Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Pek çok ülkede terör örgütü olarak tanımlanmasına rağmen geldiğimiz noktada PKK Avrupa’da özellikle de Almanya’da siyasal etkinlik alanını derinleştiriyor. Bu anlamda da terör örgütü PKK’lıların aleni ya da örtülü STK’lar, dernekler, vakıflar, yardım kuruluşları ve araştırma enstitüleriyle dirsek teması var. Aynı durum FETÖ, DHKP/C veya başka terör örgütü üyeleri için de geçerli. Dahası başta Almanya olmak üzere birçok AB ülkesi de Türkiye’nin birlik, beraberlik içeren toplum sözleşmesine aykırı faaliyet gösteren kişi, kurum, örgüt cemaat ve yapılara fonlarla finans desteği sağlıyor. Açıkçası etnik ve mezhep farklılıklarını tetikleyerek Türkiye’yi parçalamaya yönelik kirli bir tezgâh içindeler. Tıpkı ABD’nin yaptığı gibi. Yani ABD ile Almanya’nın PKK’ya bakışlarında hiçbir fark yok aslında. Ya da PKK’ya bakışta ABD neyse Almanya da o. Çünkü her ikisine göre de PKK resmen terör örgütü, söze geldi mi de bunu söylüyorlar ama realitede ise bırak gizliliği falan alenen koruyup, kolluyorlar. Mesela suçluğu Türk mahkemelerinde kanıtlanmış eli kanlı katilleri veya onları azmettiren örgütün ideologlarını   suçluların iade edilmesi anlaşmalarına rağmen Türkiye’ye teslim etmediler, etmiyorlar. Ne dün ne de bugün. Dolayısıyla ortaklık, müttefiklik adına ne derseniz deyin NATO’daki birliktelik falan da hikâye... Bir dönem Dışişleri Bakanlığı müsteşarlığı da yapan, emekli Büyükelçi Onur Öymen anlatıyor:   

Haberin Devamı

“İki Almanya birleştikten sonra Almanya, doğu Almanya’da ele geçen Sovyet silahlarının bir bölümünü Türkiye’ye verdi bir bölümünü başka ülkelere bir bölümünü de Irak’ın kuzeyindeki Barzani’nin peşmergelerine gönderdi. Peşmergelere 60 kamyon dolusu malzeme gönderdiler ve insani yardım dediler. Yani eskiden beri ilgileri vardı Kuzey Irak’a. Türkiye’ye verilen askeri malzeme içerisinde zırhlı taşıyıcılar vardı. Almanya’daki baskı ve propagandanın etkisiyle Alman hükümeti bu zırhlı taşıyıcıların PKK’yla mücadelede kullanıldığı iddiasıyla 1993’te Türkiye’ye silah ambargosu uyguladı. Biz bunları size NATO amacıyla kullanmak üzere verdik diye. Yani teröre karşı kullanamazsınız, dolayısıyla bu da terörü himayeden başka bir anlama gelmiyordu. İşin bu boyutlarını hatırlamamız lazım. O silahları, zırhlıları depolarda tutacağız bir gün bir NATO savaşı çıkarsa o zaman kullanacağız böyle bir şey olur mu? Netice itibarıyla böyle bir geçmişi var bu işin.”

Haberin Devamı

Almanya’nın PKK merakı nereden geliyor?

“Bunun kökeni Doğu Almanya. Çünkü iki Almanya birleştikten sonra eski istihbarat örgütü Stasi’nin belgeleri açıklandı, gazeteciler de inceleme imkânı buldular. O belgeler içinde şunu tespit ettiler ki PKK batı Almanya’ya doğu Almanya üzerinden gelmiş ilk başta. Doğu Almanlar bunları yönlendirmişler. Şurada şu gün şöyle bir eylem yapacaksınız ya da burada böyle bir miting yapacaksınız, protestonuzda şu belgeleri, argümanları kullanacaksınız falan diye. İşin bir de bu boyutu var, yani Almanya’ya PKK nereden sızdı, Alman kamuoyunu nasıl etkiledi konusu. Bizim o zamanki değerlendirmemize göre; Doğu Almanya, PKK’yı Türkiye ile Batı Almanya’nın arasını açmak için vasıta gibi kullanmıştı.”

Haberin Devamı

Almanya bunun farkında değil mi?

“Vardılarsa bile kamuoyunun baskısıyla Alman politikacılarının hepsi değil tabi ama bir bölümü bunların etkisi altında kaldı. Her eyalet her politikacı aynı kalıptan çıkma değil Almanya’da Federal sistem olmanın da bir özelliği var, her partide aynı görüşte değil. Ama bu ambargo uygulandığı zaman Türkiye’ye iktidarda Hristiyan demokratlar vardı. Avrupa’nın genel yapısı itibarıyla insan hakları falan konusunda Almanya’nın bazı unsurları, bazı örgütler, STK’lar hatta bazı kilise kuruluşları Kürt konusunda çok hassas duyarlı… Mesela Türkiye’de suç işlemiş PKK’lıların Almanya’dan Türkiye’ye iadesi konusunda biz çok büyük sıkıntı, güçlük çektik. Hatta öyle durumlar oldu ki Almanya kabul etti bunların gönderilmesini, uçağa dahi bindirildiler ama son dakikada öyle büyük baskılar oldu ki geri indirmek zorunda kaldılar.”

Türkiye’nin AB üyeliği konusunda olduğu gibi PKK’ya bakışta da iktidardaki siyasi kişiliklere göre Almanya’nın tavrının değiştiğini belirten, Öymen, devam ediyor:

“Mesela Gerhard Schröder zamanında onların çok fazla PKK yanlısı politikalarını hatırlamıyorum. Ne onun ne de Willy Brandt’ın Türkiye’ye karşı güvenlik açısından hasmane bir tavır içinde olduklarını hatırlamıyorum. Schröder geçenlerde bir kitap yazdı ‘Son Şans’ diye orada ‘Almanya olarak Türkiye- AB ilişkilerinde çok büyük haksızlık yaptık’ diyor. Şimdi Başbakan olan Olaf Scholz da vaktiyle Schröder’e çok yakın çalışıyordu. Dolayısıyla yeni Almanya yönetimiyle hemen bir masaya oturup konuşmamız lazım. Çünkü hem AB konusunda hem PKK konusunda bu yeni hükümetle önemli gelişmeler sağlanabilir. Yani biraz aktif bir Almanya politikasına ihtiyaç var şimdi...”