Murat Karayalçın, CHP ve HDP ilişkisiyle ilgili, “Biz terörün ne silahlı ayağını ne siyasi ayağını kabul ederiz. Bunu yargı karara bağlasın. Karar çıktıktan sonra eğer böyle bir durum varsa, CHP’nin zaten kapatılacak bir partiyle birlikte olması söz konusu değildir. Bir ortak yanımız olmalı. O da üniter devlet” dedi
CHP ile HDP arasında son bir iki seçimdir epey gelişen siyasal temas ya da yakınlaşmadaki sosyal mesafe hassasiyeti malum. Özellikle de CHP açısından. Çünkü hem ittifak bileşenleri ve parti içi dengeler hem de seçmen tepkisi gibi çekinceler söz konusu. Ama son dönemlerde iki parti arasındaki sıklaşan yakın temas görüntüleri ve CHP’lilerin söylemlerine bakıldığında ise sanki bu sosyal mesafe hassasiyeti azalmış durumda. Dolayısıyla da birkaç gündür bu konuya odaklandık ve partililere “CHP’nin HDP siyaseti netleşiyor mu?” diye sorduk. Bu havayı teyit eder nitelikteki aldığımız yanıtları da arka arkaya yazdık. CHP-HDP ilişkilerindeki gelişmeleri sorgulamaya bugün de devam ediyoruz. Sorumuz yine aynı:
CHP’nin HDP siyaseti netleşiyor mu? SHP-CHP birleşimini gerçekleştiren eski genel başkanlardan (SHP) Murat Karayalçın anlatıyor:
“Resmi bir tavır var mı, yok mu onu bilmiyorum ama bence olaya tarihi bir perspektiften bakmakta yarar var. Bizim hareketimiz yani SHP-CHP hareketi ya da Türkiye’nin sosyal demokratlarının içinde olduğu siyasi partiler Kürt sorununun çözümünü bir Cumhuriyet sorunu, bir yurttaşlık sorunu, bir demokrasi sorunu olarak görmüştür. Erdal İnönü’nün yani 1991 yılında TBMM’de Kürt siyasetinin temsil edilmesi anlayışı daha sonra 1994’de ikinci SHP döneminde yerel meclislerde yine aynı görüşe yer verilmesi bu bakışın bir ifadesidir. Bu bakış şöyle özetlenebilir: Yurttaşlarımızın bir bölümünün, bir kesiminin Kürt kardeşlerimizin bir sorunu varsa bu isyanla, kalkışmayla, dağda çatışmayla çözülmez. Bunun çözüm yeri üniter devlet anlayışımız içinde TBMM’dir. Her şeyi TBMM’de tartışmalıyız. O nedenle, bu çok temel sorunda TBMM’de temsil edilmeli, tartışılmalı diye düşündük. Yani SHP-CHP çizgisinin genel bakışı hep böyle oldu, bu yeni bir şey değil. Bu arada, konuya her zamanki gibi meşruiyet açısından yaklaştık ve eğer ülkemizin birliğine bütünlüğüne, evlatlarımıza bir siyasi partiden, bir siyasi örgütlenmeden bir saldırı, bir saldırı tasarımı varsa, bir kalkışma söz konusuysa bu da yargı organları tarafından karara bağlanmalı. Yani bölücülüğü biz asla kabul edemeyiz burası bizim yurdumuz, yuvamız. Yuvamızın bir parçasının koparılması bunun için silahlı, silahsız eylemlerde bulunulması bizim asla kabul edemeyeceğimiz bir şeydir. Ama bunun kararını siyasetçi veremez, bunun kararını gazeteci veremez bunun kararını bir hukuk devleti olan Türkiye’de yargı organları verir.
‘Fezlekeler tek tek incelenmeli’
HDP ile ilgili bir kuşku varsa, hele bu bağlamda bir kuşku varsa, yapılması gereken şey yargının bu konuyu ele almasını sağlamaktır. Zaten Meclis’te grubu olan siyasi partilerin de bu doğrultuda girişimde bulunma hakları vardır. Bunların hiçbiri olmadan böyle bir tavır sergilenmesi bizim için, tüm yurttaşlarımız için kutsal olan birtakım sözcüklerin, kavramların gerisine çekilerek, orayı siper alarak, Türkiye’nin bir siyasi partisinin tüzel kişiliğinin kaldırılmaya çalışılması, mensuplarının tutuklanması için fırsat yaratılması bizim kabul edeceğimiz bir şey değildir. Çok açık ki bu fezleke olayı bir siyasi projenin uygulama aracı haline gelmiştir. Aslında olması gereken, tek tek dosyalar incelenmelidir. Zaten bu konuda grup kararı da alınamıyor. Milletvekilleri vicdani kanatlarına göre karar vermelidirler. Yani eğer böyle bir kuşku varsa onun yargıya gönderilmesi doğrultusunda yoksa da dokunulmazlıkların kaldırılmaması için oy kullanmalıdırlar. Fakat bu böyle değerlendirilemeyeceği artık ortaya çıkmış olan bir girişimdir. CHP’nin burada bu oyunu bozacak bir tavır sergilemesi gerekmektedir. Sanırım da o yapılıyor.”
