Başkalarına Güvenmekten Korkmak

23 Temmuz 2019

İlişkilerde en önemli duygulardan biri güven duygusudur.

Arkadaşlıklar ya da duygusal ilişkiler, bireylerin birbirine güvenmesi sayesinde oluşur. Güven duygusu bu yüzden ilişkilerde önemli yer tutar.

Bireyin başkalarına güvenmekten korkması, ikili ilişkilerinin bitmesine, sosyal ilişkilerinin zarar görmesine, dolayısıyla kişinin içe kapanmasına neden olur.

Bireylerin birbirlerini tanımaya çalışmasıyla birlikte karşılıklı olarak güven duygusu oluşabilir. Fakat kıskançlık gibi duygular hissedilmeye başladığında sorun ortaya çıkar.

Karşısındakine karşı güvensizlik hisseden birey, bu durumun farkındadır ama bunu kabul etmesi zordur. Sorunun kendinde olmadığına inanır. Karşısındaki kişinin uygun olmayan davranışlar sergilediğini düşünür. Karşısındaki kişiyi suçlar. Onun istediği gibi davranmadığını, diğer insanlarla çok samimi olduğunu düşünür.

Onun telefonunu karıştırır, tartışma sırasında terk edilme korkusu yaşar, kısıtlayıcı davranışlarda bulunur.

Birey, hissedilen duygunun kendi bakış açısından kaynaklandığını düşünebilmelidir.

Başkalarına güven sorunu, kişinin çocukluk ya da ergenlik dönemlerindeki yaşantılarından kaynaklı olabilir. Örneğin annenin ya da babanın aldatma olayı, verdikler

Yazının Devamı

Mutlu Olmaktan Korkmak

22 Haziran 2019

Mutluluk korkusu yaşayan kişi, mutlu olduğunda ardından kötü bir şey olacakmış gibi hisseder.

Mutluluğun olumsuz sonuçlara sebep olacağına inanır. Bu nedenle bazen mutluluktan kaçar.

Sevinç ve mutluluk gibi duygular her zaman keyif verici değildir. Bazen de korku oluşturur.

Mutluluk korkusu geçmişteki yaşantılardan kaynaklanabilir.

Çocukluğunda mutlu bir olay yaşadıktan sonra sıkıntılı olay yaşayan kişide mutlu olma korkusu oluşabilir. Eğlenirken ailesi ceza verdiğinde de bu korku oluşabilir.

Böylece yetişkinliğinde mutlu bir olay yaşadıktan sonra kötü bir olay olacağına inanarak yaşamaya başlar.

“Çok gülmeyelim, sonrasında çok ağlarız” şeklinde konuşmalara şahit olan çocuklar yetişkinliğinde mutluluk korkusu yaşayabilirler.

Birey mutlu olmayı hak etmediğini de düşünebilir.

Yazının Devamı

Sosyal Karşılaştırma

27 Mayıs 2019

Neden Sosyal Karşılaştırma Yaparız?

Bireyler, kendilerini değerlendirmek için başka kişilere ihtiyaç duyarlar, yeteneklerini ve fikirlerini diğer insanların yetenek ve fikirleriyle karşılaştırıp kendileri hakkında bilgiye sahip olurlar.

Kendini değerlendirmek, kişinin sosyal olmasındaki en önemli etkenlerden biridir.
Bireyin kendini değerlendirme isteği bir gruba ait olma isteği oluşturur.
Kişi kendini fikir ve beceri açısından yakın gördüğü gruplara yaklaşır.
Sosyal karşılaştırma yaşamımızın merkezinde yer alır.

Yazının Devamı

İnsanlardan Nefret Etmek

29 Nisan 2019

Misantropi, insanlardan ve davranışlarından nefret etmek, onlardan kaçmak ve onları sevmemektir. Bu düşüncelere ve görüşlere sahip olan kişilere ise misantropist denir. Misantropistler, insanın doğası gereği kötü olduğunu, bilmeden de kötülük yapabileceğini ve yaptırabileceğini, iyi davranışlar sergileyemeyeceğini düşünürler. İnsanların kötü davranışları, işlediği suçlar ve uyguladığı şiddet bu düşüncenin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

Misantropist insanlar, diğer insanlara karşı mesafeli durur ve bir süre sonra bütünüyle sosyallikten uzaklaşırlar. Kalabalık ortamlardan hemen kaçarlar. İnsanlarla ilgili en ufak bir olumlu düşünceleri yoktur. İnsanların iyi olabileceği ile ilgili de umutları yoktur.

İnsanların çıkarları doğrultusunda, her durumda kötülük yapabileceklerini düşünürler.

İnsanlarla iletişime girmemek için ellerinden geleni yaparlar. İnsanlara bir şeyler anlatmayı sevmezler. Çevresindeki kişileri kendilerinden uzaklaştırmaya çalışırlar. İnsanlarla iletişim kurulması gereken meslekleri tercih etmezler.

Misantropist kişiler depresyon, asosyal bir yaşam, kaygı ve yalnızlık sorunları yaşarlar.

Birey insanlarla iyi iletişim halinde olabilmek istiyorsa düşünce ve

Yazının Devamı

Gelecek Kaygısı

3 Nisan 2019

Gelecek kaygısı genellikle gençler ve iş bulamayanlar üzerinde stres oluşturan bir durumdur. Nasıl iş bulacaklarını, istedikleri gibi bir iş bulup bulamayacaklarını, işlerini beğenip beğenmeyeceklerini düşünürler. Bu tip düşünceler sebebiyle kişinin kendine devamlı sorular sorması kaygıyı oluşturur.

Bu kaygı düzeyi, kişileri psikolojik olarak yıpratır.

