Doris Hofer röportajının 2. Kısmında düzenli uykunun önemi, spor öncesi nasıl beslenmemiz gerektiği ve sağlıklı yaşam rutini oluştururken nasıl bir yol izlememiz gerektiği hakkında konuştuk. Öyleyse buyurun röportaja geçelim.
Doris hanım bir gününüz nasıl geçiyor?
Sabahları hep erken kalkarım. Saat 06:30’da kalkar, giyinir, çocuklarıma sağlıklı bir kahvaltı hazırlarım. Onları okula uğurlarım. Onlar gittikten sonra 8-9 arasında 1 saatim oluyor. Bu bir saat benim en verimli vaktim. Bilgisayarımda yapmam gereken işlerimi yapıyorum. Genellikle yazı yazıyorum. Kahvemi içiyorum. Spor yapıyorum. Sporumu bazen evde, bazen da spor salonunda yapmayı tercih ediyorum. Spor salonuna gitmeyi seviyorum. Çünkü evin dışına çıkmak daha motive edici olabiliyor. Genellikle gün içerisinde videolarımı çekiyorum.
Kahvaltı, öğlen ve akşam yemeklerini düzenli yemeye özen gösteririm. Öğlen yemeklerinde; kepekli makarna, kinoa mutlaka tüketirim. Sabah kahvaltılarında yulaf yemeyi tercih ederim. Akşam yemeklerinde karbonhidrat olarak sadece sebze tüketmeyi tercih ediyorum. Tabii çocuklarım için bu durum geçerli değil. Onlar büyüme çağında, bol bol spor yapıyorlar. Onlar akşam yemeklerinde de pilav veya
Sevgili Pembenar Okurları;
Bazen kendimizi en iyi anlatma yöntemi yazmaktır. Üzülürüz yazarız, seviniriz yazarız, bazen konuşurken ifade edemediklerimizi yazarken daha iyi ifade ederiz. Bazen de sadece kendimizi bulmak için yazarız... Yaşarken fark etmediklerimizi, yazarken anlarız. Yazmak içe açılan bir kapı gibidir; adeta bir kapıyı aralar, içeride aslında hiç fark etmediğimiz şeyler ile karşılaşırız. İnsan hayata hep bir anlam bulmaya çalışır. Yaşadığı her şeyin ardında başka bir başka gerçek yattığını düşünmek ister. Kimimiz için bu anlam yazmak, kimimiz için resim yapmak, kimimiz için ise dans etmektir. Bu anlar varoluş ile bütünleşebildiğimiz eşsiz zaman dilimleridir. Bugün sizlerle, profesyonel hayatına ekonomist olarak başlamış, şimdi ise kariyerine yazar olarak devam eden, kendi anlam arayışında yazmayı bir tutku haline getirmiş Meltem Kaynaş ile yaptığım röportajı paylaşıyorum.
Kendi yaşam yolculuğunda sevinçleri, kırgınlıkları, umutları, kısacası gönlünün titrediği her şeyi dobra dobra yazan Meltem Kaynaş Kazezyılmaz ile Gönül Titredi, Kalem Yazdı kitabına dair keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Öyle ise buyurun röportaja geçelim.
İstanbullu bir ailenin
Sevgili Pembenar okurları;
Beden dili deyip geçmeyin; bedeninde bir dili var. İnsanlar güçlü bir ilk izlenim oluşturmak ve etkili insan olmak için birbirleri ile adeta yarış halindeler. Son yıllarda pek çok kişi kendini daha da geliştirmek ve farklılaştırmak için uzmanlardan yardım almaya başladı. Alınan eğitimlerin başında; imaj, beden dili, diksiyon ve zarafet eğitimleri geliyor.
Beden dili eğitimi denildiği zaman, eskiden ünlü siyasetçiler ve iş adamları listenin başında yer alırken, son zamanlarda farklı meslek gruplarından pek çok insan da bu tarz kişisel gelişim eğitimlerine yönelmeye başladı.
Beden Dili eğitimi Bana Ne Katar?
