Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Televizyonda gazetecilerin sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş tezini anlatırken Siyasi Partiler Yasası’nın da mutlaka değiştirilmesi gerektiğini söyledi. Niyesini de şöyle açıkladı:

“Darbe yasası o... Vatandaş sanıyor ki milletvekillerini ben seçiyorum. Hayır efendim Genel Başkanlar seçiyor. Onlar listenin altına sadece mühür basıyor.”

Yani Kılıçdaroğlu daha önceleri de defalarca dile getirdiği bu konudaki rahatsızlığını bir kez daha yineledi. Tabii “Bu seçim için onu uygulayacak mısınız” sorusunu “uygulamak isteriz ama bu sadece bir parti için değil bütün partiler için olmalı, yani A partisi yaptı diğerleri uymadı olmaz” diye geçiştirerek... Dolayısıyla konunun ilginçliği ve cazibesi açısından bakıldığında “ön seçim yap örnek ol” boyutunu irdelemek daha gerçekçi. Çünkü CHP içerisinde bunu dillendiren daha başka isimlerde oldu, oluyor ama parti tüzüğünde de aslında var olan adayları ön seçimle belirleme konusu hepten askıya alınmış durumda. Hatta bu gerekçeyle “parti içinde demokrasi yok” diye eleştiri yapan bayrak açanların CHP ile bağının bir şekilde koparıldığı, tasfiye edildiği ya da ötelenip kızağa alındığı da malum. Bir başka deyişle söylem ile eylem arasında bir senkron bozukluğu veya samimiyet sorunu olduğu açık ve net. Nitekim dün konuştuğum CHP’nin önde gelen birçok isminin kesiştiği nokta da buydu. Kılıçdaroğlu’nun tespitlerinin doğru ama CHP’de uygulanmama gerekçesinin bahane olduğunu niteleyerek şöyle diyorlardı:      

Haberin Devamı

“CHP eskiden ön seçim yapıyordu 1980 öncesi hep ön seçimdi 1980 sonrası ANAP ile beraber ağır ağır kalktı en sonunda Kemal Bey dörtte bir seçim yaptı dörtte üçü atama oldu. Sonrasında da erken seçim merken seçim hikayesine tamamını atama yaptı. Böyle de gidiyor. Onu da sadece bizim ön seçim yapmamız bir anlam ifade etmez, eşitliği bozuyor diye izah ediyor. Aslında diğerlerinde kalkmadığı sürece onun hesabına geliyor ama o bölümü söylemiyor. Yani eşitliği bozuyor falan bunlar tamamen bahane. Sonuç itibarıyla demokrasiyi savunan bir partiysen önce demokrasiyi kendi içinde uygulayacaksın bunun ötesi berisi yok. Sen ilkeni net olarak ortaya koyar ve uygularsın. Bunu yaptığın zaman diğer partilerde de taban ‘bizde de ön seçim olsun’ diye zorlar zaten.”

Haberin Devamı

Kılıçdaroğlu’nun bu sözleri ne anlama geliyor  o zaman?

“Görünürde demokrasiyi savunuyor, AKP’ye karşı demokrasiyi savunuyor ama kendi içerisinde uygulamıyor. Hesabına geldiği gibi uyguluyor. Bugün hesabına da o geliyor...”

Nasıl yani?

“11 yıldır rakipsiz gidiyor aday dahi çıkmıyor. Çünkü bırak milletvekillerini belediye başkanlarını delegasyonlar bile atamayla geliyor. Mahalle delegasyonunu ilçe başkanı, oturuyor tek tek yazıyor. Yani asıl olay partilerde orada başlıyor. Mahalle delegasyonunu sen yazarsan onlarda ilçe delegasyonunu, ilçede il delegasyonunu seçiyor, yani aynı şekilde geliyorlar.

Açıkçası sen kaynakta bu işi kuruttuğun zaman geriye doğru bir şey kalmıyor. Dolayısıyla ön seçim sadece milletvekili, belediye başkanları için değil ilçelerde de uygulanmıyor ya da uygulanıyormuş gibi gösteriliyor. Eskilerde CHP’nin mahalle delege seçimlerinde listeler kıyasıya yarışır, kavgalar çıkardı. Şimdi yok öyle bir şey. Mahalledeki üyenin mahallesindeki seçimden haberi olmuyor. Kısacası bu işin temeli mahalle seçiminde başlıyor. Mahalle seçimini ayarladın mı Genel Başkan seçecek kurultay delegesini ayarlamış oluyorsun. Hepsi birbirine bağlı bir sistem bu. O nedenle de kimse aday olarak çıkamıyor. Onun için Muharrem İnce burada hayat yok diye gitti...”

Haberin Devamı

Yani dememiz o ki; Kılıçdaroğlu’nun bu saptamaları parti içi demokrasi adına gerçekten olmazsa olmazlar ama sadece kulağa hoş gelmekten öteye de geçmeyen sözler. Çünkü bu ve buna benzer tespitler daha önce de defalarca dile getirildi, kayda geçti ama o kadar. Yani bunu söylemek yetmiyor, uygulamada göstermek ya da en azından işaretini vermek gerekiyor. Hem de yasa falan değişsin diye beklemeden. Yoksa havada kalan bu tür çıkışlar, söylemler zaten ciddi anlamda var olan güven ya da inandırıcılık sorununu hepten tetikliyor. Dolayısıyla CHP’liler açısından arada bir “neler yapılmalı” arayışından ziyade “neden yapılmıyor” noktasına da odaklanmak ve sorgulamak daha yararlı olabilir...