Koronavirüsle mücadelede en etkin yöntemin aşı olduğu hem dünya hem Türk bilim insanlarınca defalarca anlatıldı, uygulamanın yaygın olduğu ülkeler ve bölgelerdeki verilerde bunu net olarak gösterdi ama bizde insanlar inatla olmamak için direniyor. Öne sürülen bahaneler de malum. Aşıyla çip takacaklar, Google’dan bizi izleyecekler, gencim kovid bana hikâye, yan etkileri var, yabancı ajanlar var işin içinde, olmak için Türk aşısını bekliyorum ve en popüleri olan aşı kısırlık yapıyor... Yani aşı karşıtlığı bazı ülkelerde de olduğu gibi kişisel tercih, hak, özgürlük gerekçelerinden (ki o bile toplum sağlığı önceliği nedeniyle tartışmalı) ziyade daha çok saçmalıklar, komplo teorileri ve hurafelere odaklanmış durumda. Mesela bilim insanlarının “Korona geçirirsen kısır kalma olasılığın bin kat daha fazla aşının yapacağından” gibi uyarıları kimsenin umurunda bile değil. Tek takıntı aşı olmama ısrarı. Nitekim bu daha önceleri kızamık aşısı, çocuk felci aşısı içinde geçerliydi. Yani onlara da karşı çıkmışlardı belki hala da tek tük vardır! Maalesef bu kafadaki insanlar halkı da olumsuz etkiliyorlar. Çünkü bizde doğruya, bilime değil de söylentiye itibar etme, ciddiye alma gibi bir durum da söz konusu. Dolayısıyla aşı olacak olanın ya da olanların da aklını karıştırıyorlar, huzursuz ediyorlar. Ama hiç kimse çıkıp da yeterince aşı ya da tercih edilen marka yokken aşı dahil bir-iki gecelik 700-1000 euroya düzenlenen yurt dışı turları falan konuşmuyor. Ya da hadi diyelim ki mRNA aşılarına dönük soru işaretleri ve buna bağlı endişe, tedirginlikte haklılık payı var kardeşim o zaman sen de git klasik yöntemlerle yapılan Çin ya da Rus aşılarını tercih et ama yeter ki ol demiyor, daha doğrusu zorlamıyor. Hem de yeterli gerekçe ve veri olmasına rağmen. Çünkü vaka sayılarındaki artış ve endişe verici tırmanış ivmesi ortada... Virüs yalan, yanlış bahanelere takılmıyor, doğrudan hasta yapıyor, öldürüyor. Daha Temmuz başında açılma, normale dönme sevinci yaşarken bir ayda dördüncü dalganın zamanı ve olası kapanma ya da kısıtlamaları konuşmaya başladık. O nedenle aşı olmama inadına bir anlamda akıl tutulması da denilebilir çünkü dünya aşı peşinde koşarken biz elimizde yeterince belki de fazla olmasına rağmen anlamsız bir direniş içindeyiz. Kim bilir bu da belki aslında klinik bir vakadır. Gerçekten olabilir mi diye dün Dünya Sağlık Örgütü’nde uzun yıllar salgın hastalıklar ve virüslerle ilgili Tanı, Sınıflandırma ve Değerlendirme Bölüm Başkanlığı (virüsleri isimlendiriyor, tanı kriterlerini belirliyor) görevini yürüten Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedirhan Üstün’ü aradım ve “İnsanların neden aşı olmamakta inat ettiğini sordum. Tabii öncelikle de en popüler olan “aşı kısırlık yapıyor” iddialarını. Bir süre sustu, sonra da güldü ardından da “Biliyor musun bir zamanlar Taliban da böyleydi, aynı gerekçeyle aşı karşıtıydı” diye konuştu.
Nasıl yani, hani şu Afganistan’daki Taliban mı diye karşılık verdim. O da evet diyerek anlattı:
“Dünya Sağlık Örgütü’ndeyken çocuk felci salgını nedeniyle 1990’lı yıllarda Afganistan’a gitmiştik. Aslında buna doğrudan ikna faaliyeti de denilebilir. Çünkü salgın vardı ama adamlar aşıya karşıydılar. Gerekçe olarak da bu Amerikalıların bizi kısırlaştırmak için bulduğu bir yol diyorlardı. Hatta Taliban liderleriyle de konuştum ama aşı olmamakta direniyorlardı.”
Sonra?
“Baktım olmuyor. Taliban liderlerine dedim ki bu aşılar ABD’den, Avrupa’dan ya da Hristiyan değil de Müslüman bir ülkeden gelsin. Mesela Endonezya ya da Malezya’da üretilenlerden olsun. Hatta bununla da yetinmeyelim. Aşı kolileri paletlerle uçağa yüklenirken biri Türkiye’ye diğeri de Afganistan’a olmak üzere organize edilsin. Hangisinin size geleceğine de siz yazı tura atarak karar verin dedim. Arkasından da ‘Ben de Türk’üm kendimizi de kısırlaştırmak istemeyiz herhalde” diye ekledim...”
İkna oldular mı?
“Oldular aşıları Endonezya’dan getirttik. Tabii kolileri yazı tura atarak seçtiler. Ve mecbur kaldılar aşı oldular.”
Peki o gün ikna olup aşı yaptırdılar ama o Taliban kafa değişti mi? Elbette ki hayır. Yıl 2021 ama Taliban hala çocuk felci aşısına karşı çıkıyor, hatta yapanları katlediyor. Karşı çıkma nedeni de yine aynı saçma sapan gerekçeler ve hurafeler... Yani cehalet hâlâ had safhada. Tabii çocuk felci vakaları da. Dolayısıyla çocukların ölmesi falan da umurlarında bile değil... Tıpkı şimdilerde bizde de aşı olmamakta inat edenlerin hızla artarak devam eden kororavirüs vakaları ve ölümlerini ciddiye almadıkları ya da önemsemedikleri gibi...