Beden dilinin iletişimde etkisi % 63’dür. Pek çok insan ses tonu veya sözcüklerin etkisinin daha yüksek olduğuna inanır; ancak bu yanlış bir inançtır. İletişimdeki en etkili araç beden dilidir. Kişi beden dilini yanlış kullanır ve yeterli ölçüde karşı tarafı etkileyemezse, karşısındaki insanlar tarafından yetersiz, başarısız veya isteksiz olarak nitelendirilebilir. Beden dili eğitimi konfor alanınızdan çıkıp yanlış yaptığınız hareketlerin yerine doğrularını koyarak başlar. Kişi sözcüklere ve ses tonuna verdiği önemi mutlaka beden diline de
Sevgili okurlarım,
Bugün ki yazımda sizlere imaj oluşturmanın öneminden bahsetmek istiyorum. İmaj kelime anlamı olarak bir kişi veya kurumun dışarıdan yarattığı algı veya izlenimdir. İmaj üç ögeden oluşmaktadır; öz imaj, algılanan imaj ve arzulanan imaj.
Tüm kurumların ve iş yerlerinin bir imajı olduğu gibi, insanların da bir imajı vardır. İmajı yaratırken en önemli etken, doğru ve yerinde seçimler yapmaktan geçer. Gündelik hayatta pek çok kişi hangi parçayı hangi parça ile kombinleyeceğini bilemez ya da farkında olmadan imaj kırıcılara takılarak imajını olumsuz yönde yönetir.
İyi Bir İmaj İçin Olmazsa Olmazlar!
İyi bir imaj oluşturmak için öncelikle düzgün bir diksiyona sahip olmak, protokol ve görgü kurallarını bilmek, özgüven sahibi olmak, temiz ve bakımlı olmak gelmektedir. İyi bir imaj oluşturmanın temelinde etkili bir iletişim kurmak vardır. İnsanlar bir mekâna girdiklerinde konuşmasalar bile etraflarına vücut dilleri, giyim kuşamları ve hal tavırları ile fikir verirler; bu sayede sözsüz iletişim başlamış olur. Doğru iletişimi kurmak ve ilişkileri doğru yönetmek için kendimizi, yukarıda sıraladığım alanlarda geliştirmemiz gerekmektedir.
Beden Dilinin Gücü
İleti
Sevgili okurlarım,
Çizgi filmleri kim sevmez? Çocuk ya da büyük olun hiç fark etmez, çizgi filmler çocukların dünyalarını geliştiren, büyüklere ise keyifli vakit geçirme imkanı sağlayan programlardır. Eskiden pek çok çizgi film eğitici ve öğretici olmakla birlikte, keyifli zamanlar geçirmemize de olanak sağlıyordu. Son yıllarda çizgi filmlerde eski masumiyetlerini kaybederek değişen çağa uyum sağladı. Bu değişimler ciddi oranda çocukların psikolojilerini, karakterlerini ve hatta geleceklerini etkileyebiliyor. Çizgi filmlerin bu denli çocukların üzerinde etkiye sahip olması subliminal mesajların etkisinin yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Yapılan araştırmalar genç beyinlerin subliminal mesajlara maruz kalması ile doğrudan etkilendiğini kanıtlsr nitelikte. Hal böyle olunca ailelere ve eğitimcilere büyük görev düşüyor. Çocuklarımız ve kendimiz için doğru çizgi filmleri nasıl seçeceğiz?
Çizgi filmler ve etkilerini daha detaylı irdelemek ve ne gibi tehlikelere yol açtığını öğrenmek için , "Erişkinler İçin Yapılan Çizgi Filmlerin Günlük Hayattaki İşlevleri Simpsonlar İsimli Çizgi Film Üzerinden İçerik Analizi" konulu Yüksek Lisans tezini yazarak Yüksek Lisanseğitimini tamamlayan,
Sevgili okurlarım,
Çizgi filmleri kim sevmez? Çocuk ya da büyük olun hiç fark etmez, çizgi filmler çocukların dünyalarını geliştiren, büyüklere ise keyifli vakit geçirme imkanı sağlayan programlardır. Eskiden pek çok çizgi film eğitici ve öğretici olmakla birlikte, keyifli zamanlar geçirmemize de olanak sağlıyordu. Son yıllarda çizgi filmlerde eski masumiyetlerini kaybederek değişen çağa uyum sağladı. Bu değişimler ciddi oranda çocukların psikolojilerini, karakterlerini ve hatta geleceklerini etkileyebiliyor. Çizgi filmlerin bu denli çocukların üzerinde etkiye sahip olması subliminal mesajların etkisinin yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Yapılan araştırmalar genç beyinlerin subliminal mesajlara maruz kalması ile doğrudan etkilendiğini kanıtlsr nitelikte. Hal böyle olunca ailelere ve eğitimcilere büyük görev düşüyor. Çocuklarımız ve kendimiz için doğru çizgi filmleri nasıl seçeceğiz?