‘Kimse kimseyi ittifaka zorlamıyor’
İYİ Parti ‘HDP varsa biz yokuz’ havasında. İttifak dengeleri düşünüldüğünde bu nasıl aşılacak?
“Kimse kimseyi silahla ittifaka zorlamıyor. Bakın şöyle görmek gerekiyor: Toplumumuz, ulusumuz çok büyük bir düşmanlık içine sokulmuş durumda. Tarihimizde hiçbir dönem bu kadar bölünmedik, karşı siyasi görüşler bu kadar birbirini düşman olarak görmedi. Bizim toplumumuzu yeniden tasarımlamamız, devletimizi yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Bu düşmanlıkla, bu husumetle biz birliğimizi koruyamayız, demokratik yapımızı sürdüremeyiz. Herkesin aklını başına alması gerekiyor. Bir hukuk devleti içinde kararı yargı verir. Kararı bireyler vermeye başlarsa ya da bireylerin verdiği karardan korkanlar, etkilenenler tavır değiştirmeye başlarlarsa, o ülkede demokrasiyi işletmek çok güç olur. Şurada çok netiz değil mi: Yani biz CHP olarak üniter devletten yanayız. Üniter devlet ne demek? Tek bir siyasi otorite var, o da TBMM’dir. Üniter devlette tek devlet vardır, tek ulus vardır. Topraklarımız bir bütündür. Bu konuda hepimiz mutabık olmalıyız. Eğer bu toprakların insanlarıysak, bu toprakların siyasetçileriysek bizim için kutsal olan budur. Eğer konuyu genel hatları itibarıyla böyle görürsek, ayrıntılarda da ya da daha alt ölçeklerde de siyaset belirlerken hata yapmayız diye düşünüyorum.
‘Ortak yanımız üniter devlet’
Şimdi bu siyasi partiyle aynı Meclis çatısını paylaşıyorsunuz; geçenlerde Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu söylemişti, CHP’den, AKP’den, MHP’den sayın milletvekilleri söz alırken o sırada oturumu yönetmekte olan HDP’li Meclis başkanvekilinden söz istemekteler, onun uyarısına göre kürsüye gelmekte, ayrılmakta, oylama yapmakta. Bir yasama çalışması sonucunda bir yasa çıkacaksa, HDP’li başkan vekilinin bulunduğu ortamda Türkiye devletinin bir yasası çıkmakta. Şimdi bu böyleyken, Sayın İmamoğlu’nun çok iyi niyetle siyasetçi kadınları sayma düşüncesiyle birtakım isimleri yan yana getirmesini arkadaşlarımız tepkiyle karşılıyorlarsa, bence yanlış yapıyorlar. Bence, buradan hareketle bir siyasi sonuç elde edilmesini sağlamak çok güç. Tabii ben kimseye siyasetinin nasıl olacağını, nasıl olması gerektiğini söylemek durumunda değilim ama bu ülkenin siyasetçileri olarak, yurttaşları olarak bir asgarimiz, bir ortak yanımız olmalı. O da üniter devlet. Oradan hareketle de Türkiye’nin bekası için, AKP iktidarı boyunca yaşadığımız yanlışlıkları da dikkate alarak bir hukuk devletini, insan haklarına dayalı bir devleti ve tam anlamıyla işlerlik kazanacak bir demokrasiyi inşa etmek istiyoruz. Millet İttifakı’nın içinde yer alanların görüşü bu. Bu öyle bir tılsımlı hale geldi ki biz bunu inşa ettiğimizde bu aynı zamanda bizim iktisadi sorunlarımızın çözümünü de getirecek birdenbire faiz oranlarının düştüğünü göreceğiz, birdenbire dış siyasette çok daha farklı bir yere geldiğimizi göreceğiz. Şimdi bu büyük resmi görmeyip işte tweet’lerde öyle oldu böyle oldu noktalarına takılırsak istediğimiz sonucu elde edemeyiz diye endişe ediyorum. Ama tabii herkes kendi siyasetini belirlemekte özgür.”
'Gözlemin varsa yargıya başvur’
HDP için terör örgütünün siyasi ayağı iddiaları da var?
