olmak düşüncesi heyecan oluşturur. Birçok birey için topluluk önünde konuşmak korkulu bir rüyadır. Konuşma yapmamak için çeşitli bahaneler bulurlar.
Bu bireylerde, topluluk önünde konuşurken eller soğur ve titrer, kalp atışı hızlanır, ağız kurur, bacaklar titrer, ses değişir ve titrer, nefes alamayacak gibi hissedilir. Kişi konuşmasını yaparak, ortamdan bir an önce kurtulmayı düşünür.
Birey, anlatacaklarını unutmaktan, hoşlanılmamaktan, hata yapmaktan, rezil olmaktan, küçük düşürülmekten, gülünç hale düşmekten, dil sürçmesinden korkar.
Başkaları kadar iyi anlatamayacağı, anlatmak istediğinin anlaşılmayacağı, yaptığı konuşmanın beğenilmeyeceği, dinleyenlerin sıkılacakları, etkili anlatamayacağı kaygılarını taşır.
Bireylerin çoğu, bu düşüncelerin etkisiyle topluluk önünde mükemmel olmak için uğraşır. Konuşmalarının ve görünüşlerinin kusursuz olmasını isterler. Mükemmeliyetçi davranış, konuşma yapan bireyi başka bir hale dönüştürür.
Nefret etme ne olur…
Nefret, bir kimsenin kötülüğünü, mutsuzluğunu istemeye yönelik o kişiye duyulan olumsuz duygudur. Birey kendini rahatsız eden, özgürlüğünü kısıtlayan, aşağılayan, haksızlığa uğratan insanlardan nefret eder. Kendisi gibi olmayana tahammül edemediği kişilerden de nefret edebilir. Birey geçmişinde sıkıntı yaşatan insanları hatırlatabileceği için daha önce tanımadığı kişilerden de nefret edebilir. Karşısındaki bireyin de ondan nefret etmesini ister.
Kişi, çocukluğunda kendisini ifade etmesi, doğal davranması, duygularını yaşaması engellendiğinde, ihtiyaçları karşılanmadığında hayata nefret dolu yaklaşabilir.
Anne-baba, çocukları beklentilerini yerine getirmediği ve istediği özelliklerle sahip olmadığı için onları olduğu gibi kabullenemeyerek nefret edebilir.Yada tam tersi, çocuklar ailelerinden nefret edebilirler.
Kişiye duyulan nefret duygusu haklı olsa da, nefret eden kişide yük oluşturur ve rahatsız hissettirir. Nefret, kişinin yaşamda harekete geçmesini engeller.
Bireyin içinde nefret duygusu olduğu zaman kendini ve diğer insanları sevemez hale gelir. Zaman geçtikçe sıkıntıyı daha çok ve derin yaşamaya başlar. Birey birisinden nefret ettiğinde,
Panik atak ve çözüm yöntemi
Panik atak; ani olarak ortaya çıkan endişe, kaygı, yoğun korku ya da rahatsızlık duyma dönemidir. Genellikle 20-30 dakika sürer, nadir olarak 1 saatten uzun sürer.
Yineleyen beklenmedik panik atakları da panik bozukluğunu oluşturur.
Panik atak sırasında çarpıntı, kalbin küt küt atması ya da kalp hızının artması, terleme, titreme ya da sarsılma, soluğun daraldığı ya da boğuluyor gibi olma duyumu, soluğun tıkandığı duyumu, göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma, bulantı ya da karın ağrısı, baş dönmesi, ayakta duramama, sersemlik ya da bayılacak gibi olma duyumu, titreme, üşüme, ürperme ya da ateş basması duyumu, uyuşmalar, gerçek dışılık ya da kendine yabancılaşma, denetimini yitirme ya da çıldırma korkusu, ölüm korkusu belirtilerinden dördü ya da daha fazlası ortaya çıkar.
Atak sırasında konuşmakta zorluk çekilebilir.
Panik atak, bireyin kaygılarını ve ölüm korkusunu arttırdığı için, kalplerinde, beyinlerinde ya da bedenlerinin başka yerinde sorun olduğunu düşünebilirler.
Bedensel duyumlarına yönelirler. Yoğun korku içinde olan birey, rahatlayabilmek için ortamdan kaçmak ve uzaklaşmak ister, hastaneye gidebilir. Kontrol edilerek hiçbir
Agorafobi (alan korkusu) ve çözüm yöntemi
Bireyin kendini güvende hissettiği ortamlar dışında bulunması ile gelişen bir kaygı sorunudur. Birey kendini dış dünyadan soyutlamaya meyillidir. Günümüzde en sık rastlanan korkulardan biridir.
Toplu taşıma araçlarını kullanma, açık alanlarda bulunma, kapalı alanlarda bulunma, sırada bekleme, kalabalıkta bulunma ya da tek başına evin dışında olma gibi durumlarda kaygı yaşarlar.
Kaçma eğiliminde oldukları yerlerden bazıları; otoparklar, alışveriş merkezleri, köprüler, mağazalar, tiyatrolar, sinemalar, spor salonları, tüneller, asansörler, uçaklar, otobüsler vs. dir.
Panik benzeri belirtilerin veya yetersiz hissettiren, utandıran diğer bazı belirtilerin ortaya çıkması durumunda, kaçmanın zor olabileceği veya yardım gelmeyebileceği düşüncesi oluşur ve birey bu gibi durumlardan korkar. Bu durumlar, neredeyse her zaman korku ya da kaygıya yol açar ve bu durumlardan çoğu zaman kaçınılır. Kaçmanın zor olduğu durumlarda endişe yoğunluğu olur. Bu durumlarda eşlik edecek birine ihtiyaç duyulur. Yanında birileri olduğunda, yaşadığı endişeyle daha kolay baş edebilir.
İşle ilgili alanlarda ya da önemli diğer alanlarda işlevsellikte düşmeye neden olur.
Biriktirme hastalığı
Biriktirme sorunu; eşyaların değeri ne olursa olsun, bireyin bunları elden çıkarma konusunda sürekli olarak güçlük çektiği bir durumdur. Eşyalar kullanılmayan, bozuk, tehlikeli veya sağlıksız olsa bile atılamaz ve aşırı derecede biriktirilir. Kişi, eşyaların gelecekte işine yarayacağına inanır. Ne zaman ne lazım olacak diye kestiremediği için her şeyi saklar. Evi, arabası eski eşyalarla dolu olur. Evi; giysiler, makyaj malzemeleri, gazeteler, dergiler, faturalar, not alınmış kağıtlar ve kaplarla doludur.
Satın almak ya da küçük hediyeler gibi ücretsiz eşyaları toplama konusunda fazla enerji harcar.
Birey, saklama davranışından vazgeçemez, elinde değildir. Kullanmayacağını bildiği şeyleri toplamaktan da kendini alamaz. Atılmasına da izin vermez. Çalışmayan ev aletlerini de saklar. Evi uygun bir yaşam alanı olamayacak kadar çok dağınıktır.
Bu sorunda, bireyin kendisinin ya da yakınlarının, günlük yaşamını ne kadar zorlaştırdığı ve ne kadar rahatsız ettiği önemlidir. Eğer bu sorun, bireyin kendinin ve çevresindekilerin günlük yaşamını engelliyorsa ya da rahatsız ediyorsa bir sorundur ve çözülmesi gerekir.
Sorun çocuklukta başlasa da yetişkinlik