Listezis "Bel Kayması" Nedir?
Tıp Dünyası arasında listezis olarak anılan halk arasında bel kayması olarak bilinen bu rahatsızlık pek çok farklı nedenlerden omurga kemiklerinin öne ya da arkaya doğru kayması ile ortaya çıkan rahatsızlıktır. Omurgalar, normal durumda üst üste ve bir düzen halinde dizilidir. Bu dizilim, bütünsellik içerisinde aralarında bulunan eklem ve bağ dokularıyla birbirlerine bağlıdır. Her omurganın arasında bulunan disk ve faset eklemleri vardır. Ön bölümünde olanlara disk eklem, arka bölümünde olanlara faset eklem denir.
Bel kayması durumunda, omurlardan biri öne ya da arkaya doğru hareket eder. Gerçekleşen bu kayma hareketine bağlı olarak omurlar arasındaki dokular sıkışır. Yine omurların içinde bulunan omurilik ve sinirler de sıkışır. Böylece başta bel ağrısı olmak üzere kalçada, bacaklarda ve ayak parmaklarında ağrı, karıncalanma, yanma ve uyuşma gibi nörolojik semptomlar ortaya çıkar.
Bel Ağrılarına Dikkat! Bel Kayması Nasıl Teşhis Edilir?
Bel ağrısı şikayeti ile doktora başvuranların yaklaşık olarak % 10'u, yapılan
Tendinozis Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?
Vücutta bulunan tüm kas yapılarını kemiklere bağlayan yapılara tendon denir. Tendonlar vücut mekaniğinde kaslar ve kemikler kadar önemli yapılardır. Görev ve etkileri yüksek kıymetli yapılar olarak bilinir. Tendon nedir ? sorusunun cevabının önemi de bu açıklamayla birlikte anlaşılabilmektedir. Tendonlar kaslar ve kemik yapılarda problem olmasada bunların sorumluluklarını alarak kendilerini feda edebilir özel yapılardır. Kendi fedakarlıkları ile ortaya çıkan bazı tendon rahatsızlıkları vardır. Bunlardan en bilineni; Tendinozis olarak bilinen tendon dokularının yıpranması problemidir.
Tendinit Nedir?
Tendinit denilen rahatsızlıkta yine tendon problemlerinin en başında gelir. Tendinit ile tendinozis tendon problemleri arasında sıklıkla karıştırılır. Tendinit, tendonlarda iltihaplanma ve tahribatı temsil eder. Tendinozis problemlerinde ise iltihaplanma yoktur ve tendinozis hastalarında her zaman enfeksiyon görülmeyebilir. Tendinit tendonda ki yaralanmalar sonucunda açığa çıkan iltihaplanma, tendinozis ise kronik olarak fazla kullanıma bağlı olarak gelişen yıpranma olarak
Avasküler Nekroz Nedir?
Avasküler nekroz (AVN), femur olarak da bilinen uyluk kemiğinin baş kısmında görülen bir hastalık. Üst bacak kemiğinde meydana gelen AVN, bu bölgede deformasyona neden olur. Kasıkta hafif bir sızıyla kendini gösterir ve zaman içerisinde hastanın yaşam kalitesini düşürmeye başlar. Şiddetli ağrıya neden olan bu hastalık, ileri evrelerde yürüme güçlüğü yaratır. Uygun tedavi yöntemlerinden yararlanarak femur’un geri dönüşü olmayan deformasyon sürecine engel olabilirsiniz.
Avasküler Nekroz Neden Görülür?
Avasküler nekroz görülme sıklığını arttıran en önemli etken travmadır. Çeşitli dış etkenlerin neden olduğu kırıklar ve travmalar AVN oluşumunu tetikler. Kalça ve femur bölgesine uygulanan çeşitli operasyonların da AVN’yi tetiklediği biliniyor. Bunların dışında orak hücreli anemi ve gut hastalığına sahip olmak, beslenme bozuklukları ve hareketsizlik durumlarıda avasküler nekroz riski oluşturuyor. Fazla alkol kullanımı ve sigara kullanımıda AVN oluşumunu ciddi oranda arttırır.
