Siyasette erken seçim tartışması gündemden düşmüyor. Muhalefet partileri ısrarla var iddiasında, hatta şimdilerde bu “derhal seçim” noktasına taşındı. AKP ve MHP ise seçimler zamanında diyor. Hem de sertleşen bir üslupla. Dolayısıyla, bu konu artık tartışmadan öte, tam anlamıyla siyasi atışma havasında. Yine gündemden hiç düşmeyen bir başka nokta da sistem tartışması. Çünkü Millet İttifakı parlamenter sisteme, yani eskiye dönüşü hedefliyor. O nedenle Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı kadar sistem değişikliği olur mu ya da nasıl olur sorularına yanıt aranan ekranlardaki tartışma programları da Brezilya dizilerini aratmıyor. Bu bağlamda en sık dillendirilenlerin başında da “Millet İttifakı’nın en büyük seçim vaadi parlamenter sisteme geçmek olacak” tezi var ve bunun da seçmeni ikna açısından yeterli olacağı savunuluyor. Ki bunu ittifak bileşenlerinin temsilcileri de ısrarla vurguluyor. Ama bir yanda da “Seçmen sadece bu vaatle ikna olur mu?” tartışması sürüyor. Tabii bu tartışmayı tetikleyen bir başka etken de oy potansiyelleriyle kritik önemdeki gençler başta olmak üzere toplumun her kesimine her seçim dönemlerinde olduğu gibi süren vaat yağmuru. Özellikle de CHP cenahında. Yani ittifak söylemleri ile saha görüntüleri anlamında sanki bir senkron sorunu durumu da söz konusu. Hem vaatlerin içerikleri hem de nasıl yerine getirileceği açısından. Nitekim bu anlamda muhalefet partileri arasındaki parlamenter sisteme geçiş ilkelerini belirleme çalışmaları da devam ediyor.
Yani seçim zamanı gibi stratejiler de flu. Dün bu durumu CHP Parti İçi Eğitim Sorumlusu, Mersin eski Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı’ya sordum. Öncelikle de “Seçimi kazanmak ya da seçmeni ikna etmek için sistem değişikliği vaadi yeter” şeklindeki görüşleri. Yanıtı şuydu:
“Seçmene sadece sistem değişikliği vaadiyle gidersek bize oy vermez. Halka sadece bunu vadedelim, seçimi alalım bu hayal olur. Böyle bir şey olmaz, bu Polyannacılık bile olamaz. Bizim ekonomik vaatlerimiz, barışla ilgili vaatlerimiz ön plandadır. Çünkü sistem ne olursa olsun, vatandaş huzur, can güvenliği, ekonomik refah istiyor. Sistemin ne olduğu aslında sıradan vatandaşı çok da fazla ilgilendiriyor görünmüyor. Vatandaş diyor ki işim adliyeye düşerse adil bir yargılama isterim, evime ekmek götürmek isterim, liyakatle iş bulmak isterim, terör karşısında can güvenliği isterim; sen beni ister ‘a’ şekliyle yönet, istersen ‘b’ şekliyle yönet. Her ikisini de vatandaş denedi, ikisine de yabancı değil. Burada bizim iki şekilde yola çıkmamız lazım. Bir, vatandaşın acil sorunlarına nasıl çözüm bulacağımızı anlatmamız lazım. En önemli sorun ekonomik sorun ise ki öyle, istihdam sorunu ise ki öyle, bunu nasıl çözeceğimizi anlatmamız gerekiyor kısa, orta ve uzun vadede çünkü kimsenin elinde bir sihirli değnek yok. Yani acil sorunları önceleyip yapabilmek için de güçlendirilmiş parlamenter sisteme ihtiyacımız olduğunu vatandaşa anlatmamız lazım. Yoksa sadece güçlendirilmiş parlamenter sistem vadediyoruz dediğinde olmaz.”
Sistem değişikliği belirsizlik anlamına gelir iddiaları da var? Çünkü Anayasa değişikliği için en az 360 milletvekili ile referandum koşulu, referandumsuz 400 milletvekili gerekiyor. Bu nasıl aşılacak?
“Biz Cumhurbaşkanlığını kazandıktan sonra bir kere çok acilen ittifak olarak vadettiğimiz şeyleri hemen hayata geçirmemiz lazım. Dolayısıyla, üç ay içerisinde bunların ciddi bir kısmı hayata geçer. Bu, yangına su dökme işidir; bunu bu sistem içerisinde yapacağız. Yoksa biz Cumhurbaşkanlığını kazandık bir dakika arkadaşlar hadi biz sistem değişikliği için uğraşıyoruz başka bir iş yapmayacağız hayır. Sistem değişikliği için altyapı zaten hazır. Biz bir yandan bu acil sorunları giderirken, bir yandan yine millete vadettiğimiz takvim içerisinde kalarak güçlendirilmiş parlamenter sisteme doğru yol alacağız. Kısa süre içerisinde güçlendirilmiş parlamenter sistemin altyapısını kurgulayıp Meclis’e getirdiğimizde de AKP’liler dâhil 400’ün üzerinde milletvekilinin el kaldırmasıyla referanduma gidilmeden parlamenter sistem devreye girecek. Sonra da bir tanecik seçim yapacağız, o da başbakanı belirleyecek ve hükümet yeniden kurulacak. Yani eğer biz seçimleri kazanırsak AKP’li milletvekilleri ya da AKP bizden daha önce parlamenter sistemi isteyecek.”
Nasıl yani?
“Çünkü ilk seçimde birinci parti olma hayali devam edecektir AKP’nin. O yüzden şimdi çok rahat ‘Sistemi değiştirmem’ diyor. ‘Seçimi kaybedersem de gelenler nasıl olsa parlamenter sisteme dönecekler, en geç bir sene içerisinde bir kez daha iktidar olma ümidini yakalarım’ diye düşünüyorlar. O nedenle, parlamenter sistem de AKP’nin umudu olacak aslında, o yüzden de hayır demeyecekler.”
Bir de Kılıçdaroğlu’nun CHP adına verdiği sözler var. İttifak bileşenleri bunların hepsine olur verir mi?
“Bu verilen vaatler elbette ki çeşitli istişarelerden sonra ortaya çıkıyor. 3600 ek göstergeye ya da ne bileyim gençlere verilecek olan vaatlere hangi genel başkan karşı çıkabilir ki, karşı çıkan yok olur zaten. Bakın biz de Meclis’te, halkın yararına olan hiçbir şeye hayır demedik bugüne kadar. Muhalefetteyiz ama mesela vergi affı çıkıyor, hadi hayır de bakalım. Diyemezsin, mümkün değil, yok olursun. O nedenle, ittifakın da bizim iktidarımızdaki muhalefetin de hayır diyemeyeceği şeyleri söylüyoruz şu anda dikkat ederseniz...”