Sokak hayvanları sorununa çözüm diye öngörülen kanun teklifi Meclis gündemine geldi. Umarız hiçbir canlının zarar görmeyeceği, toplum vicdanında derin yaralar açmayacak şekilde çözüme ulaştırılır. Ancak, teklifle ilgili hem “ama”larla dolu özellikle de sadece istisnai durumlar için söz konusu denilen uyutma maddesindeki çekinceler hem de haftalardır ekranlarda Hollanda, İngiltere başta Avrupa’da “sokakta başıboş hayvan yok” gibisinden örnekleme ve söylemlerle süregelen tartışmalara bakıldığında en büyük sorunun sorunu yanlış ele almak olduğu da ortada. Sorun tartışılırken ilkesel düzlemde değilde zamanın ruhuna uygun olarak ele alınıyor daha çok. İstisnai durumda uyutma ya da Avrupa örneklemelerinde yaşanan süreç değil gelinen sonuç üzerinden kıyaslamalar yapılıyor hep. Oysa soruna çözüm bir bütün içinde ele alınırsa anlam taşır ve neticeye ulaşır. En başta da çıkarılan yasalara ne kadar uyulduğunu sorgulamak gibi...
***
Tarih 24 Haziran 2004... TBMM’nin 22. dönem milletvekilleri 2.yasama yılı 106. Birleşiminde Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısı’nı görüşüyorlar:
ÇEVRE KOMİSYONU BAŞKANI AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya): 1995 yılından beri 4 kez Meclisimize sevk edilen, ancak bir türlü kanunlaşamayan Hayvanları Koruma Kanunu Tasarısını, kanunlaştırmanın onurunu ve gururunu hep birlikte paylaşacağız...Bizim inançlarımızda da, yüce dinimizde de, Peygamber Efendimiz döneminde de hayvanların korunması, onlara iyi muamele edilmesi noktasında ciddi tavsiyeler ve emirler vardır. Hayvanlara eziyet, hayvan katliamı, hayvanları koruma düşüncelerine aykırı davranışları ve uygulamaları önlemek, bu tasarının özü ve ruhudur.
.....Değerli arkadaşlar, bu tasarıda önemli bir konu, dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan
barınak uygulaması kaldırılmıştır. Şu anda hayvan barınakları, aslında hayvanların barındırıldığı bir yer olmaktan çıkmıştır, onlara çok ciddi problem üreten bir nokta haline gelmiştir. Bunların yerine hayvan bakım evleri ve hayvan hastaneleri kurulmaktadır. Sahipsiz hayvanlar bu merkezlerde kısırlaştırılacak, aşılanacak ve gerekli rehabilite işlemleri de yapıldıktan sonra, yine alındıkları ortama bırakılacaktır. Bu suretle, sokak hayvanlarının popülasyonu zaman içinde azalacaktır. Kısırlaştırma işlemi, hayvanların saldırgan karakterini de ortadan kaldıracak ve bu hayvanlar insanlar için tehlike arz eden bir konumdan da çıkarılacaktır.
AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT CAN (Sinop): Tasarıda, bütün hayvanların eşit doğduğu ve bu kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahip oldukları kabul edilmiştir. Hayvanları korumanın ve toplu kıyım niteliğindeki itlafın önlenebilmesi bakımından önemli tedbirler getirmektedir. İtlafın önlenebilmesi açısından temel şart, kısırlaştırmadır. Hayvanların, kısırlaştırma, aşılama, sahiplendirme gibi yollarla kontrol altına alınması öngörülmekte olup, bu görevlerin yürütülmesinde belediyelere de önemli sorumluluklar verilmektedir
CHP GRUBU ADINA RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur): Sokak hayvanı sorununun ana kaynağını, evindensokağa atılan ev hayvanları veya evde doğurtup bakılamayan ev hayvanı yavrularının sokağa bırakılması oluşturmaktadır. Kısırlaştırılmamış bir çift köpek beş yılda 60.000 başıboş sokak köpeğine dönüşmektedir. Ayrıca, özellikle Doğu Avrupa ülkelerinden, çoğu valizler içerisinde yarısı yolda ölen köpekler kaçak olarak sokulmaktadır.
CANAN ARITMAN (İzmir): Toplumsal uzlaşmadan ahlaka, insan haklarından diğer canlıların haklarına kadar uzanan her türlü sorunun yaşama saygı duyulmadan çözümlenmesi mümkün değildir.Bu kanun, artık, Türkiye’nin bir prestij meselesidir. Başıboş hayvanların belediyelerce sokaklarda itlaf edilmesi, hem halkımızın vicdanını incitmekte, hem de kuduzun yayılmasında rol oynayan kemirici hayvan popülasyonunda ciddi artışlara neden olmaktadır. Tüm hayvanların aşılanmasıyla kuduz hastalığının kökü kazınacaktır.
Kuduz hastalığında insan aşılama maliyeti, hayvan aşılama maliyetinden 140 kat daha fazladır. Ülkemizde kuduzda insan aşılama giderlerinin yarısıyla, Türkiye’nin tüm sokak hayvanları sorununu çözümleriz ve evcil hayvan kuduzu da tarihe gömülmüş olur.
Değerli arkadaşlarım, şu anda görüştüğümüz tasarıda, tüm sahipsiz hayvanlar, yerel yönetimlerce yakalanıp, hayvan barınaklarında aşılanıp, kısırlaştırılacaklar, kulaklarına marka takılıp doğal ortamlarına bırakılacaklar. Avrupa da sokak köpekleri sorununu bu yöntemle çözdü. Tüm Avrupa ülkelerindeki uygulama da budur...
***
20 yıl önce Avrupa sokak hayvanları sorununu böyle çözdü diye kabul edilerek kanunlaşan, 2004 yılından bu yana da iki kez değişiklik yapılmasına rağmen bugün hala aynı konuyla ilgili gelinen durum ne?Avrupa’da sokaklarda hiç hayvan yok deyip toptancı bir yaklaşımla bir anda tüm hayvanları toplamak...Elbette insan hayatı önemli buna kimsenin hayır deme şansı yok, demiyor da zaten. Ama 20 yıldır kanunda yer alan yükümlülüklerini yerine getirmeyen, hayvanları kısırlaştırmayan, aşılamayan, yani Avrupa’nın zamanında yaptıklarını yapmayıp, yıllar sonra doğrudan en son noktaya odaklanmak da ne kadar doğru? Ki bu anlamda “yaşamak için öldürmek gerekiyor” ya da “çocuklar mı yaşasın köpekler mi yaşasın” gibisinden anlamsız kıyaslamalar, toplum vicdanını rahatsız edecek yaşamsal tercihlere zorlamalar içeren yazılar, görüşler de var maalesef...