Liderlerin seçim mitingleri tam gaz devam ediyor. Hafta sonu da bu tempolu maratonun İstanbul ayağı vardı. Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda en kapsamlı mitingini yaptı. Önceki günde Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı CHP Lideri Kılıçdaroğlu Maltepe’de vatandaşlarla buluştu. Her iki liderin de mesajlarını verdiği, vaatlerini anlattığı “Demokrasi şölenleri” niteliğindeki bu mitinglere de çok yüksek katılımlar oldu. Canlı yayınlarla ekrana yansıyan görüntüler, yani meydanları dolduran kalabalıklar, daha doğrusu mitinglerin dili üzerinden de partiler arası güç polemiği yaşanıyor. Hem sayısal hem de heyecan, coşkusal üstünlük anlamında. Hatta bu konuda geçmişe dönük kıyaslamalarla sandık sonucu öngörüleri de yapılıyor. Bu bağlamda her iki taraftan da “tamam bitti bu iş, kazandık” diyenler de var, “öncekilerin daha kalabalık ve çoşkulu olmasına rağmen kaybedildiğini“ iddia edenler de... Yani son virajda meydan polemiği ön planda. Sandık gününe kadar da devam eder bu... Tıpkı daha önceki seçimlerde olduğu gibi. Malum her gönülde bir aslan yatıyor, herkes meydanlara, kalabalıklara bakıyor, çevresinde konuşulanları dinliyor, ona göre de şu olur bu olur diyor. Açıkçası mitinglerdeki kalabalıklardan, hararetli atmosferden kaynaklı yüksek beklentiler söz konusu. Hangi taraf adına ne olup, olmadığını birkaç gün sonra sandıkta göreceğiz ama şu an için somut, net olan bir şey var. O da mitinglere olan ilgi ve siyaseten vazgeçilmezliği, olmazsa olmazlığı... Malum gelişen iletişim teknolojisi ile birlikte mitingler takipçilere, ulusa seslenişler tweetlere, parti bayrakları hashtag’lere dönüştüğü tezlerinden hareketle şu yorumlar yapılıyordu: “Sosyal medya milyonlarca insanın bir arada olduğu bir alan. Dinleyici kitlesi hazır. Üstelik mitinglere ağırlıklı olarak siyasileri destekleyen bir kitle katılırken, sosyal medyada mesajı toplumun hemen her kesimine iletme şansı var.”
Bu ne demek? Politikacılar hemen her gün, evlerimizde, her an bir tuşla karşımızda. Hem de istemediğimiz kadar. Her görüşten kişiye ulaşıp etkilemek de olası. Dolayısıyla büyük harcamalar yapılarak şova dönüştürülen dev mitinglere gerek yok. Ki bu anlamda bazı kamuoyu araştırmacılarının “Mitinglerin sandığa etkisi az. Güç algısı, gövde gösterisi açısından önemli ama seçmenin büyük bölümü zaten kararını vermiş durumda” gibisinden açıklamaları var. Elbette bunun tersi “İstanbul’dan verilecek mesaj ve görüntünün seçmen üzerinde ciddi etkisi olduğunu” savunan görüşlerde söz konusu... Özellikle de bu seçim anlamında… Şöyle ki:
***
Evet miting alanlarında o partilerin örgütleri taraftarları, gönül verenleri toplanıyor ya da herkes kendi kitlesini topluyor, tabanını konsolide ediyor ancak, siyaset bilimcilere göre mitinglerdeki, lider performansının özellikle kararsız seçmen üzerinde etkisi kritik önemde. Yani katılanların büyük çoğunluğu mitinge hangi adaya, partiye oy vereceği ile ilgili peşin hükümle gidiyor olsa da alanlardaki atmosfer kararsızların ve başka partilere kaçan, kayan taraftarların kazanılmasına da katkı sağlıyor. Ayrıca katılım sayısı, miting alanındaki kalabalıkların heyecanı, coşkusu gibi unsurlar da siyasal açıdan mesaj niteliği taşıyor. Dahası bir de mitinglere gelmeyen, gelemeyen sessiz çoğunluk var ve onların da etkilenme olasılığı söz konusu. Sandıkta başarı anlamında meydanlardaki coşkulu ve yoğun kalabalığın etkisi oldukça fazla açıkçası. Dolayısıyla mitingler bir algı savaşıdır aslında. Eğer mitinglerde bir tarafın kazanacağına ya da kaybedeceğine dair algı tırmanırsa insanların oy tercihi de değişebilir. Az ya da çok. Tek bir oyun bile gerçekten çok kıymetli olduğu bu seçim dikkate alındığında da mitinglerin etkisi ve son dakikaya kadar belirleyici olabileceği de ortada. Dahası bu mitingler seçmenden çok siyasi partilerin birbirlerine karşı ya da örgütlerine dönük mesajlar içeriyor. Onlara moral veriyor, daha fazla çalışmalarına, seçim kampanyasına asılmalarına neden oluyor, sandığa sahip çıkma konusunda motivasyon sağlıyor. Seçmenini meydanlara götürebilen sandığa da götürebilir diyenlere bakıldığında da mitingler seçim gününün bir provasıdır aynı zamanda...
***
Kısacası; sandığa bir kaç gün kala meydanlar, doluyor ve heyecanlı. Hem de sadece İstanbul, İzmir, Ankara değil, ülkenin dört bir yanındaki meydanlar. Vatandaş liderleri karşısında görmek, vaatlerini, söylemlerini bizzat dinlemek istiyor. Yani Türk seçmeni miting seviyor. Dolayısıyla mitinglerin dilinden, meydanlardaki atmosferden etkileşimle son günde bile kanaat değiştirenler olabilir...Sandık için önümüzdeki birkaç gün çok kritik açıkçası…