Birey üniversite son sınıfa yaklaşınca ve iş bulamama dönemlerinde kaygıyı daha çok hisseder. İşsizlik döneminde ruhsal sıkıntı yaşanabilir.

Gelecek kaygısı yaşayan kişiler, ilk olarak yaşamlarını garantiye almak için uğraşırlar. Bu kaygıyla, kendi gelişimlerine ve toplumsal gelişime fayda sağlayamazlar.

Gelecekte olacakların belirsizliği çoğu insanda kaygı oluşturur.

Belirsizlikten dolayı kaygılı olan olan kişiler, bazı işleri başardıklarında bile, bunları yapabildim ama gelecekte ne yapacağım derler.

Karşılaşılan durumlarla başa çıkamayacaklarını düşünürler.

Gelecekle ilgili konularda devamlı olarak tedbir almak için uğraşmak, çözüm olmayacağı gibi strese de sebep olabilir.

Yazının Devamı

Tahammülsüzlük

9 Mart 2019

Kişilerin, baskı oluşturan durumlara karşı koyamamaları, zorlukları kaldıramamaları ve sıkıntılara katlanamamalarına tahammülsüzlük denir.

Tahammülsüz insanlar sürekli şikayet halindedir. Sürekli çaresizlik hisleri içinde ve mecburiyet halinde olarak, olan bitene katlanmaya çalışırlar.

Birey, sosyal çevresine karşı dayanıklılığını kaybeder, hep streslidir. Yorgun ve tükenmiş haldedir.

Teknolojik gelişmelerden sonra oluşan hız sonuncunda kişiler gittikçe daha tahammülsüz duruma geldi. Bu da bireysel ilişkilerde sorunlara neden olmaya başladı. Kişiler yoğunluktan, sorumluluk artışından kendilerine vakit ayıramamaya başladı.

Trafikte ya da bir yerde beklerken tahammülsüzlükten kaynaklı tartışmalar yaşayabilirler.

Farklı görüşteki kişilere karşı tahammülsüzlük gösterebilirler. Herkesin kendisiyle aynı görüşe sahip olmasını isterler, farklı görüşler rahatsız eder. Başkalarının farklı düşüncelere sahip olabileceğini kabul edemezler.

Tahammülsüz kişi, katı düşünce şekline sahiptir. Yeni düşüncelere açık değildir. Siyasi görüş ya da dini inancını savunurken, abartılı bir tavır sergiler.

Kendi görüşlerini diğer insanlara kabul ettirmeye çalışır. Bu yüzden etrafında, söylediklerini onaylayan ve des

Yazının Devamı

Tembelliğin Nedenleri

15 Şubat 2019

Tembellik, hareketsizlik ve üretime karşı motivasyonsuzluktur. Kişi erteleme eğilimi gösterebilir, işe geç gidebilir, izin almadan veya rahatsızlık sebebiyle işe gitmeyebilir, işinden ayrılabilir, ilişkilerinde sıkıntı olabilir, insanların arasına karışmayı bırakabilir.

Tembel kişi, evini ve odasını toplamakta zorlanır, kitap okumaya başlayamaz, spora başlayamaz, yetiştirilmesi gereken işlere ise vakit yaklaştığında başlayabilir. Yapılmayan işler, kişinin zihnini meşgul eder ve strese girmesine neden olur, depresyona yol açabilir.

Tembel insanlar her işten kaçmak isterler. Daima rahatlarına bakarlar.

Ayrılık gibi duygusal değişimler kişinin motivasyonunu düşürerek tembelliğe neden olabilir.

Çocukluğunda sorumluluk verilmeyen kişiler, yetişkinliğinde de sorumluluk almak istemeyebilir.

Değişime karşı direnç gösteriyorsa hiçbir şey yapmamayı seçebilir. Kişi zorluklarla mücadele edemeyeceğini düşünerek devamlı kolay olanı seçebilir. Etrafındaki insanlar da hareketsiz ise onlardan etkilenebilir.

Kişi kendini motive edemiyorsa harekete geçemez.

Tembellik, kişinin hayatına etki ettiğinde toparlanma vakti geldi demektir.

Yazının Devamı

Kabullenmenin Önemi

23 Ocak 2019

Kabullenme, sıkıntı oluşturan duygu, düşünce ya da durumlarla baş edebilmenin bir yoludur. Sıkıntı verse de kişinin hoşuna gitmeyen olaylara, kişilere ve duygulara yer açarak bunlarla barışabilmesidir. Duyguları bastırmak veya onlardan kaçmak yerine onlara yaklaşmaya çalışmaktır.

Kabullenme, kişinin olaylar karşısında hoşuna gitmeyen şeyleri beğenmesi, boyun eğmesi demek değildir.

Şu andaki yaşantıdan kaçmak yerine bireyi yaşantıya yöneltir.

Kişi kendi dışında gelişen ve istemediği durumlar karşısında sıkıntı yaşayabilir. Kabullenebildiği zaman rahat edecektir. Gerçekleri kabullenebildiğinde gerçeklerle yüzleşerek, bu konuda yapabileceklerini netleştirebilir.

Kabullenmek, mevcut koşullarımızı, kendimizi, yapabildiklerimizi, suçlu kişi aramadan mantıklı bir şekilde değerlendirebilmektir.

Yaşamdaki her şey her zaman kişinin istediği şekilde gelişmez. Birey istese de istemese de, acı da hüzün de vardır. Bu yüzden olaylara karşı esnek olmak gerekiyor.

Kabullenmek kişinin duygularının ne olduğunu daha iyi anlamasını sağlıyor. Kabullenmeyi gerçekleştirebilenler, sıkıntılı durumlarda daha rahat hissedebilirler.

Gerçeği kabullenenler, sıkıntıları başka insanlara oranla da

Yazının Devamı