Avesküler Nekroz’da Psikonöroimmünoloji
Gelişen fonksiyonel tıp ve bütüncül yaklaşım bilinciyle adından sıkça bahsedilmeye başlanılan bir yaklaşım olarak sık sık
Nasır nedir?
Ayaklarımız bazen bizi gün boyunca taşıyan, belki de vücudumuzun en önemli parçalarındandır. Vücut ağırlığımızın taşıyıcısı ayakların sağlığı da bu yüzden çok önemlidir. Çünkü tıpkı bir binanın zemini gibi insan doğasınında zemini ayaklarıdır ve büyük önem taşır.
Pek çoğumuz farkına varmadan yanlış basarız, bu durum topuk, diz, hatta sırt ağrılarına bile yol açabilir ve bu durum bir çoğumuzun aklına bile gelmeyebilir. Ta ki bir bütüncül fizyoterapi ve fonksiyonel tıp fizyoterapisti bir uzmanla karşılaşıncaya kadar tabi. Modern yaşamla birlikte bilinçsizce, ayak sağlığını kötü etkileyen ayakkabılar giyildiğinde ise ayaklarda bir takım problemler oluşur. Bunlardan kişileri en çok rahatsız edenlerden biri de nasır problemidir.
Nasır nasıl oluşur?
Ayak tabanında veya çevresinde tekrarlanan sürtünme, basınç, tahriş gibi etkenler sonucu deride cilt kalınlaşması olarak kendini gösteren durumun adıdır nasır. Zaman zaman ağrı veren nasırın, fizyoterapistler, ortopedistler ve ayak sağlığı uzmanları olan podologlar
Manuel Terapi Nedir, Hangi Hastalıklarda Kullanılır?
Günümüzde zor hayat şartları, stres ve yorgunluk, vücudumuzdaki kasların istemsizce kasılmasına yol açar. Hareketsizlik, kötü beslenme, uyku bozuklukları gibi birçok etken omurgamızda ve eklemlerimiz de hasarlar meydana gelmesine neden olur. Giderek hareketlerimiz kısıtlanır ve dayanılması güç ağrılar eşlik eder. Tüm bunlar yaşam kalitemizi yavaş yavaş düşürür... Ancak dilerseniz manuel terapi ile kaslarınızı, eklemlerinizi ve sinir sisteminizi, dolayısıyla tüm vücudunuzu rahatlatabilir; böylelikle siz de huzurlu bir nefes alabilirsiniz.
Manuel Terapi Nasıl Uygulanır?
Patolojik olmayan ve manuel terapi’ye uygunluğu olan kişilerde kronik yada akut ağrıların giderilmesinde ve tedavisinde en etkili yöntemlerden biri kuşkusuz manuel terapidir. Kısaca, özel tekniklerle yapılan, sadece elle uygulanan, cihaz ya da makineye ihtiyaç olmadan yapılan fizyoterapi şekli olarak tanımlayabiliriz manuel terapiyi. Ortopedik rahatsızlıkları olan hastalarda çok yüksek oranda iyileşmeyi sağlayan tedavi, ilaçsız ve
Hareketli bir yaşamın sağlığı beraberinde getirdiğini uzun bir süredir duyuyorsunuz. Çevrenize baktığınız zaman; çok yoğun bir şekilde çalışan, gün içinde sürekli hareket halinde olan insanlarda bel fıtığı, boyun fıtığı gibi hastalıkların fazlalaştığını görüyoruz. Bu durum hareketin tek başına sağlık üzerinde etkili olmadığını gösteriyor. Vücudumuz artık yeni dünya düzenine alışma aşamasında. Omurga yapısı yeniden şekilleniyor ve vücudunuzun sistemleri yeni bir hareket algısına kavuşmaya başlıyor. Uzmanlar tarafından yapılan araştırmalar gösteriyor ki egzersiz yapan biri ile koşan biri karşılaştırıldığı zaman; koşan kişinin bel fıtığı ve boyun fıtığı olma riski giderek azalıyor. Fıtığın Temel Nedeni: Yanlış Egzersizler, Yanlış Beslenme.. . Bilinçli ve holistik fizyoterapi yöntemlerini benimseyen uzman fizyoterapistler, kişilerin hayatlarına yeni dünya düzeninde mutlaka koşunun da bir etken olarak girmesi gerektiğini savunuyorlar. Holistik fizyoterapi yöntemi; hastaların sadece hastalığı ile ilgilenen bir yöntem değil. Hastanın, neden hasta olduğu da en az hastalığının hızlı bir şekilde tedavi edilmesi kadar önemli. Bu yönteme bütüncül bakış açısı diyoruz.
