1933 yılbaşı gecesi, Ankara Palas salonunda Atatürk’ün katılımlarıyla kutlanırken, saat 24.00’ten sonra, Millî Eğitim Bakanı Reşit Galip, yeni yıl armağanı olarak Atatürk’e üç kitap sundu. Bunlar “Birinci Türk Tarih Kongresi Zabıtları", "Söz Derleme Kılavuzu” ve Dil Kurultayı kararlarını içine alan kitaplardı. Millî Eğitim Bakanı kısa bir sunuş konuşmasıyla kitapları verdi, Atatürk de armağanları alırken yüksek sesle şunları söyledi:
"Bu anda duyduğum mutluluk büyüktür. Kıymetli Millî Eğitim Bakanımızın bu armağanından dolayı kendisine teşekkür ederim. Kendisinden ve diğer bakanlarımızdan her an böyle armağanlar beklerim. Bakan Bey’in değersiz dediği bu armağan gerçekte çok değerlidir. Bu değerin herkes tarafından daha iyi anlaşılması için bu kitaptan bir sayfa okumalarını Bakan Bey’den rica ediyorum.
Atatürk’ün bu sözleri çok alkışlandı. Arkasından Reşit Galip Bey, Gazi’nin emirlerini yerine getirerek armağandan, ayırmaksızın ve seçmeksizin, bir sayfa açtı ve "Hepimizin kısmetine" diyerek okumaya başladı:
"Kafasını ve vicdanını, en son yükselme alevleriyle güneşlendirmeye karar vermiş olan, bugünün Türk çocukları, biliyor ve bildirecektir ki, onlar dört yüz çadırlı bir aşiretten değil, on binlerce yıllık, hür, uygar olan, yüksek bir ırktan gelen, yüksek yetenekli bir millettir. (Sürekli alkışlar). Bir de şunu iyi bilmek gerekir ki, eski Etilerimiz, atalarımız, bugünkü yurdumuzun ilk ve otokton yerleşenleri ve sahibi olmuşlardır. Burasını binlerce yıl önce anayurdun yerine öz yurt yapmışlardır. Türklüğün merkezini Altaylardan Anadolu Trakya’ya getirmişlerdir. Türk Cumhuriyeti’nin sarsılmaz temelleri bu öz yurdun çökmez kayalarındadır. (Alkışlar). Bu kutsal yurdun öz mirasçısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yılmaz koruyucusu o büyük, yüksek, soylu Türk kavminin bugünkü genç ve dinç çocuklarıdır, biziz." (*)
***
Dün gece de ülkenin dört bir yanında kutlamalar oldu. Birçok konuşmalar yapıldı, mesajlar verildi. Ve kimimiz beş yıldızlı otellerde, malikânelerdeki kuş sütü eksik mönülü, kimimiz ise evlerde özenle hazırlanmış mütevazı sofralarda ya da sınırlarda nöbette veya görev başında "merhaba" dedi 2022'ye. Sokaklarda, hastane köşesinde acı çekenler de vardı, hatta yakınını, sevdiklerini kaybedip gözyaşı dökenler de... Dolayısıyla, beklentiler de her birinde farklı içerikteydi. Ama genel anlamda dilek ve temenniler hep aynı yöndeydi:
Yeni yıl eskisinden daha iyi ve daha güzel olsun...
Aslında bu her yılbaşında yinelenen ve maalesef uzunca bir zamandır da gelenin gideni arattığı bir ritüel ama bu kez temenninin gerçekleşmesine çok daha fazla ihtiyacımız var. Çünkü dünya geneli için geçerli pandemi belasının yanı sıra ülkemiz adına 2022'ye devredilen bagaj sadece bir önceki değil, yıllardır süregelen sorunlarla yüklü. Özellikle de hem içeriden hem dışarıdan vatanımıza, yurdumuzun birliğine, bütünlüğüne yönelik kirli hesaplarla...
Onun için de Cumhuriyetimizin 10. yılındaki yılbaşı gecesinde Atatürk'ün kendisine verilen en değerli armağan olarak nitelendirdiği kitaptaki o mesajlar bugünlerde bazılarının gerçeği görmesi, hatırlaması açısından çok anlamlı. Cumhuriyetimizin 100. yılına bir kala 2022'de bu fikirler doğrultusunda içeride ve dışarıda herkesin aklıselim davranması temennisiyle, sağlıklı, huzurlu ve mutlu yıllar...
----
(*) T.C Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı/Hâkimiyet-i Milliye, 02.01.1933