“Biz terörün ne silahlı ayağını ne siyasi ayağını kabul ederiz. Terör bizim topraklarımıza ve evlatlarımıza saldırıyor. Terör bizim üniter devlet yapımızı tehdit ediyor. Terör bizden topraklarımızdan parça koparmak istiyor. İşte gazetelerde öfkeyle, üzüntüyle okuduk. Kuzey Irak Kürt Yönetimi’nin haritasını gördük. Orada Hatay bırakılmış, Hatay’dan itibaren bütün bölge Kürdistan olarak gösteriliyor. Bu asla kabul edilemez, CHP devleti kuran partidir, bunları asla kabul etmez. Ne siyasi yönünü ne silahlı yönünü ama biz diyoruz ki eğer böyle bir şey varsa, bunu yargı karara bağlasın, sen karara bağlama. Yargıya taşımak da senin elinde, sadece savcılara çağrı yapmana gerek yok. Yani eğer böyle bir gözlemin varsa başvur yargıya. Karar çıktıktan sonra eğer böyle bir durum varsa, CHP’nin zaten kapatılacak bir partiyle birlikte olması söz konusu değildir. Bu konuda ısrarlı olabilir mi? Zor bir dönem, zor bir sorun. Bu bizim birlik sorunumuz, varlık sorunumuz. Bu sorunun çözümünde siyasi çıkarları gözetmememiz gerekiyor. Türkiye’nin birliğini, geleceğini düşünmemiz gerekiyor, bu anlayışla Kürt sorununa yaklaşmalıyız. Ben bunu çözeceğimize inanıyorum. Biz kardeşiz, toprak, vatan kardeşiyiz, biz gerçekten etle tırnak gibiyiz, birbirimizden ayrılamayız, ayrılmamalıyız. Bunu hep birlikte çözeceğiz. Şimdi iktidarlarını sürdürebilmek için tehdit ediyorlar korku salıyorlar. CHP bu kez, bana göre, açık olarak, ‘Arkadaş, bize başta söyle, yoksa ben bunu yapmayacağım, ben bu getirdiğin şeyleri kabul etmeyeceğim çünkü sen siyasi bir manevra içindesin, ona fırsat vermeyeceğim’ diyor ve bence doğru olanı yapıyor.”
‘Akşener’in tavrı doğru’
HDP yakınlaşmasına CHP içinden tepkiler de söz konusu?
“HDP’yle ilgili olarak AKP’nin ve MHP’nin Türkiye genelinde yaratmış olduğu olumsuz algı o kadar güçlü ki zaman zaman CHP’deki bazı arkadaşlarımıza da etki yapabiliyor. Ancak bu on yıllardır sürdürülen algı operasyonuna eğer bir yargı işlemi yoksa, yapılmıyorsa ya da suç olmadığı yargı kararıyla saptanmışsa, kesinlikle son verilmeli. Aksi takdirde, Türkiye’nin birliğinin, bütünlüğünün sağlanmasında çok ciddi zorluklarla karşı karşıya kalacağız. CHP’deki arkadaşlarımızın, başka yurttaşlarımızın, İYİ Parti’deki arkadaşlarımızın da etkilenmelerini anlıyorum ama bunu aşabilmeliyiz. Örneğin, Sayın Meral Akşener’in fezlekelerle ilgili tavrını doğru buluyorum, sağduyulu yaklaşım sergilediği kanısındayım.”
‘Birliktelik inşa etmeye çalışıyoruz’
Millet İttifakı’nda HDP de olmalı mı?
“Bakın, biz parti olarak 16 Nisan 2017’den bu yana bir birliktelik inşa etmeye çalışıyoruz. Burada çerçeve hukuk devletidir, insan haklarıdır, tam demokrasidir ve üniter devletin işlerliğidir. Bu çerçevede CHP bence başka bir tarihte yaşanmamış bir deneyimi sergiliyor, bir sorumluluk ortaya koyuyor. Şimdi CHP’nin tavrı HDP ile ilişkilendirildiğinde sorunlu görülüyor da, CHP’nin, İYİ Parti’nin seçimlere katılmasını sağlamak amacıyla 15 milletvekilini ödünç verdiği zaman bu tavrı acaba nasıl değerlendiriliyor? Biz, aşama aşama, 2018’de, 2019’da bir birliktelik inşa ettik. Bu birliktelik partilere dayalı bir birliktelik de değildi ama partilere oy vermiş yurttaşlarımızın tümünün neredeyse birliktelik içinde olmasa bile değişik partilere mesela HDP’ye, ÖDP’ye, SP’ye oy vermiş yurttaşlarımızın bizim adaylarımıza, İYİ Parti’yle ortak çıkarttığımız adaylara oy verdikleri seçimler yaşadık. Ve seçimi de böyle kazandık sonuç itibarıyla yerel yönetim seçimlerinde. Şimdi orada böyle davranmış olan bütün kitlelerin hangi parti mensubu olurlarsa olsunlar, yeniden birlikte olmalarını istiyoruz. Siyasi partilerin de katılacakları bir ittifak çerçevesi ortaya çıktığında oraya HDP de tabii ki katılabilir. Oraya İYİ Parti de katılmalı, oraya kim katılmak istiyorsa katılmalı. Yani HDP’nin bir cezalı, bir cüzzamlı işleme tabi tutulmasını kabul etmek mümkün değil. Biraz önce dediğim çerçevede. Eğer burada bir bölücülük varsa, bu parti kapatılmalıdır. TBMM’de yer almamalıdır. TBMM’yi yöneten bir partinin böyle cezalı, cüzzamlı cezalı muameleye tutulması da kabul edilemez bence. Bireysel Murat Karayalçın olarak söylüyorum: Biz bütün legal dostlarımızla birlikte olmalıyız. Kısmi birlikteliği ben doğru bulmam. Ama tabii, İYİ Parti’nin çok değerli Genel Başkanı’na, yöneticilerine saygı duyuyorum, karar onlarındır, onlar bu değerlendirmeyi yapacaklardır.”