Çizgi filmler ve etkilerini daha detaylı irdelemek ve ne gibi tehlikelere yol açtığını öğrenmek için , "Erişkinler İçin Yapılan Çizgi Filmlerin Günlük Hayattaki İşlevleri Simpsonlar İsimli Çizgi Film Üzerinden İçerik Analizi" konulu Yüksek Lisans tezini yazarak Yüksek Lisanseğitimini tamamlayan,
Sevgili okurlarım;
Bir önceki yazımda sizlere kelimelerin doğru söylenişinden bahsetmiştim. Bu yazım da bir önceki yazımın devamı niteliğinde olacak. Son yıllarda, insanlar kendilerine yaptıkları yatırımın ne denli önemli olduğunu kavradılar. Pek çok kişi, sırf kendini geliştirmek için diksiyon, protokol ve görgü kuralları ve beden dili gibi eğitimler alıyor. Eğitim almak, kendimizi geliştirmek ve değişen dünyaya ayak uydurma çabası içinde olmak güzel. Ancak, hayatımızda yaşanan gelişim ve değişimler doğrudan dilimize yansıyor Teknolojinin gelişmesi ve hayatın da hızlanması ile birlikte hitabetimiz bozulmaya, konuşmalarımız daha karmaşık ve hızlı olmaya başladı. Diksiyonu en çok bozan öğelerin başında hızlı konuşmak, tabiri caizse kelimeleri yutmak ve tek düze konuşmak gelmektedir.
Diksiyonunuzu iyileştirmek ve söyleyişte ahengi yakalamak için sesleri doğru boğumlamayı ve nefesinizi doğru kullanmayı öğrenmeliyiz. Konuşmanızın anlaşılır ve akıcı olması için mutlaka tonlama yapmalıyız. Bu sayede yeknesak bir anlatımdan uzaklaşarak, akıcı ve güzel bir hitabete kavuşabilirsiniz. Özellikle sesli kitap okumak diksiyon eğitimi alan kişilere sıklıkla tavsiye edilmektedir. Günde 2-3
Değerli okurlarım,
İlkokuldan beri bize Türkçe’nin yazıldığı gibi okunan bir dil olduğu öğretildi. Oysaki Türkçe yazıldığı gibi okunmaz! Güzel ve etkili hitap için ilk adım diksiyon kurallarına uymaktan geçer. Peki, etkili konuşmak için neler yapmalıyız?
Hatırlarsınız, ilkokul ve ortaokul yıllarında yıl sonu müsamerelerine şiirleri güzel okuyanlar seçilirdi. Öğretmen içimizden en iyi şiir okuyan öğrenciyi seçerdi. Genellikle seçilen öğrenci, şiiri bağıra çağıra, kelimeleri ise tamamen yazıldığı gibi okurdu.
İlk diksiyon eğitimimi THY’ de kabin memuru olacağım zaman aldım. Diksiyon hocamız, kendisi Devlet Tiyatroları’na yıllarca emek vermiş çok değerli bir kişiydi. Oğlunun ilkokul yıllarında yıl sonu müsameresine seçildiğini anlatmış, hocası ile Hocam Şükrü Bey arasında ilginç bir diyalog yaşanmış. Şükrü Hoca müsamere için oğlunu çalıştırmış. Öğretmeni, ilk provadan sonra Şükrü Hocayı okula davet etmiş, "Hocam, biz oğlunuzu siz tiyatrocu olduğunuz için seçtik, ancak oğlunuz hiç okuyamıyor" demiş. Şükrü Hoca bu durumun imkansız olduğunu, birlikte çalıştıklarını ve oğlunun prova esnasında oldukça başarılı olduğunu belirtmiş. Beraber dinlemeye karar vermişler. Öğrenci tüm