Tuzak Nöropatide (Sinir Sıkışması) Fizyoterapistin Rolü
Bilindiği üzere sistemler insan vücudunu meydana getiren en büyük yapı birimleridir. Dikkatle incelediğinizde; hücrelerin dokuları, dokuların organları ve en nihayetinde organların sistemleri oluşturduğu bir yapı karşınıza çıkar. Bu yapılardan biride sinir sistemidir ve zaman zaman bazı aksaklıklar oluşur. Bu aksaklıklar arasında yer alan tuzak nöropatileri dediğimiz sinir sıkışmalarında özellikle cerrahi noktaya gelmemiş durumlarda multidisipliner çalışma ilkesi dahilinde fizyoterapistin rolü büyüktür.
Sinir Sıkışması Nedir?
Vücudu oluşturan bu sistemler sistematik ve bütünsel bir şekilde çalışarak üstlerine düşen görevleri yerine getirmektedirler. Vücudunuzda adeta bir kumanda merkezi konumundaki sinir sistemi, merkezi ve periferik (çevresel) olmak üzere 2'ye ayrılır. Sinir sıkışması yani tuzak nöropati; çevresel sinir sistemini oluşturan çevresel sinirlerin vücutta ilerlediği yollar boyunca baskı altında kalması sonucunda oluşmaktadır. Özellikle eklem yerlerine yakın bölgeler olan el, ayak ve boyunda görülen sinir sıkışması bazı semptomlarla uyarılar göndermektedir. Bu uyarılarda çoğunlukla vücudun dili
Kanser Rehabilitasyonuna Fizyoterapide Bütüncül Bakış ve Fizyoterapistin Rolü
Kanser vakalarında erken teşhis, etkili cerrahi yöntemlerin kullanılması, tedavi tekniklerinin geliştirilmesi gibi etkenler, kanser hastalarının hayatta kalma oranının artmasını sağlamıştır. Kanser tanısı konulan birey sayısının artması, onkolojik rehabilitasyon ve fizyoterapiye yönelik çalışmaların geliştirilmesine ihtiyaç yaratmıştır. Bu çalışmalar neticesinde kanser tanı ve tedavisinin her aşamasında onkolojik rehabilitasyon uygulamaları önemli rol oynamaya başlamıştır. Onkolojik rehabilitasyon (kanser rehabilitasyonu), kanser hastalarına hastalığın ve tedavilerin belirlediği sınırlar dahilinde maksimum fiziksel, psikolojik, sosyal ve mesleki fonksiyonların kazandırılmasına yardımcı olmak şeklinde tanımlanır. Onkolojik rehabilitasyon programı, ilk kez 1969 yılında Teksas Üniversitesi M.D. Anderson Hastanesi’nde oluşturulmuştur.
Psikonöroimmünoloji ve Fizyoterapi Uygulamalarına Katkısı
Onkolojik rehabilitasyon uygulamalarında birçok disiplinin bir arada çalışması gerekir. Dolayısıyla bu yaklaşımlarda holistik ve sistematik tıp bakış açılarından yararlanmak oldukça önemlidir. Psikonöroimmünoloji,